Kanuni Eğitim Araştırma Hastanesi’nin başarılı cerrahlarından Ayhan Çağılcı ile çok özel:

TAKA: Sevgili Ayhan hocam, Ömür boyu başarı ödülü almış bir cerrahsınız sizi okurlarımıza biraz daha yakından tanıtabilirmiyiz?

AYHAN ÇAĞILCI:  Trabzon-Arsin-Elmaalan mahallesindenim. Yenicuma, Zeytinlik ve Gazipaşa mahallesi’nde doğdum ve büyüdüm. 1980 ihtilâli öncesi üniversitelerdeki anarşi nedeniyle Trabzon Endüstri Meslek Lisesine kayıt oldum. Sonra ihtilal oldu ve normal liseye gidemedim. Boztepe ilkokulunda okuduğum için Kanuni ortaokuluna ancak Fransızca ve Barakada okumayı kabul ederek kabul edildim. Yılmaz Dershanesinde Fizik, Biyoloji, Kimya ve Matematik ek dersleri alarak arayı kapattım. 14 yaşından, Tıp fakültesini bitirdiğim döneme kadar 9 yıl televizyon izlemedim. Düzenli çalışarak sanat okulundan Teknik Liseye geçtim. Teknik liseden Ankara üniversitesi tıp fakültesini kazanan kişiyim. Ankara Tıp’a iyi puanla girdim. Bu da bir ilkdir. Ankara Tıp’ı 1989’da derece ile bitirdim. Babamın rahatsızlığı nedeniyle ilk tercih ettiğim KTÜ Genel Cerrahi bölümü uzmanlığını kazandım. 1993’de Dr. Figen hanım ile evlendim.

Aygen Berk Çağılcı büyük oğlum Lise ve üniversite eğitimini Phıledelphia ve Chicago da yani Amerika da okudu. Şu anda Philadelphia da uluslararası bir şirkette bilgisayar mühendisi olarak çalışıyor. Küçük oğlum Bora halen özel bir fen lisesinde okuyor. 1995-2002 yıllarında Sürmene Devlet hastanesi’nde genel cerrahi uzmanı olarak çalıştım. Sürmene’de çok iyi dostlar kazandım. Sürmene de 7 yıl Başhekimlik yaptım. Bürokraside ve siyasette, sporda çok deneyimlerin oldu. Sürmene Devlet Hastanesini devlet millet işbirliği ile çok 50 yataktan 125 yatağa çıkardık. Dializ bölümü ve Laboratuvarlar, modern ameliyathaneler, modern servisler yaptık. Bunlar yaptıktan sonra o zamanın Kaymakamı beni takdir edeceğine, siyasi baskı, çıkar ve menfaat ele savunmamı istedi. Yazdım cevap bile veremedi. İstifa ettim ve 2002’te numune hastanesine geçtim. 7 yılda Sürmene’de 4000 ameliyat yaptım, kayıtlarda var. Şimdiki halini herkes biliyor. 30 yıllık cerrahım. Şimdi Ayda 100, Yılda 1000 üstü Ameliyat yapıyorum. Günde 100 üstü hastam oluyor, Ömür boyu başarı ödülü aldım. Bu emekle, mesai ile çalışmakla özveriyle oluyor. Başarı, güven ve sevgi ile oluyor. Ameliyat olan hastalarım şifa bulduğu için ve memnun kaldığı için vatandaşın hizmet tercihi her geçen gün artmaktadır. Hastalar Dünya'nın her yerinden uçaklarla tedaviye, ameliyata ve kontrollere geliyor. Haftanın 3 günü poliklinikdeyim. Haftanın 3 günü ameliyattayım. Pazar vizitim de 3 saat sürüyor. Ayda 4 nöbetim var, biri pazar nöbeti. Yani 30 günün 27 günü günde 10 saat üstü çalışıyorum. Sadece 3 pazar 20 saat civarı dinleniyorum. Bu yüksek tempo, hastalarımın pozitif sonuçları ile beni mutlu etmesi, şevk ile işime sarılmamda en önemli sebep. Özellikle Hemoroid, Fistül ameliyatlarında insanımız tereddütsüz bana geliyor.

