Son yılların en çok dinlenen,
Ahmet Aslan'ın söylediği o meşhur,
Minnet eylemem türküsü.
*
Hele o;
"Rızkımı veren Hüda'dır,
Kula minnet eylemem."

Gerçektende muhteşem.
Adeta dua gibi...
*
lakin acaba öyle mi?
Kula minnet eylemiyor muyuz?
*
Karşınızda bir güç var.
İş onda.
İstikbal onda.
Makam/mevki onda.
*
Kim şef olacak,
O karar verecek.
Kim müdür olacak?
Kim Başmüdür olacak?
O karar verecek.
*
Kim işe girecek yine o belirleyecek.
*
Yani hakkaniyet yok.
Bilgi/donanımın hiçbir değeri yok.
Liyakatin önemi yok.
*
Ne var,
Torpil var azizim torpil.
E, Ahmet Aslan;
Sen has dersin ama,
Şimdi gel de minnet eyleme...
 
MESAJ ALINMIŞ OLMALI
 
Şu görsele çok baktım...
Görselin tam ortasında sırtı dönük olan Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Belli ki bir ortama yeni gelmektedir.
*
Görselin sağındaki dik dik bakan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu.
Dedim ya dik dik,
Keskin bıçak gibi bakıyor.
Ama nefret yok.
Öylesine ben de varım diyen bir bakış işte.

Gelelim sol tarafa.
Sol tarafta bir bir bakış,
Bir umut ver Allah aşkına...
Dercesine bir bakış görülmektedir.
Kimden?
Tabi ki bir zamanlar Başbakan olan Ahmet Davutoğlu'ndan...
*
Bu mesaj alınmış olacak ki,
Geçenlerde ilk defa Cumhurbaşkanı Sağına Şimdiki Başbakanı Binali Yıldırım'ı alırken,
Soluna da Önceki Başbakanı alarak bir görüntü verdiler.
E, böylece Ahmet Davutoğlu'da muradına ermiş oldu.
Ancak bu halef selef başbakanların araları hayli soğuk gibi...
Yani görüntü öyle.
 
NE SEVDİĞİN BELLİ NE SEVMEDİĞİN
 
Amerika Türkiye'nin kararlılığını görünce yollara düştü.
Aman da aman.
"Canım cicim Türkiye'm" ayakları başladı.
*
Hatta kendi silahlı kuvvetleri sayılan şu NATO  Genel Sekreteri bile,
Son günlerde halimize üzüntülerini arz-ı endam etmektedir.
"Türkiye NATO ülkeleri arasında en fazla teröre muhatap olmuş ülkedir."
*
Hal bu ki,
"Türkiye tarafımızdan en fazla teröre muhatap kalmış ülkedir.
Zira,
Türkiye'yi her fırsatta perişan ediyoruz...
Kore'de,
Afganistan'da,
Balkanlarda,
Ve da birçok ülkede...
Ölüme gönderirken,
Yetmezmiş gibi;
İçerisinde kargaşa çıkartarak insanlarını birbirleriyle savaştırıyoruz...
*
Beğenmediğimiz politikalar mı izlediler,
İktidara seçimle gelmiş hükümetleri askeri operasyonlarla deviriyoruz.
*
Sanayileşmesini engelliyoruz.
Bize bağımlı hale getiriyor,
Verdiğimiz silahlarla istemediğimiz devletlerle savaşmasına izin vermiyoruz."
*
Evet, madem özeleştiri yapacaksınız açık açık söyleyin bunları da.
 
*
Sizin gibi dostları olan Türkiye, başka düşmanı ne yapacak?
 
TÜRKÜLER YASTA
 
Nuray Hafiftaş, Ardahan ilçesinin Çıldır ilçesinde doğdu.
İlkokulu İstanbul'da bitirdi.
İstanbul Üniversitesi  Devlet Konservatuarını bitirdi.
Hiç evlenmedi.
Oysa evleneceği eşin ayaklarını yıkamayı bile hayal eden bir insanken,
Bu hayalini engelleyen korkuları vardı...
*
Ayrılıklardan,
Mutlu olamamaktan,
Özünden kopmaktan,
Aile içi şiddetten tırsıyordu.

