Askerlik yıllarımdı, otobüsten inip Marmaris’e ilk ayak bastığımda henüz birliğime teslim olmadan gidip güzelce bir karnımı doyurayım dedim. Nesi meşhur bilmeden karnımı doyurabileceğim bir mekan arıyordum. Fakat yemeklerinden çok başköşede asılı masmavi çiçekleriyle dikkat çekici bir tablo ayağımı çekmişti mekana.

O yıllar, ne yediğini içtiğini, nerede olduğunu anlık bildiren sosyal medyanın olmadığı, hatta internetin bile henüz her eve her cebe girmediği yıllardı. Oturdum o muhteşem manzaralı tablonun altında kendimi Karadeniz’de memlekette hisseder gibi afiyetle bir yemek yedim. Evet, o tablo masmavi çiçekleriyle görenlerin adeta aklını alan Kadıralak Yaylası’nın tablosuydu.

İnternetin olmadığı o yıllarda böylesi güzel mekanların fotoğraflarını fotoğraf sanatçıları, fotoğraf meraklıları, gezginler çeker ve ilgililer de tablo yapıp genelde esmer tenli seyyar satıcılar boyunlarında şehir şehir gezer satardı. Yurdun dört bir yanından rüya gibi tabloları müthiş manzaralı fotoğrafları bulabilirdiniz o satıcılarda.

Doğrusu başta o fotoğrafçılara ve satıcılara böylesi güzel yerleri bizlere eskiden beri ulaştırdıkları, tanıştırdıkları ve turizme kazandırdıkları için teşekkür etmemiz gerekir. Geçmişten bu yana turizmin yürüyen elçileri olmuştur onlar. Karadeniz’de başta Uzungöl, Sümela, Ayder, Hıdırnebi, Kayabaşı, Kadıralak, Kadırga, Sultanmurat, Sis Dağı olmak üzere o güzelim turistik yerler meşhur olmuşsa bence ilk teşekkürü bunlara borçluyuz.

İşte bu yaylalardan Kadıralak Yaylası’nın şimdi tam zamanı. O eski yıllardan beri baharın müjdecisi, son cemrenin de toprağa düşmesiyle birlikte aklıma düşer Kadıralak Yaylası. Hemen hayalini kurarım o masmavi çiçeklerin, gitmek için can atarım. Görenleri büyüleyen bir güzelliğe sahip Yıldız Çiçekleri bu yıl havaların ısınmasıyla ziyaretçilerle erken buluştu. Önce mavi bir tonda sonra mora dönüşen, Yıldız Çiçekleriyle kaplı Kadıralak Yaylası’nın her geçen gün ziyaretçileri artıyor bu günlerde.

Trabzon’un her ilçesi ayrı bir güzeldir ama Tonya baharda farklı bir güzel oluyor. Vakfıkebir’den yukarı Fol Deresi boyunca tepelerden akan şelalelerin yanında yemyeşil doğası yaşayanların ömrüne ömür katıyor adeta. Tonya’ya vardığınızda farklı bir yerde olduğunuzu anlarsınız, cıvıl cıvıl öten kuş seslerinin yanında mermi sesleri de dikkat çeker. Silaha olan sevdaları benim gibi biraz fazla olsa da vatan, bayrak ve memleket sevdalılarının en yoğun olduğu çalışkan insanların yeridir Tonya.

İlçede meşhur tereyağıyla yapılmış Kuymak yemenizi tavsiye ederim. Kuymağı yedikten sonra yavaş yavaş çıkın bence Kadıralak yolundan. Çeşit çeşit meyve ağaçlarının çiçekleriyle süslü yol boyu bir renk cümbüşü bekler sizi. Buram buram baharın kokusunu içinize çekebilir, yeşilin her tonunu görebilirsiniz Kadıralak Yaylasına çıkarken. İlçe merkezine 9 km mesafede, 1300 metre yükseklikte, tepelerin arasında düzlük bir alana kurulu Kadıralak Yaylasına vardığınızda ise kartpostallık manzaralar sizleri bekliyor.

Bahara merhaba demek isteyenlere tavsiyem odur ki, sayılı günleri olan bu çiçeklerle eşsiz bu doğada güzel bir hafta sonu geçirin, bol bol fotoğraf çekin sevdiklerinizle paylaşın. Her yıl mutlaka gitmeye çalışıyorum, o çiçeklerin içerisinde ruhum dinleniyor müthiş bir stres atıyorum. Eskiden bozuk ve dar olan yolunu Trabzon Büyükşehir Belediyesi hem genişletiyor hem de onarıyor teşekkür etmek gerekir, gidenler için yön gösterici levhalar da bu yıl yollara konulmuş.

Bu arada Tonya Belediyesi’ne çok iş düşüyor. Halen daha bu muhteşem yaylada bir festival düzenlenmemiş ve Trabzon’da bile yeterince tanıtımı yapıldığını düşünmüyorum. Geçen hafta sonu bini aşkın bir ziyaretçi akını oldu Kadıralak Yaylası’na, fakat gelenlerin birçoğu il dışından. Nisan ayı sonuna kadar da en az beş bini geçer diye tahmin ediyorum.

Gitmeyen ve görmeyenler belki çok abarttığımı düşünebilir fakat bir giden bir daha gidiyor ve çekildiği fotoğrafları da yıl boyunca paylaşıyor sosyal medya hesaplarından. Tabiat Parkı da ilan edilen Kadıralak Yaylası ayrıca Uluslararası Bern Sözleşmesi ile endemik çiçekleri ve doğası korunmakta. İnşallah bu güzelim yer diğer yaylalar gibi bozulmaya yüz tutmaz.
Bence başta turizm yetkilileri olmak üzere bu şehrin idarecileri bu eşsiz yere Türkiye’nin dört bir yanından fotoğraf meraklılarını ve doğa sporları kulüplerini davet etmeli ve her yıl festival yapmalı. Bölgede geleceğin turizm merkezlerinden biri de burası olabilir, neden olmasın? Bacasız sanayiye bir katkı yapmak gerekirse bence olmalı. İyi haftalar.