Merhum Başbakan ve Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel bir söz söyledi. O söz yıllar geçse de hiç eskimedi.

‘Siyasette 24 Saat çok uzun süredir’

Bunu neden söyledi?

Türkiye’nin paha biçilmez bir coğrafyada olduğunu bildiğinden akşamdan sabaha hangi gelişmeler olacağını tahmin etmenin zor olduğunu ifade etmiş.

Farklı bir yerden bakınca da, ‘Siyasetçi öyle bir gaf yapar ki, biriktirdiği tüm kazanımlar elinden birkaç saatte uçar gider’ demeye getirmiş.

Ya da, liderlerin öyle bir görüntü ve fotoğrafı kameralara yansır ki birden kalplere girer!

Yakın siyasi tarihimize bakıldığında bu tür gelişmeler hep yaşanmıştır.

1987 seçimlerine gidilirken Özal’ın ivmesi aşağıya doğru evrilmişti. Kartal Demirağ’ın Ankara Atatürk Spor salonunda kendisine ateş etmesi, elinden yaralaması, sonrasında Özal’ın kürsü altından çıkarak o meşhur selamlamayı yapıp ‘Allah’ın verdiği canı onun rızası olmadan kimse alamaz’ sözleri bir anda ANAP’ı ve Özal’ı diriltmişti.

Hatırlayın, Almanya ve Avusturya destekli Bosna Hersek’teki Sırp Soykırımı sürerken bütün dünyanın seyirci kaldığı bir dönemdi. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanlık koltuğunda oturan Tansu Çiller Bosna ziyareti yaptı. O ziyarette kadınlara dağıttığı ve başına attığı beyaz tülbentler dünyada ve Türkiye’de büyük yankı buldu, Çiller sevgisini artırdı.

Ve İsviçre’nin Davos kasabası.

Dünya ekonomik forumu. Ortadoğu siyaseti konuşuluyor. Moderatör ortada. Bir tarafından İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres diğer yanında ise Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Tayyip Erdoğan. O günlerde İsrail plajda oynayan 3 çocuğu hedef alıp şehit etmiş.

Peres ülkesini savunup, demokrasiden söz edince Erdoğan çıldırmıştı, ‘Siz ancak masum çocukları öldürmeyi bilirsiniz’ dedi restini çekti, bir daha da Davos’a gelmeyeceğini söyledi. O günden beri de gitmiyor.

Erdoğan’ın bu sözü uzun yıllar Ortadoğu’da yankılandı.

Türklere büyük bir sevgi beslendi, hacca karayoluyla gidenlere Irak’ta, Suriye’de sevgi gösterisinde bulunuldu. Lokantalarında yemek yediklerinde, otomobillerine yakıt aldıklarında ‘Sizin hesabınız Davos’ta ödendi’ diyerek ücret bile almadılar.

Bir ecza deposu sahibi arkadaşım anlatmıştı. Serum aldığı bir fabrika sahibinin anne veya babası vefat etmiş. Kendisi gidemeyince de İstanbul’a cenazeye oğlunu göndermişti. Namaz kılınmış ve defin yapılacak. Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyor. Cenaze tabutla mezarın yanına gelmiş ama evlatları dahi şemsiyenin altında, mezara inecek kimse yok. Herkes birbirine bakarken Trabzonlu genç iş adamı mezara inmiş ve yağmur çamur içinde defin işlemini yapmış, çıkmış. Herkes birbirine soruyor. Torun mu? ‘Hayır’ demişler, Trabzonlu müşterimizin oğlu. Cenaze ve define gelen tüm fabrika sahipleri simayı bir daha asla unutmamışlar.

Bunu neden anlattım,

Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in vefatının ardından herkes üzüntü yaşadı. Eşinin uyarmasına rağmen havuzun suyunu devir dayım yapan motor bölümüne inip arızayı düzeltmeye çalışırken elektrik çarptı.

Allah şifa versin, CHP’li Başkan Zeyrek, Kaşüstü Belediye Başkanı Mustafa Çam’ın inşaatında yaşadığı talihsiz elektrik çarpmasının biraz daha uzun sürelisine maruz kalmış.

Başkan 4 gün sonra vefat etti ve Manisa’dan 100 bin kişi kendisini uğurladı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, haberi verirken ağladı,

Türk milletinin beynine kazınan olay, ‘kardeşim’ dediği Mimar Başkanı kendi elleriyle mezara koyması ve tahtalarını da kendisinin dizmesiydi.

İçten, samimi olarak.

Yukarıda saydıklarım ve anlattığım Özgür Özel fotoğrafı ve görüntüleri oy için yapılan işler değildir.

O an gelişen ve içten gelenin dışa vurumudur. Hem CHP içinde hem de Türkiye genelinde seçmen arasında da görüntünün takdirle karşılandığını yazalım.

Şunu da ekleyelim. Türkiye’nin İktidar ve muhalefetinin başında iki sert siyasetçi var. Ama ikisinin de kibri yok.

İnsani yönleri ve hatiplikleri de güçlü.