Adamlar kimseye sormadan  muhataba elbise dikiyorlar.
Yakalarını,
Elbisenin boyunu,
Rengini dahi onlar belirliyorlar.
***
Tek şart elbise asla üzerine oturmamalı.
Sen o  sana dikilen aşağılık elbiseyle dolaştıkça onları güldürmelisin.
Eğer o elbisede bir tadilat yaptırırsan,
Seni bir güzel ıslatırlar ve sana daha yakışıksız ve kabul edilemez bir elbise dikerler.
Hadi sıkıysa giyme...

İşte o misal,
Senin hangi rejimle yönetilmene onlar karar veriyorlar.
Hatta seni kimin yöneteceğine de onlar karar veriyor.
***
Yetmedi,
Ülkendeki yasalar›na da,
Kanunlarına da, onlar karar veriyorlar.
Yine de yetmedi;
Kurumlar›ndaki mevzuatlara dahi yine onlar karar veriyor.
***
Bakt›lar ki, tüm çarp›kl›€a ra€men yine de bir düzen tutturmufl gidiyorsun,
O zaman da gelip bir çomak daha sokuyorlar.
Düzeni,
Ortam›,
Ahengi bozup, daha berbat bir dayatmayı sağlıyorlar.
***
Arap Baharı(!)
Nasıl iştir ki, bu baharda kırılmadık dal kalmıyor.
Açan bir çiçeği yok.
Bu bahar,
Kardeş kavgası.
Bu bahar; kan, kin ve  yıkımdan ibaret.
***
Arap Baharı(!) öylemi?
Bakın tüm bunlar batının Müslümanlar üzerindeki bir projesidir.
Afrika'yı yedi içti bunlar.
Uzak Doğu’yu yıllarca sömürdüler.
Ama gelişen dünyanın ihtiyaç duyduğu enerji yataklarını Müslümanlarda görünce,
Bunların o şeytani projeleri, o topraklardaki Müslümanlar için devreye girdi.
***
Hatırlayanlar bilir,
1960'lı yıllarda Suriye Mısır ile birleşir.
Bu Araplar adına muhteşem bir kucaklaşmadır.
Öyle ya bir millet 2 devlet  değil,
Bir millet tek devlet olmuşlardı.
Ama yürümedi.
Yürütülmedi.
***
Çünkü o birleşme şeytani projeye aykırıydı.
***
Bu ülkeler birbirleriyle kanlı savaşlar yapsalardı onları asla ayırmayan bu batı,
Birleşen, bir araya gelen halkları derhal ayrıştırmışlardır.
***
İran'ın bu ahlaksız projelerinin baş mimarı büyük şeytan Amerika.
Yardımcısı Avrupa'ya küçük şeytan demesi kanımca tam isabettir.

FENA BENZETMİŞLER

2017'nin daha ilk dakikalarında Reina'da 39 kişiyi katleden Abdulkadir Masharipov'un 17 gün sonra yine bir gece yarısı İstanbul Esenyurt'ta başarılı bir operasyonla yakalanması Türk Kamuoyu’na çok iyi bir müjde olmuştur.

Ancak,
Yakalanır yakalanmaz biraz estetik müdahaleye tabi tutulmasına,
Kalbi kelebek zarafetinde olan bazı hümanist(!)  zevzeklerimiz, teröristin hırpalanmış haline dayanamamışlar.
Ah !
Vah!
Yazıktır gibi zırıltıları duyuldu...
***
Nasıl dövmüşler, ne kadar hırpalamışlar bilmiyorum,
Ama görülen o ki, benzettikleri kesin.
***
Hatta ne alakası varsa,
Muhammet Ali Clay'a benzetmişler adamı.
Halbuki, DEAŞ liderine ya da Apo'ya benzetmeleri gerekirken,
Nereden akıllarına gelmiş ise,
Bizimkiler Dünya şampiyonuna benzetmişler.
O yönden ciddi bir hata yapmışlar.
Ama  malum her meslekte hatalar olabilir.
***
Bire alçak!
Güya Türk soylu bir gençsin.
Memleketinden gelmiş Türkiye'de kendine imkan aramaktasın.
Evlisin ve 2 çocuğun ve karıların var.
Onların geleceğini düşünmek yerine 39 kişinin hayatını kararttın.
Söyle ne geçti eline?
***
Bu pis eyleminle, Cennete mi gideceksin?
Allah nezdinde doğru bir şey mi yaptın?
Kimin maşası,
Kimin piçisin böyle?
***
Bu arada Sevgili dostumuz Amerika,
Reina Saldırısını biliyor.
Bize soyut bir ihbar yapıyor.
Ama ne iş!?
Kendi ülkesine yapılan  hava limanı katliamını daha öncesinden bilemiyor.
Yoksa CIA bize mi çalışıyor doğrusu anlayamadım.

