31 Mart 2024 yerel seçimlerinin üzerinden çok geçmedi ama siyasette taşlar yeniden oynuyor.
Sandıkta verilen kararların, birkaç ay içerisinde başka bir tabloya dönüşmesi, Türkiye siyasetinin en dikkat çekici gerçeklerinden biri haline geldi.
Özellikle belediye başkanlarının partilerinden istifa edip AK Parti’ye geçişi, son dönemin en sıcak tartışma konularından biri haline geldi.
Bugüne kadar yani 2024 yerel seçimlerinden itibaren 24’ü Yeniden Refah, 14’ü bağımsız, 7’si CHP, 7’si İYİ Parti, biri Saadet Partisi, biri DEM Parti, biri DEVA Partisi, biri de bağımsız olmak üzere toplam 56 belediye başkanı partilerinden koparak AK Parti’ye katıldı.
Geçen yıl 13 belediye başkanı katılmıştı.
Yani bir buçuk yılda 22 belediye başkanı AK Parti’ye katıldı.
Aslında bu durum iki şeyi net biçimde ortaya koyuyor.
Birincisi, AK Parti’nin siyaseti yalnızca seçim dönemleriyle sınırlı görmediği, sürekli bir saha çalışması ve siyasi manevra içerisinde olduğudur.
İkincisi ise, muhalefet partilerindeki çözülmenin beklenenden çok daha hızlı ilerlediği ve belediyelere yönelik operasyonlardır.
AK Parti kurmayları bu durumu “Halkın hizmet talebine cevap verecek güçlü kadrolar oluşturuyoruz” diyerek katılımları bir başarı hikâyesi olarak anlatıyor.
Ancak muhalefet cephesinde durum farklı.
Onlara göre bu geçişler, “siyasi etik” tartışmalarını beraberinde getiriyor.
Zira vatandaş sandıkta bir partiye oy veriyor, sonra seçtiği belediye başkanı başka bir partide yoluna devam ediyor.
Bu, seçmenin iradesine saygısızlık olarak yorumlanıyor.
Özellikle CHP’den üstelik büyükşehir düzeyinde AK Parti’ye geçmesi, siyasi dengeleri altüst ediyor.
Son olarak Özlem Çerçioğlu’nun transferiyle CHP’nin elindeki büyükşehir sayısı azalırken, AK Parti ile eşitlenmesi, muhalefet açısından ciddi bir kayıp niteliğindedir.
Peki bundan sonra ne olacak?
Görünen o ki bu süreç burada bitmeyecek.
AK Parti kulislerinde, belediye transferlerinin süreceği konuşuluyor.
CHP’li Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bağımsız Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Kazım Gülpınar ve Kütahya Belediye Başkanı Eyüp Kahveci’nin geçiş ihtimali yüksek görülüyor.
Ayrıca Yeniden Refah Partili Yozgat Belediye Başkanı Kazım Arslan, bağımsız Çamlıdere Belediye Başkanı Adem Ceylan’ın da benzer yönde hareketlilik yaşanabileceği ifade ediliyor.
AK Partili kaynaklar, “Çok talep var ama biz eleyerek kabul ediyoruz” diyerek, partiye katılım süreçlerinde seçici davranıldığını vurguluyor.
Türkiye siyasetinde partiler arası geçişler her zaman vardı ama bu kadar yoğun ve örgütlü bir şekilde olması, yeni bir dönemin işaretidir.
Katılımlar artarsa, yerel yönetimlerdeki harita sandığın çizdiğinden farklı bir şekle bürünecek elbette.
Peki belediye başkanlarının AK Parti’ye yönelmesini nasıl değerlendirmeliyiz.
Elbette, güce ve hizmet kapasitesine yakınlaşma” olarak okumak mümkün.
Türkiye’de merkezi hükümetin desteği olmadan birçok belediyenin ciddi projeler üretmesi zordur.
Başkanlarda, seçmenlerine daha çok yatırım getirebilmek için iktidarla aynı safta olmayı tercih etmek zorunda kalıyor.
AK Parti’nin özellikle yerel yönetimlerde altyapı, ulaşım, sağlık ve sosyal hizmet projelerindeki tecrübesi, birçok başkan için cazip bir alan açıyor.
Bu nedenle, “vatandaşın yararına olacaksa, partiler üstü bir geçiştir” diye savunmak mümkündür.
Sonuçta mesele, “seçmenin iradesine saygı” ile “hizmet için güçlü olana yanaşma” arasında sıkışıyor.
Ama eğer bu geçişler gerçekten hizmete dönüşürse, elbette seçmen bu tercihi onaylayabilecektir.
Türkiye’de siyasetin temel açmazı da tam burada yatıyor.
Asıl soru şu;
Seçmen, bir dahaki sandıkta bu tabloya nasıl tepki verecek?
İşte Türk siyasetinde en büyük bilinmez ve belirsizlik tam da burada gizli.
Bekleyip göreceğiz.