Nuray Hafiftaş,
Sanatçı da olsa o,
Gece hayatını sevmiyor,
Muhafazakar ve mütevazi bir hayatla yetiniyordu.
*
Son günlerini Cumhurbaşkanının talimatıyla yattığı hastanede noksansız bir tedavi süreciyle geçirdi.
14 Şubat Sevgililer Gününde örnek vefasıyla Usta sanatçı Müşerref Akay ile beraberliğinin ardından aynı gün öğle üzeri aniden hayata gözlerini yumdu.
Nuray Hafiftaş 53 yaşındaydı.
Ruhu şad,
Türkülerin başı sağ olsun...
 
AMERİKALI MÜÜÜ
 
Yakışıklı,
Tombiş yanaklı Müüü.
Şuraya bakın,
Adı bile bir başka ya...
Anlamı kutsal bir ülkü uğruna savaşan kimse demek.
Yani;
Allah,
Kuran,
Vatan/millet uğruna savaşan,
Canını vermeye hazır olan kimse demek.
*
Evet ,
Mücahit böyle bir anlam barındırıyor .
Ama bir de Müüü  Ören var.
Türkiye'de bir  Gazetenin sahibi.
Aldığımız bilgiler doğruysa,
Artık Amerika'nın çıkar ve menfaatleri uğruna savaşacağına yeminler etmiş bu Müüü.
*
Amerika Hıristiyan bir devlet.
Amerika İslam'ı ayaklar altına almış acımasızca ezen bir devlet.
Amerika Türkiye düşmanı,
PKK dostu,
DEAŞ,
YPG,
PYD dostu bir devlet.
Ama Bizim sözde milli,
Muhafazakar basının sahibi Bay Müüü,
ABD'li artık.
Oy vay beni vay beni.
 
FIKRA
 
Bir köyün camisinde imam cemaate vaaz vermektedir.
Ansızın içeri dalan bir köylü,
Köyü sel basmakta olduğunu haber verir.
Bütün cemaat hemen kendilerini dışarı atıp kaçar.
Sadece imam, bütün ısrarlara rağmen köyü terk etmeyi reddeder ve Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek camide kalır.
*
Kısa bir süre sonra sular camiye ulaşır,
İmam çaresiz minareye çıkar.
Sular minarenin ilk şerefesine yükselirken bir tekne imamı kurtarmaya gelir.
Ancak dini bütün imam,
Tanrı'nın kendisini koruyacağını söyleyerek tekneye binmez.
*
Sular daha da yükselir.
İmam minarenin ikinci şerefesine çıkmak zorunda kalır.
Bir tekne daha gelir.
Ancak imam yine Tanrı'nın kendisini koruyacağına inancının tam olduğunu söyleyerek tekneye binmez.
*
Sular iyice yükselir.
İmam artık minarenin son şerefesindedir.
Bir helikopter yaklaşır.
İçindekiler,
Durumun kötü olduğunu anlatarak , imama helikoptere gelmesi konusunda ısrar ederler.
*
İmam yine helikoptere binmeyi reddeder.
Bir süre sonra sular iyice yükselir ve imam boğularak ölür.
*
Kendisini ahretin kapısında melekler karşılar.
Melek: 'Hoş geldiniz, buyurun...
' İmam: 'Cennete girmek istediğimden emin değilim.'
Melek: 'Neden?'
İmam: 'Tanrı'ya biraz kırgınım.'
Melek: 'Ne oldu ki?'
 İmam: 'Ben hayatımı ibadet ederek geçirdim.
İnsanlara hep iyilik yaptım.
Günahtan uzak durdum.
Yaşadığım köyü sel bastı,
Herkes kaçtı ama Tanrı'nın beni kurtaracağına inandığımdan ben kaldım.
Görüyorsunuz ki şimdi buradayım.'
*
Tam bu sırada  Tanrı'dan bir nida duyulur.
"Bu Efendiye iki tekne, bir helikopter gönderdik..
Kurtarmak için daha ne yapacaktık?
Böylesine aklını kullanmayan insanın zaten benim cennetimde yeri olamaz."