12 Eylül 1980 tarihinde biz merhum Mesut Mertcan’ı sesini duyduğumuzda arkada daha çok acılar yaşanmıştı.
1960 yılında asılan Başbakan ve onun mesai arkadaşları.
Fatih Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan.
Türkiye’nin kalkınması ve büyümesi için Rusya’ya doğru hafif bir tornistan yapmaya kalkmışlar ve boğazlarına ilmik geçirilmiş.
Bugün Yassıada belgeselini izliyoruz, duruşma konuşmaları var.
Acılarımız bir kez daha derinleşiyor.
12 Eylül 1980 öncesini bizzat yaşadık.
Bir saat önce sınıfta ders anlatan hocamız birkaç saat sonra Yomra’da kurşunlanmış olarak bulundu.
Biz de uçurumun kıyısından az farkla döndük.
Özal’lı yılları yaşadık.
Sonrasında ekonomik darbelere tanıklık ettik.
28 Şubat sürecinin başlangıcını, şiddetli halini gördük.
Komutanların bile kendi emirlerindeki subaylar tarafından nasıl rapor edildiğine tanıklık ettik.
Necmettin Erbakan’ın Trabzon’da hizmete açtığı ayakkacılar sitesinin birkaç gün sonra güvenlik güçleri tarafından ‘Askeri alan’ diye çevrildiğini haber yaptık.
Ve Gezi olayları,
17-27 Aralıkları, 15 Temmuz gecesini yaşadık.
1960 darbesini yaşamamış, 1971 muhtırasını tam algılamamıştık ama 15 Temmuz gecesindeki uçakları, izli mermileri gördük.
Ve insanların sel gibi sokaklara dökülmesini,
Tankların üzerine çıkışını,
Demokrasi için canını verişini.
27 Mayıs 1960’ta sonra ses çıkaramayan Türk milletinin o gece demokrasiye sahip çıkışına tanıklık ettik.
Türkiye bugün sıkıntılar çekebilir.
Ekonomik olarak zora girebilir.
Türkiye’nin en önemli gücü özgürlüğüdür.
Demokrasisidir.
İnsan haklarına saygısıdır.
Mazlumun sahibi oluşudur.
Bazen duyuyorum ‘12 Eylül öncesi daha iyi idi.’
Pes doğrusu.
Kardeşin, kardeşe düşman olduğu.
Gıda maddelerinin fişle satıldığı bir dönem.
Sokakların parsellendiği andan bugüne.
Eksikliklerimiz olabilir.
Ama o eksiklikleri yine giderecek olan biziz.
Amerika’nın, Almanya’nın Türkiye’nin demokrasi sicili tutmaya, değerlendirmeye hakkı yok.
Onlar, Türkiye’deki demokrasi karşıtı eylemleri desteklemiş ve birisi tarihinde Yahudilere karşı diğeri Müslümanlara karşı telafisi mümkün olmayan suçlar işlemişlerdir.
Menderes ve arkadaşlarının idamının arkasında da oldukları aşikardır.
Şimdi dert şu,
İstedikleri lideri geçmişte indirdiler.
Şimdi direnen bir Türkiye var.