DEMAGOG

Ben bu tarifi çok sevdim.
Evet, bir düşünüre göre demagog.
"Sandalı kendi sallayıp da denizde korkunç bir fırtına olduğuna herkesi inandıran adamdır."
***
Peki Türkiye'de demagog,
"Fırtınada dalgalar kabarmış,
Tekne alabora olmak üzereyken dümende gayet sakin duran ve
"Hava enfes,
Deniz sakin ve
Merak edilecek bir şey yok diyebilen adama demagog denir."
Dedim ya ben bu tarifi çok sevdim...

EY HALKIM SUSMA!

Fikrin ve inancın ne olursa olsun yaşanan haksızlıklar karşısında susma.
Kadınlar öldürülürken susma.
Kadınlar ve çocuklar tecavüz edildiğinde susma .
Yolsuzluklara karşı susma.
Hakkını ara, susma.
İş kazalarına sakın ola "kader" diye susma.
Mağdurun hakkını ara alması için susma.
İşsiz kimseler için susma.
Unutma ki, işsiz birileri var ise, gasp edilmiş nice haklar var demektir; buna da susma.
Haksız vergiler için susma.
Vergi adı altında iliklerine kadar sömürü karşısında susma.
Gençler ölürken susma.
Cinayetlere susma.
Zulme, zalime susma.
Evet susma!
Susan insanın ölüden farkı yoktur.

CÜBBELİ UYARILDI

Diyanet İşleri Başkanlığı nihayet Cübbeli Ahmet Ünlü Hocaya, "Uydurma" dedi.
Din adına  saçmalamakta sınır tanımayan Cübbeli Ahmet,  nihayet Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yaptığı İslam'ın özüne aykırı vaazlarına müdahale etti ve "Uydurma" dedi.
‘Satranç oynayan lanetlenmiştir,
Oyunculara bakan da domuz eti yemiş gibidir’ 
Şeklinde söylenen söz,
Hadis değil, uydurmadır.
Peygamberimizden satranç oynamayı yasaklayan hiç bir sahih hadis gelmemiştir.”
Şeklinde bir açıklama yaparak Ahmet Ünlü uyarılmıştır.

BU SUiKASTLAR NE ANLATIYOR

Bu canlı bomba ve suikastlar,
Batı'nın son yıllarda Türkiye'den rahatsızlığını yansıtmaktadır.
*
Adeta Türkiye'yi tehdit ederek,
"Benden uzaklaşırsan,
Şimdiye kadar sana verilen 'kurşun asker' rolünü oynamaya devam etmezsen.
Yeni yeni arayışlar içerisinde olursan,
Başın belalardan kurtulmaz."
*
Ayrıca,
"Suriye'nin kuzeyinde PYD yapılanması ve gelecekte kurulacak Kürt Devletini engellemeye kalkarsan, Seni Ortadoğu'nun bataklığında boğarım.
Artık yıldızın parlamaz.
Avrupai bir vizyonun kalmaz..
Ekonomin  bozulur.
Mali kaynakların azalır.
Turizmin biter."
*
Tabi bu mesajlar sadece Türkiye'ye veriliyor değildir.
Mu mesajların benzeri Türkiye'nin şu sıralar yakın temasta olduğu Rusya'ya da verilmektedir.
*
Evet,
"Türkiye,
İran,
Rusya ile bir araya gelir bir proje etrafında uzlaşırsanız bu,
Amerika,
Avrupa,
Nato ve
İsrail'i rahatsız etmektedir.
Buna izin veremeyiz.
Bu durumda sizin ülkenizi karıştırırız.
Zaten toplumsal yapınız buna müsaittir."
Denilmektedir.

FIKRA

Genç iş adamı uçağa binmek üzere havaalanına gelir ve bilet kontrolü yapılan masaya giderek, elindeki valizleri teslim eder. 
Görevli; "Biletinizi alabilir miyim?" der. 
Adam biletini verir ve ekler; "Biletimden göreceğiniz gibi New York'a gidiyorum. Ancak, verdiğim yeşil valizin Londra'ya, mavi olanın da Paris'e gitmesini istiyorum." 
Görevli kız şaşkınlıkla ; "Özür dilerim, ancak bunu yapmam mümkün değil". 
Bunun üzerine genç adam; "Bunu duyduğuma çok sevindim. Geçen sene yapmışdınızda!"