Geçtiğimiz hafta Of sahili kıyıya yakın bölümü, öbek öbek salyaydı. Kahverengimsi bulanık birikintiler  ‘eyvah müsilaj mı’ dedirtti.

Korku, yersiz değil!

Çünkü Marmara’yı tutan müsilaj, Fatsa’ya kadar gelmişti.

Neredeyse dibimiz!

Hem de dalgalarıyla meşhur Karadeniz’de!

Bana göre sadece deniz, sadece deniz değildir!

Yani sadece yüzdüğümüz, bakarken mutlu olduğumuz, balıklarını yediğimiz, ulaşımda kullandığımız, son yıllarda doğalgaz aradığımız…

Deniz, ileriki yıllarda içeceğimiz sudur.  Yani, yaşam kaynağımızdır.

Biz nasıl davranıyoruz bu kaynağa?

Endüstriyel, evsel atıklarımızı gönderiyoruz!

Karadeniz’e akan kanalizasyon miktarı yıllık ne kadar dersiniz?

573 milyon metreküp.

Tam su içeceği kaba pisleme durumu!

Çayda, fındıkta, kullanılan gübreler, müsilajın sebeplerinden biri.

Dağ tepe çay ekili ve hepsinde de bu gübreler kullanılıyor. Yoksa verim alınamıyor.

Karadeniz petrol taşımacılığı yapan tankerler tarafından da kirletiliyor. Ağır metal yüklü mideyeler, balıkçıların ağlarına yapışan müsilajlar…

Evet iklim değişiyor, kaynaklar azalıyor hepimiz biliyoruz aslında geminin su aldığını.

Mevcut kaynaklar kaç nesile daha bildiğimiz anlamda su içirir sizce?

Komplo teorisyenlerinin ön gördüğü su savaşları, bilim adamlarının açıklamaları, buna doğru ilerlediğimizi anlatıyor.

Biz de arıtacağız deniz suyunu ve hem içeceğiz hem de tarımda, sanayide kullanacağız.

Biz de diyorum çünkü birçok ülke bunu çoktandır yapıyor.

Suudi Arabistan, Katar, Singapur, İsrail, Malezya…

Katar, içme suyunun yüzde 97’sini bu yolla elde ediyor.

Suudi  Arabistan bu yöntemi ilk olarak 1928  yılında kullanmış ve deniz suyunu tuzdan arındırmış.

Nasıl yapmış?

Kızıldeniz’de batık bir savaş gemisinde bulunan aletlerle…

Nerden geldik buralara?

Kıyıda görülen kahverengi salyadan…

İyi haber, kahverengi salya ertesi sabah yoktu.

Kötü haber, bu gidişle çoğalarak gelmesi yakındır!

Ve deniz sadece deniz değildir, büyük bir nimettir!