Alkış Bir Ölçüdür

TAKA: Ayhan hocam zor bir görev yapıyorsunuz, zaman zaman sohbetlerimizde cerrahlarla sanatçıları kıyaslıyorsunuz, bunu açar mısın?

AYHAN ÇAĞILCI: Bazı sanatkarlıklar, bazı üstatlıklat bazı bilimler vardır, işin başlangıcı ve bitişi arasındaki süre kısadır. Memnuniyeti de kısa süre sonra karşı tarafa yansır. Bir sahne sanatçısı sahneye çıkarken alkışlanır, aslında bu bir beklenti alkışıdır. Biz seni biliyoruz, biz sizi biliyoruz, sizin iyi olduğunuzu daha önceki gözlem, duyum ve izlenimlerinizden biliyoruz, bugün buraya sizin hünerlerinizi çıplak gözle görmeye ve bu atmosferi hissedip mutlu olmaya, iyi zaman geçirmeye geldik, lütfen en iyisini yapınız ki harcadığınız zaman, aldığımız bilet, yollarda gelirken çektiğimiz çileye değsin anlamındadır bu alkış.

Bu Andre Riue içinde böyledir, Cem Yılmaz içinde böyledir. Sahneye çıkarken sanatçı alkışlanır, programın bitiminde ise o günkü sahne performansına göre izleyiciler ya beğenir yine alkışlar, ya beğenmez usulen alkışlar ve salonu çabuk terkeder ya da bitimi beklemeden çıkar gider ya da çok beğenir biraz daha sanatçının devam etmesi için ayakta alkışlar ve alkış tempo tutar. Sanatcı tekrar huzura gelir selam verir son bir sahne alır. Tiyatro sanatcıları, müzisyenler, stand-up sanatçıları için hal böyle iken ressamlar, heykeltıraşlar, besteciler, yazarlar için eserlerinin yıllar, yüzyıllar sonraki maddi değerleri, müzahide ve güzel sanatlar müzesinde aldığı yer ve eserlerinin korunmasına verilen önemin değerini gösterir. Yine ünlü bir aşcının yemeğinden müşterinin memnuniyeti, diğer unsurlarla birlikte kişi tarafından değerlendirilir, restorandan çıkarken yüzünüzde tebessüm dilinizde teşekkür olarak ifade bulur. Bir cam sanatları sanatcısı, bir bakır, altın gümüş eşya sanatcısı işi bitiminde beğenilir ve takdir edilir. Beğenilmez ise yenisi yapılır.

Fırça ile en iyisini yapmak!

TAKA: Sizde bıçak, sanatçıda fırça var?

AYHAN ÇAĞILCI: Sahnedeki sanatcı gibiyizdir ameliyat odasında. Fırça bizim elimizdedir. En iyisini yapmak, iyisini yapmak, kabul edileni yapmak, zarar vermemek, faydalı olmak. Sınırları zorlamadan en güzelini yapmaya çalışmak. Bunun için bilgi, beceri, kabiliyetimiz, öğrendiklerimiz, danışıp, okuyup, deneyimli tecrübeli hoca ve kıdemlilerimizden öğrendiklerimiz her zaman en iyi kararı vermemizde bir yardımcı olur. Evet, şifayı Allah verir de Lienal arteri cerrah bağlar. Patlayan kanayan dalağı en kısa zamanda çıkaracak olan ameliyata alan cerrahtır. Hasta ölürse, "Allah öyle istedi" cümlesi ne hastayı ne de cerrahı kurtaramaz.Cerrah bu dünyada en çok hesap veren kuldur.  Demogoji, felsefe ve dini sohbetler yeri değildir ameliyat masası. Çok ciddi iştir cerrahlık.

