NE İSTİYORUM

Her şeyin yolunda gittiği bir ülke istiyorum.
Onun içindir ki,
Adalet istiyorum.
Başarıya takdir.
İnsana sevgi,
Çevreye duyarlılık istiyorum.
*
Hakkaniyet istiyorum.
*
Kadınların,
Çocukların,
Yaşlıların korunup kollanmasını istiyorum.
*
Adama iş değil,
İşe adam alınsın,
Gayrım yapılmamasını istiyorum.
*
Şahısların değil,
Hukukun üstünlüğünü istiyorum.
*
Nefretten uzak,
Tatlı dilli güler yüzlü bir toplum istiyorum.
*
Umut istiyorum,
Umutlu olmak,
Geleceğe güvenle yürümek istiyorum.
*
Kısaca huzur istiyorum.

O ŞİMDİ İŞSİZ!

Ah ah!
Bitmiyor şu Terim derdim ki,
Başka konulara geçeyim.
Ülkemin Fatihi,
Türk dünyasının biricik imparatoru işsizlik maaşı almaya mecbur edilmiş.
Hem de,
1 milyon
193 Bin liracık.
Ayıptır.
Yazıktır.
Günahtır azizim.
Bu koskoca İmparatora yapılır mı?
Yapılır mı uleynnn!

EY CÜBBELİ!

Ahmet Mahmut Ünlü yine gündem kaptı.
Hiç fırsat tepmeden,
Daha Giden Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in dilekçesi işleme konulup tarih sayı almadan
Verdi veriştirdi  ve
"Hiç böyle bir tehlikelisi gelmemiş " dedi.
*
Ey Cübbeli!
Müslümansın ve
Müslüman'ın  arkasından konuşmaktasın..
Ve üstelik güya Kur-an ehlisin,
Sözde Hocasın.
Sözde insanlara Kur-an'ı,
Hak'ı,
Hakikati anlatırsın...
Peki, bu yaptığın,
Din kardeşinin etini yemek değil midir.
Bu en büyük günahlardan değil midir kara cübbeli?
*
"Hiç okula gitmedim" diyorsun,
Bir de bu halinle gurur duyuyorsun.
Ben de senin gibi bir insanın "Hoca" diye dolaştığı bu ülkede olmaktan hicap duyuyorum.

MEHMET GÖRMEZ DEDİ Kİ,

Diyanet İşleri başkanı Mehmet Görmez giderayak  yaptığı açıklamada,
“Coğrafyamızı kuşatan bazı din söylemleri asla Diyanet’in mihrap ve kürsülerine yaklaşmamalıdır. Diyanet’in buna asla izin vermeyeceğine olan inancım tamdır...”
*
“Kuran’da mehdilik yoktur,
En temel hadis kaynaklarında da yoktur”

Şimdi Cübbelinin neden kükrediğini anlıyor musunuz?
"SUSTURUN ŞU LİBOŞLARI!"
Türk Ordusunda canı başörtülü subay çeken Bay Rasim Ozan Kütahyalı'ya En Politik Haber Sitesinin Bayan Yazarından,
"Susturun bu Liboşları" göndermesinde bulunuldu.
Üstelik bu bayan yazar başörtülü.
*
Evet,
Orduda Başörtülü subay,
Hatta General isteyen bu ROK'un
Sanırsınız bu zatın eşi çarşaflı türbanlıdır.
*
Bu ne yüzsüzlük ya.
Bu ne cıvıklık.
Bu ne tutarsızlık.
Be ne provokasyon...

DERDİM ÇOKTUR BİTMİYOR...

Amerika,
Daha önce verdikleri binlerce TIR dolusu silahın yanısıra, 
Son olarak YPG' ye 909 tır silah gönderdi.
*
Niçin?
Zaten bu YPG Kuzey Suriye'yi adeta teslim aldı.
Yoksa hedef Türkiye'mi?
*
Binlerce TIR  dolusu  silah kan demek,
Göz yaşı demek.
Tecavüz edilen;
Kadın,
Çocuk,
Katledilen ihtiyar demek.
Ölüm demek.
Sonra daha aleni bir dış müdahale...
Devamını demeye dilim varmıyor...
*
Parçalanmış  Irak.
Perişan, perperişan Suriye.
Linç edilen Libya.
Ve sonrasını demeye dilim varmıyor...

