29 yıl önce tanıştık.
Karadeniz Gazetesi’nin müessese müdürüyken gözlemci muhabir olarak yanına aldın beni.
Uzun bir yolculuğa çıkmıştık.
Yol arkadaşı olmuştuk.
Düz, engebeli, inişli çıkışlı yollarda birlikte yürüdük.
Kah düştük, kah sendeledik
Ama her seferinde ayağa kalkmasını bildik.
Dik durduk, yalpalamadık.
Yeri geldi usturaya yumruk attık, yeri geldi güzel şeylere alkış tuttuk.
Trabzon’un ve bölgenin her bir yanına dokunduk.
Trafiğine, asayişine, sorunlarına parmak bastık.
Şehrin ekonomisinin canlanmasına, kalkınmasına, insanlarının refah düzeyine ulaşmasına, huzura kavuşmasına katkı sağladık.
Daha da önemlisi insanların yüreğine dokunduk.
Hastası olanın yardımına koştuk, iş arayana yardım elimizi uzattık.
Önce insanız sonra gazeteciyiz dedik.
Hep şunu söylerdin bize
Arkadaşlar;
Önce sağlık
Sonra aile saadeti
En sonunda para!
Ama hep öncelik verdiğin nedenden ayrıldın aramızdan.
Yol arkadaşlığımız yaşarken buraya kadar dedin.
Eyvallah dedin.
Dile kolay bir yıl oldu aramızdan ayrılalı.
En yakın dostların olan bizler bile ancak bir yıl aradan sonra geldik seni görmeye.
Eksikliklerimizi hep kapattın bu eksiğimizi de görme!
Biz seni göremedik ama biliyorum sen bizleri gördün.
Bir avuç dolusu kadar insandık hepimiz.
“Bir yıldır neredeydiniz” dediğini duyar gibi olduk.
Güzel insan,
Cesaretli insan.
Ölümden bile korkmayan güzel adam.
Ne bu şehir seni anladı seni ne de biz.
Hakkını helal et.
Söz verdik ziyaretine geleceğiz diye,
Olmadı,
Sen yine de hakkını helal et güzel insan.
Can dostun Mustafa Çam belki sana gelmek istiyor ama
Biz onu göndermeyeceğiz.
Gelecek yıl o da mezarının başında olacak.