Asla siyasete, spora, folklora, horona, terziliğe benzemez. Cerrahide iş konuşur. Yap da görelim, deriz. Cerrahi sanatı yapboz tahtası değildir, kesdiğin şey kumaş değildir. Çünkü Geri dönüşümsüzdür.Yenisi yoktur insanın. Her insan eşi benzeri olmayan değerli bir varlıktır. Bakır işlemesi, cam sanatları, dokumacılık, oto tamirciliği gibi olmadıysa değiştiri yoktur insanın. Bugün sahnede iyi değildim, fazla içmişim, kız arkadaşımla kavga ettim bugün beni affedin yarın daha iyisini yaparım diyebilir bir sahne sanatcısı, bir cerrah asla bu sefer böyle oldu, şu özel sorunlarım nedeniyle başarısız oldum deme lüksüne sahip değildir. Cerrahın şahsı sorunları hastaya zarar verme sebebi ve mazereti olamaz asla kabul de görmez bu yaklaşım. Cerrah hiçbir hastasına, siyasi görüşü, din, dil, ırk veya cinsiyeti nedeniyle ayrımcılık yapamaz.Hastanın mahkumiyet durumu tedavi hakkını savsaklama sebebi olamaz. Cerrahın bir başka özelliği de, "mahremiyet küpü" olmasıdır. Cerrah sır küpüdür..Ama bildiği, gördüğü onunla sır kalır ve asla deklare edilemez, açıklanamaz. Ancak normal insan gibi dolaşır insanlar arasında yaşama alanında normal insan gibi görünür.Aslında normal olması imkansıza yakındır. Değişiktir cerrah olmak.

Cerrah Hastanın Stresini Dağıtmalı

TAKA: Ameliyatlara girmeden operasyon yapacağınız hastaya nasıl davranırsınız?

AYHAN ÇAĞILCI: Biz cerrahlar için durum biraz karmaşıktır. Çünkü sizi takdir edecek kişi önce kendi derdine, korkusuna, acısına, çekeceği çileye, sonucun ne olacağına, ağrı eşiğine, panik atağına, psikolojisine, hastalıklarına alerjileri, geçecek zamana, çekilecek çileye, ölüm-yaşam-sakatlık-yoğun bakım, işlerin ters gitmesi, yanlış gitmesi, maddi sorunlar, ailevi durumları, hastanede geçen günler, donanım, otelcilik hizmetleri sorunları, kendi iş durumu ile ilgili sorunlar, patronu veya işvereni sorunları, refakatçi sorunları, poliklinik sırasında bekleme, randevu alma sorunları, cerrahın o anki ruh hali sorunları,182 randevu ve doktora ulaşma sorunları, ameliyat günü bekleme sorunları, ulaşım sorunları, yatak bulma sorunlarını yaşarken, sen bir cerrah olarak hastayı ilizyone etmek ve hastanın kendi mahremini belkide anasına, eşine, çocuğuna anlatamadığı derdini sana söylemesi, güvenmesi, muayene ve tedaviyi kabul etmesini sağlamalısın. Başkalarının hastaya seni övmesi önemlidir, fakat her hasta seni yeniden imtihan edecek ve asla peşinen seni ayakta alkışlatmayacaktır ve sahne asla erken kapanmaz. Çünkü cerrah can yakar, acıtır, kanatır, vücudu deşer, keser, diker. Cerrah acaba acımasız, duygusuz, ruhsuzmudur soruları her zaman akılların bir köşesinde soru işareti olarak mevcuttur. Cerrah, hastanın  psikolojisini anlar mı, umurunda mı. Cerrah hastasına hoşgeldiniz, geçmiş olsun, buyurun size nasıl yardımcı olabilirim veya ne şikayetiniz var gibi soruları sorarken bile güven vermelidir. Cerrah bazen sosyal olaylardan bahsedip hastanın stresini dağıtmalıdır.

Aslında Kibarız

TAKA: Cerrahlar sert görünür, hep gerginmidirler?