FIKRA

Trabzon'un bir köyü,
Temel ile sevgilisi Fadime evleniyorlar.
Davullar çalınmış,
Horon tepilmiş,
Yemekler yenmiş ve gecenin sonlarına doğru köyün ihtiyar heyeti Temel'i yanlarına çekerek namus dersi vermeye başlamışlar.
Ve en sonunda demişler ki,
Eğer Fadime kiz çikarsa sabah ezanina dogru pencereden havaya üç el ates et.
Et ki biz de köyümüzün namusuna leke gelmemiş olduuni pilelum.
Temel onayladıktan sonra sırtına vurulan yumruklarla evine girmiş.
Sabah olmuş ve ezan okunmadan önce Temel'in evinden üç el silah sesi  gelmiş.
Köy halkı "tamam" demiş" bir problem yok."
Herkes gündelik hayatına dönmüş.
Ertesi sabah yine ezan vaktine doğru yine üç el silah sesi.
Bu sefer köylüler sasırmış ve koşmuşlar Temel'in evine .
Fadime yerde kanlar içinde yatıyor.
Ya n'oldu soruları yükselirken Temel çok sinirli :
Dün kiz cıkmişti,
Ha pu gün kiz cikmadi.
Pen da furdim ahleksizu.

HAYDAR HOCA

Haydar Baş'ı severim.
Hatta eskisinden daha çok severim.
Çünkü, yıkıcı değildir.
Bu toprakların değerlerine değer kadar.
*
Atatürk'le ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Anne tarafından seyyid,
Baba tarafından hem seyyid hem de şeriftir diyor.
Benim için Seyit yada şerif olup olmaması artı eksi bir husus değildir.
Ama yapıcı olmasına bir örnektir.
Bunun için seni eskisinden daha çok seviyorum Haydar Baş Hocam!

MUSTAFA KÖSTERELİ HALA FANATİK

Bugün çok mutluyum dostlarım...
14-15 yaşlarındaydım; aşkım doğduğunda.
Nasıl yardımcı olabilirim ve yanında olabilirim diye düşünürken,
Hiçbir idmanını bile kaçırmıyordum.
Seken topları abilerime atıyordum.
*
Rahmetli babamın 1967 yılında Ordu'ya tayin olmasıyla ve benim 1977 yılında Trabzon'a dönüşüm arasında ki 10 yılda aşkımdan zerre ayrılmadım. 
Gerek radyo,
Gerek gazetelerden devamlı takipte idim.
*
Hatta o zamanın Trabzonspor Orduspor rekabetini bilenler anımsarlar;
Tabiri caizse maçlar kıran kırana geçerdi...
*
1968-69 yılları idi.
Ordu-Trabzon maçı var ve topçu ağabeylerim Ordu'ya gelirler;
İdman sonu ağabeylerimin yanına koşar giderim.
*
Bir keresinde kaleci Fatih abim
"Ooo koçum!
Naber, nasılsın?
Ordu'lu musun? "
Diye sorar.
*
"Hayır abi Trabzonluyum." derim,
Yine takımı merak eden 15-20 Ordu'lu arkadaşı görünce,
"Bunlar Ordu'lu değil mi?" diye sorar,
"Evet" dediğimde,
"Peki korkmuyor musun bunlardan" diye sorar,
Bende "Bunların 2 katı gelse vız gelir" diye cevap veririm...
*
Bu Ordu'lu dostlarıma hakaret değil,
Benim bordo/mavi tutkuma, gönül manyaklığıma versinler...
Çünkü aşk böyle bir şey işte;
Pestilde olabilirdim ama sonrası ne olur Allah bilir...
*
Trabzon'da yıllar sonra kombine bilet satışları çıktığında komik gelecek ama maaşım 5 bin tl olduğu halde kombine bilete20 bin tl. ödüyordum.
*
Komik anılarımdan biri arkadaşlarımla sohbette;
"Bakın açık konuşuyorum,
Karıyı boşarım,
Trabzonspor'u bırakmam" derim.
Güleriz...
*
"Neden?" sorusuna
"Karı bulabilirsin ama Trabzonspor tek" derim.
Kısacası aşk işte dostlarım...
Renktaşlarım...
Dualarımız 50. yıl şampiyonluğumuza olsun.
Hoşça kalın...
*
İşte bunları paylaşmış Emekli Banka Müdürü Mustafa Köstereli Kardeşim.
Yani bu takım buralara,
Bunca şampiyonluklara,
Bu aşk ile,
Bu sevgi ile geldi.
Sonuçlar ne olursa olsun,
Trabzonsporlu olmak,
Onu çıkarsız ve umarsız sevmektir.
Ama temennimiz elbette şampiyon olmaktır.