İstanbul’u yönetmeye talip olan Akif Hamzaçebi Taka Gazetesi’nin sorularını cevapladı
 
Akif Hamzaçebi. Türk siyasi yaşamının önemli isimlerinden birisi. CHP’nin Genel Sekreteri. Şimdi adı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı ile anılıyor. Parti içinde birçok aday adayı isim var. Ancak adaylığa yakın gözüken isimlerin başında da Hamzaçebi var. Ankara’da buluştuk ve Ankara Temsilcimiz Tacettin Çebi ile yazarımız Osman Yazıcı birlikte sohbet ettik. İşte özeti:  
 
Güzel Hizmetler İçin Yola Çıktık
 
TAKA: 16 Milyonluk bir kentin belediye başkanlığına talip olmak cesaretli bir iş. Bunun uzun zamandan beri alt yapısını yapıyorsunuz. İlk işaretler nasıl?
 
AKİF HAMZAÇABİ: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için çalışmalara çok uzun bir zaman önce başladık. Bu çalışmalara başlarken Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na şunu ifade ettim; “Siz İstanbul’a, İstanbul’u kazanacak bir adayı  koyacaksınız. Halkta kimin karşılığı varsa, kiminle seçim alınabilirse aday odur. Bunun için kanaat önderlerine soracaksınız, halka soracaksınız, hemşeri derneklerine, STK’lara soracaksınız, Esnaf odalarına soracaksınız. Elbette Cumhuriyet Halk Partisi örgütüne de soracaksınız. Buralardan kim çıkarsa aday odur” ben böyle bir aday tarifi yaptım. Bir iddia ortaya koydum, buraların hepsinden ben çıkacağım. Böyle bir iddia ile yola çıktık amacımız İstanbul’a güzel, iyi hizmetler sunmak.
 
Sadece Proje Yeterli Değil
 
İstanbul’u kazanmak isteyen bir adayın projeleri olması lazım. Sadece projeler yeterli değildir. Adayı da halkın tanıması, sevmesi, güvenmesi lazım. Eğer bu güven yok ise istediğiniz kadar projelere sahip olun, hiçbir işe yaramaz. Önce güveni vermek lazım. Güveni verebilmek içinde adayın kendisini İstanbul’a, seçmene tanıtması gerekir. Şuanda İstanbul ile ilgili yaptığımız çalışmalar bu çerçeve de iki boyutlu olarak yürüyor. İşin birinci boyutunda Akif Hamzaçebi’yi İstanbul’a tanıtmak yer alıyor. İkinci boyutta ise projeler yer alıyor. Bir proje çalışma grubumuz var. Her ay toplanıyoruz, 8’inci toplantıyı yapacağız. Projeler ile ilgili oluşturduğumuz bir danışma kurulu, akademisyenlerden veya o konuların piyasada ki uzmanlarından oluşuyor.
 
İstanbul’un Yoksul Dünyasına Gireceğiz
 


TAKA: Projelerinizden birini bizimle paylaşır mısınız?
 
AKİF HAMZAÇEBİ:Çok şaşırtıcı güzel projeler ile ortaya çıkacağız. Proje diyince aklına alt yapı projeleri, ulaşım projeleri geliyor. Elbette ki İstanbul gibi 16 milyonluk nüfusa sahip kentte ulaşım projeleri alt yapı projeleri çok önemli. Ancak projeleri bununla sınırlı tutmamak lazım. İstanbul 16 milyonluk nüfusu ile Türkiye’nin en zengin hem de en yoksul şehri. O bağı kuvvetli olan bu kesimler İstanbul’da yaşam mücadelesi veriyorlar. Bir kısmının işi yok, bir kısmının bir gecekondusu var, Tabusu yok, suyu yok. Çocuklarının tahsil problemi var. Okula gidiyor harçlığı yok. Böyle milyonlarca insan var. İstanbul’un bir çok kentinde bir çok okulunda 60 kişilik sınıflar var. 60 öğrencinin olduğunu sınıflarda öğrencilerimizi hayata hazırlamamız, onlara gelecek umudu vermemiz mümkün değil. İstanbul’da okulların etrafında bonzai, uyuşturucu çeteleri var. Bunların hepsi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın görev alanına girer bunlar merkezi hükümetin görev alanındadır. Ben bunlarla ilgilenmem dememeli. Okullarda ki 60 kişilik sınıflar Büyükşehir Belediyesi’nin de meselesidir. O sınıflara gelen öğrencilerin giyimi, kuşamı, harçlığı buda İBB’nin meselesidir. Yoksullara  yönelik çok güçlü projelerimiz olacak. Zamanı geldiğinde bunları açıklayacağız.
 

