Topçu Er Ethem Kara. Piyade Er İsmail Çil. Piyade Er Miktat Beder. Er İsmail Şebelek. Jandarma Komutanı Yaşar Karabacak.

Kim bunlar?

Şehitlerimiz!

Sürmene /Trabzon arasındaki  karayolunda; üst geçide isimleri verilen şehitlerimiz!

Biri Sürmene’de diğerlerinin tamamı Arsin’de!

Her geçtiğimde mezar taşı okur gibi tek tek okurum isimlerini…

Hoş; epeydir yanına yöresine asılan fotoğraflardan, isimleri pek görülmüyor ya…

Kimlerin fotoğrafları  bunlar?

Belediye başkan adayından, muhtar adayına kadar, seçim yarışına giren siyasetçilerin fotoğrafları!..

Üstgeçitler, otobüs durakları, elektrik direkleri, duvarlar…

Asılabilir, yapıştırılabilir her yerdeler!

En iyi, en güvenilir, en fotojenik pozlarıyla üstelik…

Oysa ben; şehitlerimizin isimlerinin yanında, şehitlerimizin fotoğraflarının da olmasını dilerdim.

Onların yüzlerini, boylarını, poslarını da görebilmeyi isterdim.

‘Bu vatan, toprağın altında, sıradağlar gibi duranların’ değil miydi?

O halde!..

***

Bu hafta ayrıca, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferini ve Şehitlerimizi anacağız.

Bir neslin Çanakkale’de büyük bir adanmışlıkla, canını nasıl ortaya koyduğunu hatırlayacağız!

Tam 109 yıl önce…

İngiliz ve Fransızların da aralarında olduğu düşmanlar Çanakkale Boğazında yerini alıyor.

Hem de o güne kadar Akdeniz’in gördüğü en büyük donanma, en büyük deniz gücüyle!

Gün boyu devam eden top atışı var.

Türk topçuları, savaş gemilerine sekiz saat boyunca karşılık veriyor.

Dünyanın en büyük deniz gücüne karşı,  bizde 151 adet eski top var.

Birinin mermisi, diğerine uymayan 151 adet top!

Buna rağmen üç düşman gemisi batırıyoruz, diğer üçü, saf dışı bırakılıyor.

On dört günde İstanbul’a ulaşacağını umuyor düşman, fakat deniz savaşından istediğini bulamıyor.

Ve o tarihe geçen sözü söylüyor: ‘Çanakkale Geçilmez!’

Yani ‘Çanakkale Geçilmez’ sözü bize değil, düşmana ait!

Bu söz aynı zamanda bir kahramanlık destanının özeti!

Ne yapıyor düşman vaz mı geçiyor?

Hayır, kara harekatına yöneliyor.

Enver Paşa, Liman Von Sanders’i görevlendiriyor. Alman General Sanders, düşmanın Soroz Körfezi’nden çıkarma yapacağını söylüyor . Buna göre savunma hazırlıyor.

Osmanlı İmparatorluğu’nun genç yarbaylarından biri olan Mustafa Kemal de kara savaşının tam ortasında.

Mustafa Kemal ‘Düşman Arıburnu’ndan çıkarma yapacak’ diyor.

Askeri becerisini ortaya koyuyor. Öyle de oluyor!

Kara savaşları başlıyor ve üç gün boyunca sürüyor.

Cephanesi bitiyor askerin, ‘süngü tak!’ emrini veriyor.

‘Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum’ diyor!

Kendisi de ölümü göze alarak savaşıyor.

Cep saatine denk gelen bir şarapnel parçası hayatını kurtarıyor.

Başarısı sonrası Arıburnu komutanlığına getiriliyor.

Çanakkale’de çıkmaza giren savaşın,  İngiltere’ye etkisi ise hükümet krizi!

***

Çanakkale savaşı dünyada benzeri görülmemiş bir savunma savaşı olarak tarihte  geçiyor..

Bugün ‘çocuk’ dediğimiz yaştaki vatan evlatları, o gün, gözünü kırpmadan şehit oldu.

‘Çanakkale içinde vurdular beni ölmeden mezara koydular beni…’  Ağıtları yakıldı.

Çanakkale Şehitleri şiirinde Mehmet Akif:

“Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor

Bir hilal uğruna Ya Rab ne güneşler batıyor

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer” dizelerini yazıyor.

Bugün ise bu saygıya istinaden; Çanakkale boğazından  geçen gemi kaptanları,  jurnallerine  ‘Çanakkale geçildi’ değil, ‘Çanakkale’den çıkıldı’ yazıyorlar!

Ya da ‘Bilmem kaç milden Şehitlik selamlandı’  diye not düşüyorlar!

Her yıl şehitlerimiz 18 Mart’ta  saygı  şükran ve rahmetle anılıyor.

Sizce de çok çok daha fazlasını hak etmiyorlar mı?

Fakat bakıyorsunuz günümüze, bir siyasi çıkıyor: ‘Çanakkale geçilmezdi, biz geçtik’ diyor.

İşte bunu benim aklım almıyor!

Ne demek istiyor?!

Gerçekten, ne demek istiyor!