Bir gece ansızın ortaya çıkan bir kaset kumpası ile kendini bir anda genel başkan olarak bulan, terör örgütü pkk'nın siyasi uzantısı hdp ile arasına bir türlü mesafe koyamayan ve çıkıp yenilen,

çıkıp yenilen ve en sonunda tekrar yenilen; ancak partisinin seçim kazananı olduğunu iddia edecek kadar da Polyannacılık oynayan bir Kemâl Kılıçdaroğlu figürünü izliyoruz yıllardır vizyonda ve de ful gişe...

Çok beyefendi bir kişilik olduğu hususunda hiçbir tereddütümüz olmasa da; yıllardır süregelen gaflarının, başkanlığından daha çok gündem olması, kendi seçmeninin gözünde dahi soru işaretleri olan fakat başka bir seçeneği de olmayan Chp seçmeni...

Fakat bütün bunlara rağmen ve Cumhurbaşkanı seçilmesi şansı en çok olan bu seçimlerde dahi bu şansı tepmeyen; bir tarafına aldığı ve müstakbel başkan yardımcısı olarak tanıttığı ve etinden, sütünden, kemiğinden, iliğinden her türlü faydalandığı ve sonuna kadar kullandığı ve hattâ o güne kadar belediye başkanı olarak hep İstanbul dışında bulunmasının hiçbir sorun oluşturmadığı; ancak Ekrem İmamoğlu' nun " DEĞİŞİM " çağrısından sonra, Kemâl Kılıçdaroğlu'nun, belediye başkanı olduğunu hatırladığı ve bir belediye başkanının öncelikli görevinin belediye başkanı olması ve gerekliliklerini yapmasının itina ile hatırlatıldığı Ekrem İmamoğlu...

Kim ne derse desin; Kemâl Kılıçdaroğlu isminin Deniz Baykal gibi bir ismi bir gecede başkanlıktan edip; İyiler Hareketi, Deva ve Gelecek Partileri ile Saadet, DP ve hattâ hdp desteğini kendi başına, hür iradesi ve tırnaklarıyla tek başına sağlamasının mümkünatı yok...

Kaldı ki darbe girişiminden sonra afaroz edilen fetöcülerin de darbe sonrası bile bile lades der gibi tekrar Erdoğan'a oy vermeyeceklerini en gerizekâlı adamın dahi bildiği bir ortamda; bütün bunlara ek olarak bütün batının ve abd desteğini arkasına alan, hattâ yurtdışından bütün bu devletler eliyle 300 milyar dolarlık bir kaynak bulduğu söylemine rağmen seçilemeyen Kemâl Kılıçdaroğlu...

Üstüne üstlük 3. Olağan Genel Kurultayda; zorla masada tutulduğunu adeta kürsüden haykırırcasına ve bütün delegelerin önünde " - Önce size hesap vereceğim, sonra da hesap soracağım " diyerek Kemâl Kılıçdaroğlu'nun başını çektiği Millet İttifakı'nı hedef alan bir söylem ve delegelerden de bunun karşılığı olarak büyük destek gören Merâl Akşener. NET...!!!

Bundan önceki birçok yazımızda Merâl Akşener'in Millet İttifakı ile olan birlikteliğinin pamuk ipliğine bağlı olduğunu, Kılıçdaroğlu'nun olası adaylığını ise hiç mi hiç onaylamadığını ve hattâ kaset siyaseti ile zoraki olarak masada tutulduğunu defalarca dile getirdik bu arenada...

Ve an itibariyle gelinen nokta...

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemâl Atatürk'ün yenilikçi ruhu ile hayat bulan ve sağ - sol demeden her kesimden oy alan, içerisinden Adnan Menderes gibi merkez sağ siyasetçileri de barındıran bir siyasal oluşum formatına gerçekten dönmek istiyor ise şayet bugünün Chp'si; ilk olarak inançlı, milliyetçi ve muhafazakar kesimlere de kucak açmak mecburiyetinde...

Ötekileştirme siyaseti ile sadece sol kesimden oy beklemek; %30 oy potansiyeli olan sol bir düşünceyi asla ama asla iktidar yapmaya yetmez...

O nedenledir ki; Kemâl Kılıçdaroğlu takkesini önüne koymalı, hataları ve sevapları ile buraya kadar diyebilme erdemini gösterecek ferasete sahip olmalı ve tadında bırakarak, yerini hemşehrimiz Ekrem İmamoğlu'na bırakarak, hem büyüklük göstermeli hem de bir akil büyük olarak, partisine dışardan hizmet etmeye ve saygınlığını muhafaza etmeye mecburdur...

Kaldı ki Ekrem İmamoğlu'nun imtihanı sadece Chp Genel Başkanı olmak ile sınırlı olmayacak ve olası bir genel başkanlık durumunda; o zaman Ak Parti'nin başında kim varsa, Mhp ile İyiler Hareketi'ni, merkez sağda ki bir başka olacak olan oluşum ve hattâ ileride milli görüş oylarının potansiyel adresi olan bir başka oluşum ile Sinan Oğan'ın başını çektiği bir başka yapılanma da, Ekrem İmamoğlu'nun olası cumhurbaşkanlığının önüne geçmek için her türlü ittifakı ve alternatifi, sonuna kadar zorlayacaktır. NET...!!!

Hep beraber yaşayacağız ve göreceğiz. O zaman ne kadar da gelecek öngörüsüne sahip olduğumuzu nacizane, daha iyi anlayacaksınız...

Zira Ekrem İmamoğlu ismi bir alternatiftir. Hitabet ve enerji olarak da Mansur Yavaş ismine göre daha ön plândadır. Siyasetin şov büzınıs işini de yapabilen bir karakter ayrıca...

Dolayısıyla sol cenahın aktörü olarak bir Ekrem İmamoğlu ismi uzun yıllar siyaset sahnesinde olursa şayet; hiç ama hiç şaşırmayalım...

Umarım ki mesaj yerine ulaşıyordur...

Selâm ve muhabbetle sevgiler & saygılar