İstanbul Kazanabileceğimiz Metropol
 
TAKA: İstanbul bir anlamda başa baş.İstanbul’da AK Parti ile CHP arasında ki küçük farkları da adayın kimliği yöresi belirleyecek. Akif Hamzaçebi’de bütün herkesin oyuna talip olmakla birlikte Karadeniz Trabzon gerçeği de var. Son referandumda da oylar yakın çıkmıştı. CHP İstanbul’u alabilir mi?
 
AKİF HAMZAÇEBİ: İstanbul CHP açısından kazanılabilir bir yer. Ben o çerçeveden bakıyorum, kazanmak için yola çıktık. Kendine güvenmeyenler asla seçim kazanamazlar. Biz kendimize güveniyoruz. Allah’ın izni ile kazanacağımıza inanıyoruz. Milletimizin, halkımızın, İstanbul’umuzun desteği alacağımıza ilişkin inancımız tam. Bütün vatandaşlarımızın oylarına talibiz. İstanbul Türkiye’nin 81 ilinden göç etmiş insanları bünyesinde barındıran bir şehir. Yukardan aşağıya doğru sıraladığımızda en çok hangi şehirden İstanbul’da yaşayan insanlar tablosuna baktığımızda Türkiye’nin her yerinden insanları görüyoruz.
 
Elbette ki, bazı bölgelerden, bazı illerden daha ağırlıklı. Önemli olan ayrım yapmaksızın bütün seçmenlerin oyuna talip olmak ve onların gönlünde yer edinebilmek. Herkesi kucaklıyoruz ayrım yapmıyoruz. Şöyle bir gerçek vardır, Türkiye’de; yerel seçimlerde parti bağları gevşer. Adayın kimliği, kişiliği öne çıkar. Bütün yerel seçimlerde Türkiye’de İktidar partileri genel seçimlerde almış oldukları oylardan düşük oranda oy alırlar. Bu seçimde de öyle olacaktır. Bu yerel seçim ile genel seçim arasında ki farklılık muhalefet partilerin lehine işler. İşte adayın kimliği kişiliği, projeleri burada önem kazanıyor. Bu arada ki farklılığı ikna edecek olan adayın kendisidir.
 
İstifama Gerek Yok
 
TAKA: Aday olmak için genel sekreterlikten istifa etmek gerekiyor mu?
 
AKİF HAMZAÇABİ:Hayır. Bu soru bana çok geliyor. Bende şu örnekle cevap veriyorum. Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olduğunda kimse ona böyle bir soru sormadı. Belki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olur olmaz, bilemiyorum. Ona böyle bir soru sorulacağını tahmin etmiyorum.
 
En İsabetli Kararı Parti Organı Verir
 
TAKA: CHP içersinde ki aday adaylığı yarışı tırmanır mı? Zor bir sürece doğru evrilir mi?
 
AKİF HAMZAÇABİ: CHP’nin İstanbul adayı kim olması gerekir sorusunun cevabını ilk başta verdik. Halk kimi istiyorsa kim örgütle uyum içerisinde çalışırsa aday odur. Bu Akif Hamzaçebi ise Hamzaçebi’dir, bir başkası ise bir başkasıdır. Bizim genel başkanımız, merkez yönetim kurulu, parti meclisimizin esas alacağı ölçü budur. Bu seçim kiminle kazanılır, kazandıktan sonra en iyi kiminle yönetilir. Ölçü daima budur buna bakılacaktır.  Bu hoş bir yarış. Bu göreve birden fazla kişinin talip olması çok güzel bir şeydir. Sonuçta partimiz en güzel kararı verecektir.
 

