İKTİDARA YAKIN KALEMLERİN UYANIŞI

 Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal’ın “Hiç Yazasım Yok” başlıklı yazısını okumayanlar lütfen okusun..
Aynı gazetenin başka yazarı İbrahim Tenekeci’nin “Böyle mi olacaktı?” başlıklı yazısı daha da ilginç.

Erol Erdoğan, sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı: “Bugünlerde ‘insanların hangi incinmişliğini gidermek istersin’ diye sorulsaydı, kesinlikle ‘adalet’ derdim.” Cümlenin devamında itimat bahsi de bulunuyor.

Hasan Öztürk, yerel yönetimler konulu köşe yazısında bir soru yöneltti: “Belediyelerdeki kibir abideleri yüzünden millette oluşan gönül kırgınlığına bakmak gerekmiyor mu?”
*
İbrahim Tenekeci’nin tespitlerine bir bakalım.

Demek ki yolunda gitmeyen yahut gönlümüze uymayan bir şeyler var. Örneğin: Yeni bakanlar kurulu karşısında yaşanan şaşkınlık ve hayal kırıklığı, herkesin bildiği bir sırra dönüştü. İnsanlar birbirine “ne oluyor” diye soruyor. Bunca emek ve fedakârlık nereye gidiyor?

Oy vermediğimiz ve asla vermeyeceğimiz birçok bakana, tam yetkili bürokrata, belediye başkanına sahibiz. “Geçiş dönemi” diyerek sessiz de kalabilirdik.
Sayısız nedenden dolayı mütedeyyin camiada genel bir burukluk ve bıkkınlık birikti. Mücadele azmi düşüyor. Bunu görmek gerekir.
*
Mesela “adalet” diyoruz. Adaletten kastımız, öncelikle hâkimler, savcılar, mahkeme binaları, duruşma salonları vesaire değil. Adalet, her şeyin yerli yerinde olmasıdır.
Genel görünüm: İyi niyetli fakat beceriksiz. Samimi lakin yetersiz. Sadık ama başarısız. Bilgili ve kibirli. Buna karşılık, meziyet ve şahsiyet sahibi, tevazu ehli birçok insanın küstürüldüğüne, bir kenara itildiğine, hatta tasfiye edildiğine şahit oluyoruz.

Adaletsizlik, incinmişlik, tedirginlik, güvensizlik, kendi içinde bile ayrımcılık, şımarıklık, güç zehirlenmesi, önceliklerin değişmesi, kimi kişilerin ekonomik bağımsızlığa ulaştıktan sonra camiayı beğenmemesi, menfaat, kibir, klikleşme… Bu tür olumsuzlukları son zamanlarda ne çok yaşıyoruz. İmkânlardan sonuna kadar faydalananlar, dönüp bakmayanlar ve haksızlığa maruz kalanlar.
Sanki üç ayrı dünya oluşuyor.
Doğru söze ne gerek…