AYHAN ÇAĞILCI: İnanın cerrahlar, gün boyu çile-dert dinleyip, kan ile içiçe yaşadığımız halde dünyanın en kontrolcü, en dikkatli, en sabırlı, en mukavemetli, en kibar, nezaket sahibi, saygılı, hiyerarşik saygıya inanan, insan hayatına en çok değer veren, hastanın beden ve ruh sağlığı konusunda zamana karşı en hızlı hareket etme becerisine, zekasına ve manevra kabiliyetine sahip doktor gurubudur. Hastanın hayatını kurtarma manevralarımız sırasında bazen inanılmaz tanınmaz kişilikler olabiliriz. Beklenmedik cümleler ağzımızdan çıkabilir, bezen tanınmaz olabiliriz ancak sular durulduğunda yani hasta rahatladığında, hayati tehlikeyi atlattığında, tansiyon normale geldiğinde, hastanın kanaması durup, adrenalin seviyemiz normalleştiğinde çok kibar bir hale dönüp, kırdıklarımızı toplamaya çalışırız. Ancak ekip hemem hemen herzaman olayın ciddiyetini gördüğünden, ameliyat masasında yaşanan ameliyat masasında kalır, felsefesiyle işine devam eder. Burada cerrahın kendi egosunu kontrol etme kabiliyetini, bilgi ve becerisi kadar olmasa da önemlidir.

Burhan Pişkin Hocamız

TAKA: Her cerrahın bir idölü vardır, sizin hocalarınızdan sizi etkileyen var mı?

AYHAN ÇAĞILCI: Sevgili hocam Burhan Pişkin ‘biz cerrahlar ve çöpcüler gece temizlik yaparız’ derdi. Sokaklardaki gece olaylarını her türlü kaza, yaralanmalarda acil koşturmalarımız için bizi çöpcülere benzetirdi. Cerrahlar ve çöpcüler herkes yatar onlar gece bile çalışır derdi, kulakları çınlasın. Saygılar sunuyorum. Cerrah hastanın mahremiyetine kutsalı kadar kıymet verir, çasla kişisel haklarına saygısızlık etmez, aşağılayamaz, hastasını her zaman kendisi gibi bir değer bir kıymet, bir insan olarak görür. Cerrah Hz.Ali’nin kudretine, Hz Eyüp’ün sabrına sahip olmak için gayret göstermelidir. Cerrah  tamah etmez, dilenmez..Cerrah işinin ulviliği ile Allah'ın ve kullarının takdiri ile yaşar. Dualar, övgüller, unutulmaz olmak, takdir edilmek en büyük lütufdur cerrah için. Hasta ve yakınları ve işveren gurupları, cerrahlara her türlü saygı ve değeri göstermek zorundadır.

Sesimden Tanıdı Balık Sözüm Var Dedi

TAKA: Ameliyat öncesi ve sonrasına yönelik bir anınızı anlatırmısınız?

AYHAN ÇAĞILCI: Geçen hafta ameliyatlarımın arası, ameliyathane koridorunda bir astsubay yanında da bir asker gördüm. Genelde mahkûm ameliyat olacaksa asker ameliyathane odası dışında  uzak takipte olur. Nedir dedim durum astsubaya. Dr.bey bu adamın 35 yıl yatarı var. Merak ettim girdim odaya. Hastanın belden aşağı (spinal) anestezisi yapılmış, cerrah arkadaş hastanın pozisyonuna yardımcı oluyor, kıl dönmesi biraz gecikmiş. Birçok ağzı var apseleşmiş. Perineye yakın sinüs ağızları da var. Kolay gelsin ne yapacaksın dedim cerrah meslekdaşıma. ‘Abi’ dedi anlattı. Ben de fikrimi söyledim. 2 dakika kadar yara üzerine konuştuk. Hasta cinayetten mahküm, yeşille örtülü, kim olduğunu bilmiyorum, o da beni görmüyor. ‘Ayhan hocam siz misiniz’ diye bir ses geldi, azılı katil mahkum hastadan. Hastanın baştarafına geçtim, hastayı tanımadım, ‘Geçmiş olsun’ dedim. ‘Sağolun Ayhan hocam’ dedi. Sonra birden, ‘Ayhan hocam size balık sözüm vardı. Sözümü tutamamıştım, inşaallah sözümü tutacağım’ dedi. Detayı sormak istemedim, çünkü zaman ve ortam uygun değildi. ‘Canın sağolsun, geçmiş olsun, kolay gelsin’ dedim kendi ameliyat odama geçtim. Muhtemelen hapse girmeden önce bir şekilde hastam olmuş. Sevgili dostlarım, cerrah için yara  esastır. O yaranın kime ait olduğu başkalarının sorunu olabilir ancak asla bizim işimizi yapmamızı engellememelidir. Hasta mahkum o hale gelene kadar neden müdahale edilmemiş, geciktirilmiş, işi yapılmamış, savsaklanmış. Bu doğru değil. Bu da ayrı bir konu. Demem o ki yıllar önce iyileştirdiğim ve 35 yıla mahkum edilen hatırlayamadığım kadar eski bir hastam, yıllar sonra bir başka ameliyat masasında canını derdine düşmüşken bile beni sesimden tanıdı ve bana balık borcu olduğunu hatırladı. Bazen tesadüfler herşeyi anlatır. Demek ki bu memlekete unutulmaz hizmetler yapıyoruz. Bilene helal olsun.