İktidardan Seçilecek Başkanın bir Garantisi Yok
 
TAKA: Tayyip Bey’in söylediği “bizim için Türkiye kadar İstanbul’da, Ankara’da önemli” sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
AKİF HAMZAÇEBİ: Bizim içinde önemli. Hem İstanbul’u hem Ankara’yı kazanma konusunda Cumhuriyet Halk Partisi çok büyük bir iddia ortaya koymuştur. Bu iddianın tutarlı dayanakları vardır. Sadece iktidarın belediyelerin yıpranmışlığına dayalı olarak yola çıkmıyoruz. Projelerimizle, halkın seveceği adaylar ile yola çıkacağız. Birde; İstanbul ve Ankara’dan söz ettik. İstanbul ve Ankara, diğer belediyeler halkın seçmediği kişileri tarafından yönetiliyor. Koskoca 16 milyonluk İstanbul’u halkın seçmediği atama ile gelmiş kişi yönetiyor. Bu demokraside asla kabul edilemez. Böyle belediyecilik olmaz. İnsanlarımız şunu değerlendirir; “Yarın bir başkan seçeceğim ve her an bu başkanı o partinin genel başkanı istifa ettirirse benim oyum nereye gidecek. Oysa seçmen seçtiği kişiye güvenmek, doğru işler yamıyorsa da 5 yıl sonra ona hesap sorma hakkına sahiptir. Böyle demokrasi olmaz. İktidar Partisine verildiği anda böyle bir belirsizlik vardır.
 
Siyasette Nokta Yoktur
 
TAKA: 2002 seçiminde insanlar Maliye Bakanı geliyor diye peşinize düşmüştü. Ama direkten döndü olmadı. 5. Dönem parlamentodasınız. Şimdi de adeta küçük Türkiye’nin yönetimine talipsiniz. Her ne kadar genel sekreterlikten istifa etmeyeceksiniz de İstanbul seçimi olumsuz ve ya olumlu bir genel siyasete bir nokta koymamıdır, final midir, devam mı?
 
AKİF HAMZAÇEBİ:Siyasette nokta yoktur. Zaman zaman yerinizde saymış gibi gözükebilirsiniz. Bulunduğunuz yerler değişebilir ama siyasette nokta yoktur.
 
Doğruyu Rakamlar Söyler
 
TAKA: Dediniz ki İstanbul ciddi mana da fakirlik yaşıyor. Aslında Türkiye’de bolluk bereket gözükse de işsizlik rakamları yüzde 11’in üzerinde yani uyuşturucu almış başını gidiyor. İnanılmaz tehdit boyutlarına ulaşmış. Siz Türk siyasi yaşamında rakamları en güçlü kullanan isimlerden birisiniz. Ekonomi ne durumda. Türkiye ekonomisi hakikaten sıkıştı mı?
 
AKİF HAMZAÇEBİ:En son 2017 yılının büyüme rakamları açıklandı. 2017 yılında ekonominin yüzde 7.4 oranında büyüdüğü açıklandı. TÜİK’in rakamları bunlar. Doğru mu? Doğru. Peki dolar cinsinden rakamlara bakalım birde. Dolar cinsinden rakamlara baktığımız da ekonomide büyümenin değil tam tersine geriye gitmenin olduğunu görüyoruz. Örnek; Kişi başına gelir 2008 yılında 10 bin 931 dolar, 2016’da 10 bin 850 dolar ve 2017 yılında 10 bin 597 dolar. Yani kişi başına düşen gelir de bırak 2016’yı 2008’in bile gerisindeyiz. Bu nasıl büyüme? İşsizlik rakamına bakıyoruz. TÜİK’in yöntemlerde yaptığı bir çok değişikliğe rağmen, makyajlama çabalarına rağmen işsizlik oranı yüzde 10.8, 2002’de bu rakam 10.3’tü. Üniversite mezunu her dört gençten biri işsiz. 15- 29 arası 18 milyon gencin 5 Milyonu ne çalışıyor, ne de eğitimli. Kayıp, 15-29 yaş arası genç grubunda ki durum bu. Rakamlara göre okulda gözükmüyor, çalışmıyor, stajda da değil. Bu 5 milyon nerede? Durum iyi değil rakamlar bir şey ifade etmiyor. Rakamlar arkasında halkın gerçeğine bakmak lazım.
 
