Türkiye’yi Sarsan Gece

1999 yılında 16 Ağustos’u 17 Ağustos’a bağlayan gece, Türkiye tarihinin en büyük ikinci depremi yaşandı. 7,4 büyüklüğündeki deprem, Marmara Bölgesi’ni yerle bir etti. Binlerce bina çöktü, on binlerce insan yaşamını yitirdi. O anları en yakından yaşayan isimlerden biri de Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, gazeteci-yazar Cemal Kaplan’dı. O geceyi Türkiye’ye ilk aktaran isim olarak tarihe geçti.

Madencilikte Yeni Hedef: 15 Milyar Dolarlık İhracat
Madencilikte Yeni Hedef: 15 Milyar Dolarlık İhracat
İçeriği Görüntüle

4C96Ca3A E71F 4Dd1 9Fe9 2Fba16D1A4C1

“Yer Gök Birbirine Karıştı”

Cemal Kaplan, TAKA Gazetesi Haber Müdürü Ahmet Külekçi’ye o geceyi şöyle anlattı:
“Saat 03.02’de herkes uykudaydı. Bir anda yer, gök birbirine karıştı. Ne yıldız vardı gökyüzünde, ne de ışık sokaklarda… Karanlık, uğultu ve çığlıklar içinde saniyeler içinde bir şehir yıkıldı. İnsanlar çırılçıplak sokaklara fırladı, çocuklarını kucağında taşıyan anneler enkazlara doğru koştu.”

Çöken Binalar, Kapanan Yollar

Deprem sonrası Kocaeli’nin cadde ve sokakları adeta savaş alanına döndü. Tuğrul Caddesi’ndeki İş Hanı tamamen çöktü, içinde vergi dairesi bulunuyordu. E-5 trafiği kilitlendi, 95 Evler’de bloklar yerle bir oldu. Kaplan, enkazların arasında yayın yapan tek gazetecilerden biriydi.

67796Df7 8Fde 4526 Bc59 Bab8B3Ec6C6A

Dünyaya İlk Bağlantı

Kaplan, saat 03.25’te NTV’ye bağlanarak Türkiye ve dünyaya felaketi duyurdu. Sabaha kadar üç kez yayına katıldı. Tüpraş’taki yangın ihtimali paniği artırsa da büyük bir faciadan son anda dönüldü. Halk ise konvoylar halinde şehri terk etti. Gün ağardığında manzara çok daha korkunçtu; beş katlı binaların çoğu tamamen yıkılmıştı.

İnsanlık Hikâyeleri

Depremin ikinci gününde, enkaz altından “Anne süt!” diye ağlayan bir bebeğin sesi duyuldu. Kurtarma ekiplerinin gecikmesine rağmen gönüllüler dört kişilik bir aileyi sağ kurtardı. Hacı Bedri Şendoğan, milletvekili Sadettin Hülagü’yü de enkazdan çıkararak kahramanlık gösterdi. Ancak devletin büyüklüğü kavraması günler aldı; çadırlar ve prefabrikler aylarca süren zor günlerin habercisiydi.

“Deprem Değil, Binalar Öldürür”

Kaplan, o günlerin acı gerçeğini şöyle özetledi:
“Resmi rakam 17-18 bin can kaybıydı, fakat sayı daha da fazlaydı. Deprem öldürmez, binalar öldürür. Yahya Kaptan’daki gibi sağlam yapılan yerler ayakta kaldı. Bizim asıl unutmamamız gereken, depreme karşı her zaman hazırlıklı olmak zorunda olduğumuzdur.”

Türkiye’nin Bitmeyen Gerçeği

Aradan 26 yıl geçmesine rağmen, Kahramanmaraş ve Hatay’da yaşanan son felaketler, 17 Ağustos’u yeniden hatırlattı. Türkiye, her büyük depremle bir kez daha aynı gerçekle yüzleşiyor: Depreme hazırlık yapılmadıkça aynı acı hikâyeler tekrar yaşanacak.

Muhabir: DOĞUKAN ÖZKURT