Eğitimlerimiz ağır!

TAKA: Çok tanınıyorsunuz, çok övülüyorsunuz, belki de sizi zinde tutan bu?

AYHAN ÇAĞILCI: Evet. Akşam vizitinden sonra kuyumcuya bir kolye almak için gittim. Kuyumcu değerli bir kolyeyi bana hediye vermek istedi. Onu da yıllar önce ameliyat etmişim. İnanın her günüm böyle güzel metiyelerle geçiyor. Demem o ki biz cerrahlar sanatını insan vücudu üzerinde ağır eğitimler sonrası uygular. Bu dünyanın her yerinde ağır bir eğitimdir.

Cerrahlar En Son Ama Tempolu Alkışlanır

TAKA: Hastalarınız ameliyat öncesi tedirgin, ameliyat sonrası rahat ama organ düzeldiğinde ise çok mutludurlar değil mi?

AYHAN ÇAĞILCI: Cerrahın düzelttiği organı hasta kullanıp yeni halini beğendiğinde ancak cerrahını ayakta alkışlar ve asla unutmaz, her zaman minnetle dua ile sevgi, saygı ve muhabbet ile anar. Bu sözler herkes tarafından kullanılır. Bu vesile ile tüm erkek cerrahların babalar gününü kutluyorum, ölmüşlere rahmet, emeklilere sağlık ve esenlik çalışmakta olanlara kolaylıklar diliyorum, herkesin babalar günü kutlu olsun. Biz cerrahlar en son alkışlanırız ancak en uzun ve ayakta tempolu alkışlanırız. Yeniden sahneye çıkalım ve moralimiz yüksek olsun diye.

Birliktelik Başarı Getirdi

AYHAN ÇAĞILCI: ‘Kaşüstü Eğitim ve Araştırma Hastanesi her geçen gün donanım ve otelcilik hizmetleri, poliklinik ve yataklı servis hizmetleri, yoğun bakım hizmetleri açısından daha da iyi hizmet vermek yolunda koşarak ilerlemektedir. Bu bağlamda özellikle yönetim makamlarında bayrağı taşıyan lider kadroya sonsuz teşekkür ediyorum. Kaşüstü Eğitim ve Araştırma Hastanesi nde hastaların iyileşmesinde katkısı bulunan hizmetlisinden, hemşiresine, teknisyeninden, personeline, Hasta taşıyıcısına kadar herkese sonsuz teşekkürler ediyorum.  Sağlık müdürlüğümüzde ki güzel insanlara selam olsun. Başarı bir çınar ağacı gibi kökleri de sağlam olmalı ki adaletli görünsün. Dallarına yapraklarına kadar muhteşem bir figür versin. İş paylaşımı ne kadar iyi olursa başarı da o kadar  eşik yüksektir. Hastanemizde iyi bir birliktelik olduğunu düşünüyorum.’