Bu Tablo Yanlış Politika Sonucu Ortaya Çıktı
 
TAKA: Ankara’da 3’lü zirve vardı. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vladimir Putin ve Ruhani. Hem bir taraftan 3’lü işbirliği hem de Suriye konusunu konuştular. Sayın Cumhurbaşkanımız orada ki konuşmasında şunu söyledi; “Bu toplantı aynı zamanda Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda önemli bir zirvedir” dedi. Bir Suriye değerlendirmesi ya da genel bir bölgesel güvenlik değerlendirmesi alabilir miyim?
 
AKİF HAMZAÇEBİ:7 yıl öncesine gidelim. Arap Baharı hareketleri Tunus’ta başlamış  ve Kuzey Afrika ülkelerinden başlayarak Ortadoğu’ya doğru geliyordu. Yönetimler birer birer devriliyordu. O tarihe kadar Türkiye’nin Suriye sınırında sadece Suriye devletinin güvenlik güçleri vardı. Şimdi Suriye sınırında PKK, YPG, PYD, Özgür Suriye Ordusu var. Temizlendi deniyor DEAŞ var. Birde Amerika ve Rusya var. Bu tablo tamamen Türkiye’nin yanlış dış politikasının sonucudur. Şam’da ki Emevi Camii’nde namaz kılacağız deniliyordu. Şam’da ki Emevi Camiisi’ne namaz kılmaya gidemedik ama 4 milyon Suriyeli Suriye’de Türkiye’ye geldi. O zaman Türkiye şöyle bir yanlış hesap yaptı. Arap Baharı harekete bütün yönetimleri deviriyor. Esat’ta fazla dayanamaz oda devriliyor. Mademki Esat’ta devrilecek bizde bu süreçte görev alalım ve Suriye’de Türkiye’ye yakın bir hükümet kuralım. Böyle bir politika olmaz. Bu politikanın sonuçlarıdır geldiğimiz nokta. Mezhepçi bir dış politika hakim oldu orada. Şöyle bir hesap yapıldı. İran, Irak, Suriye. Bunu kırmak lazım. Türkiye’nin Güney’de komşuları içerisinde Sünni devletler oluşturmak lazım anlayışıdır bizi bu günlere getiren.
 
Irak’tan Bahsedilirken Suriye’den Bahsedilmedi
 
TAKA: Türkiye’nin Suriye politikası değişti mi?
 
AKİF HAMZEÇEBİ: Bugün Sayın Tayyip Erdoğan’ın söylediği “Suriye’nin toprak bütünlüğü” cümleleri önemli ve doğru cümlelerdir. Keşke bunu 7 sene önce söyleyebilseydik. 7 seneyi kaybetmemiş olurduk. Daha önce ne deniyordu? Çok iyi hatırlıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’nın 1 Ekim 2014 tarihindeki meclisin açılış konuşmasında, Suriye’de ki Esat Rejimi’nin yıkılması Türkiye’nin 1’inci önceliğidir anlamında bir cümle kullanmıştır. Ertesi gün onu 2 Ekim’de teskereyi konuştuk. Suriye ile ilgili teskereye baktığımız da Suriye ve Irak ile ilgili teskere gelmişti. Irak’ın toprak bütünlüğünden söz edilirken Suriye’nin toprak bütünlüğünden söz edilmiyor, Esat rejimi hedef gösteriliyordu. Çok yanlış oldu Türkiye yıllarını kaybetti. Zorunlu olarak Türkiye Suriye sınırını güvenlik altına almak amacı ile El Bab ve Afrin’de operasyon düzenledi. Geldiğimiz noktada bunlar kaçınılmaz operasyonlardır. Türkiye sınır güvenliği sağlamak için elbette ki bu önlemleri almak zorundaydı. Bütün bunlara hiç gerek olmayabilirdi. Şuan cümlenin doğru olmasını dilerim. Suriye’nin toprak bütünlüğüne yapılan vurgunun doğru olmasını dilerim. Böyle hareket edilirse Türkiye hemen Esat rejimi ile iş birliğine girmeli. Esat rejimi ile Türkiye’nin yapacağı iş birliği Türkiye’yi Suriye politikasında çok rahatlatacaktır.