Yazının başlığı tanıdık geldi mi? “Büyükler” deyince, “ana-baba, öğretmen, okul müdürü, bakan, velhasıl devlet yöneticileri…” akla geliyor, değil mi?
 
Büyükler her şeyi bizden iyi biliyorsa, bu toplum hâlâ “tek adam” mantığı ile yönetiliyor demektir. Oysa tüm çabamız “demokrasi” değil mi idi? Hem demokrasi, hem “büyüklerimiz daha iyi bilir” anlayışının açıklaması olabilir mi?
 
Bu arada her şeyi daha iyi bilenler kervanına başka unsurlar da dâhil oldu; gazeteciler, kanaat önderleri, TV, vs. Bir kişi her şeyi bildiğini zannediyorsa, kimse kusura bakmasın, hiçbir şey bilmiyor demektir. Çünkü bu çağda her şeyi bilmenin imkânı maalesef yoktur; gereği de yoktur…
 
Büyüklerimiz bizden iyi biliyorsa, herkesin “büyük” kabul ettiği lider, gazete, TV, vs. ne diyorsa, doğrusu odur. Yani sizin “büyük” kabul ettiğiniz kimse ne diyorsa, örneğin “evet” diyorsa da, elbette bunda bir hikmet vardır, diyerek siz de “evet” diyorsunuz! Bu durumda söylenen bu evet, sizin değil, büyüğünüzündür. Bu durumda siz “kendiniz” nasıl olabilirsiniz? Oysa demokrasi, herkesin birey olması fikrinden kaynağını alır. Bireyleri “kendi” olamayan toplumlarda demokrasinin olması zor, hatta imkânsızdır. Bireyleri kendi olamayan toplumlarda demokrasi olamayacağına göre, istediğiniz kadar anayasa değişiklikleri, referandumlar ve seçimler yapın, değişen bir şey olmayacaktır.
 
Büyüklerimiz elbette biliyorlar, ama bu onların her şeyi bildikleri anlamına gelmez. Ayrıca büyükler de insan olduklarına göre, yanlış yapma ihtimalleri vardır. Önemli olan yapılan yanlışlıktan dönme erdemini göstermektir.
 
Sözün özü şu; “büyükler” her şeyi bilirler, demekle sorumluluktan kurtulmaktan artık vazgeçmek gerekir. Sorumluluk almadan, demokratik bir yaşam kültürünü öğrenmenin de olamayacağını bilmek zorundayız. Herkes kendi olmalı, hak ve sorumluluklarını bilmeli ki, başkalarının yanlışlarının günahını çekmesin. Burada sözü Abdurrahim Karakoç’a bırakmakta fayda vardır:

Yalan-dolan ile devran sürmeyi
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.
Milletin başına çorap örmeyi
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.
Rüşvet vermek, rüşvet almak nasıl şey
Hazineden para çalmak nasıl şey
Terlemeden zengin olmak nasıl şey
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.
Erken palazlanıp erken ötmeyi
Değirmenler kurup baş öğütmeyi
Hele meydan meydan adam gütmeyi
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.
Anlamayız kopya nedir, asıl ne
Perde, sahne, solo, koro, fasıl ne
Üçkağıtta erkân nedir, usul ne
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.
Viski, votka çekip keyif çatmayı
Dansöz kucağında stres atmayı
Milleti bölmeyi, vatan satmayı
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.
Kaç tür hokkabazlık, kâhinlik varsa
Kaç şeytanlık varsa, kaç cinlik varsa
Dünyada ne hile, ne hinlik varsa
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.
Namussuzluk yapın derler... Yaparız
El uzatır öpün derler... Öperiz
Put gösterir tapın derler... Taparız
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.
Seyrettikçe ana-baba filmini
Hissederiz baskısını, zulmünü
Lisansüstü maskaralık ilmini
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.
Âdettir gerekmez mâluma ilâm
Taklide günaydın, asıla selâm
Ne ki hınzırlık var hâsılıkelâm
Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.