Dün Nayla Cafe Restaurantta  
Turizmci Elif Çakıroğlu,
Gökhan Çakıroğlu,
Mustafa Gümrükçüoğlu,
Cengiz Nohut,
Ahmet Gül,
Ramazan Kesici,
Nihal Karanis,
Recep Çeli ve Şenol Doğan ile konuştuk.
Sorunları dağ gibi...
Sektöre haber alan koşmuş.
Neymiş, Trabzon turist akınına uğramış,
Bu algı meslekle uzaktan yakından ilgisi olmayanları da bu alana çekmiş.
Sonuç büyük dejenerasyon...
Evet, Turizmcileri mutsuz ve umutsuz gördüm.
İşte konuştuklarımızdan özetler:
 
" Trabzon'da 'Arap turist akını' gerçeği yansıtmıyor.
Trabzon'da Arap turist sayısı 200 bini geçmez.
Hadi geçti, 250 bini bulmaz bile...
Ancak gelen diğer turistlere oranla daha uzun süreli kalıyorlar.
Mesela Arap turistler ortalama 4/5 gün kalıyorlar...

Bu sektör layıkıyla denetlenemiyor.
Bir sürü prosedür vesaire...
Böylece yapılan yanlış, yapanın yanına kar kalıyor.
*
Düşünebiliyor musunuz. 
Bir mıhlama 50 lira.
Ama turist bunu 250 liraya yiyor.
O  turistin kandırılmış olması sizi dışarıda nasıl anlatır?
*
İşte bu adeta bir harakiridir.
Bunun çözümü tek fiyattır.
Denetimdir.
*
Kacak turizm acenteleri var.
Vergi vermezler ama iyi para kazanırlar.
Denetlenmezler ve çoğu da Suriyelidir.
*
Geçenlerde Nov Otelde turizm konusunda 4 Bakanımız bir çalıştay toplantısı yaptı.
Ama ne yazık ki turizmciler yoktu.
İşte bu işin samimiyeti bu kadar...
*
Ne yazık ki bölgemizde turizm kurumsallaşamamış,
Alt yapısı yok.
İnsan kaynakları ve hizmet elemanları yetersiz.
*
Evet maalesef," Çok turist geliyor" açıklamaları liyakatsiz kişileri bu sektöre yöneltti.
Yeterli denettim de olmayınca işin sonu hüsran görünüyor...
Ve yakın gelecekte Trabzon 5 yıldızlı oteller çöplüğüne dönecek.
Maalesef bu gün Trabzon 2 aylık bir turizmle yetiniyor,
Ama bu yetmez.
Trabzon yıl 12 ay turist almalıdır.
*
Tarihi mekanlarıyla Trabzon kültür ve sanat şehridir.
Bu şehrin ve bölgemizin avlanmaya uygun yaylaları var.
Kış turizmine uygun doğası/dağları var.
Bunları en iyi ve rantablı değerlendirmeliyiz.
Ancak ciddi bir şekilde özeleştiriye ve otokontrole ihtiyacımız var.
Son zamanlarda para bunlarda diye bir Arap ortak arama sevdası oluştu.
Ama o Araplar ki, ticareti en az bizler kadar  iyi biliyorlar.
Öyle ki, Trabzon'da nice muhteşem mekanlar satın almışlar, onlar da geleceklerini karlı ticarette görmektedirler.
*
Şunu da belirtmeliyim ki,
Arapların Trabzon'a itibarı ya doyum noktasına erişti,
Ya da bu şehirde kendilerini mutlu hissedemez oldular.
Onun için Trabzon dışına taşmalar başladı.
Hatta bu günlerde Bosna Hersek onları için en cazip olan yerler olmuştur.
*
Trabzon'da yaklaşık 500 dönümlük bir alanda golf sahası düşünülmektedir.
Golf zengin sporudur.
Getirisi çoktur.
Ama  maliyeti de o denli yüksektir.
Gerekli/gereksiz tartışmasını doğru bulmam.
Zira her türlü yatırıma aç bir bölgeyiz.
*
Mesela ben Belçika'da doğdum.
Ülkeme/şehrime hizmet aşkıyla geldim.
Ama bin kere pişmanım.
Kent huzursuz,/sevgisiz selamsız ve başarılı olanın önünü kesiyor;
Engelliyor.
Oysa bu şehri ve bu ülkeyi seven her Türk evladı bu şehre 'ne verebiliriz,'
'Ne katabiliriz'  hesabı yapmalıdır.
*
Şehir beton yığını olmuş.
Tarihi binalarımız bakımsız ve ruhsuz kalmış.
Oysa bu tarihi mekanlar başkalarında  olsa ışıl ışıl olur,
Muhteşem takdim edilirdi...
*
Devletimiz, henüz turizm konusunun ciddiyetine uygun personel atamalar yapmadı,
Yapamadı.
Özellikle bu mekanlardaki yetkililer liyakat esasına göre atanmalıdırlar.
Makamlar insanların onurlandırma yerleri değil,
Topluma/halka hizmet masalarıdır.
 *
Bu gün Trabzon'da yaklaşık 40 bin yatak kapasitesi var.
Hal böyle iken bu sayının üzerindeki turiste,
 'Gel!.
Kim olursan ol,
Kaç kişi olursan ol yine gel'
Demek, turizm için kaostur.
Anlık fayda beklerken,
Kalıcı problemlere neden olabilirsiniz."
*
Turizm konusunda kendi yazılım programımızı yapmak zorundayız.
Artık mail adresiyle turizm avcılığı yapmak tarih oldu.
*
Evet, Yaylalara güzel yollar yapmak turizm için de oldukça caziptir.
Çünkü yolsuz turizm olmaz.
Mesela biz "Yeşil Yola" karşı değiliz.
Ama doğanın katledilmesine şiddetle karşıyız.
Çünkü aksini düşünmek,
Kaş yaparken göz çıkartmaktır.
*
Diğer taraftan,
Kent trafiği facia,
Sahil yolu deseni aynı.
Bir battı/çıktı yol nedir ki?
Kaç yıldır bitirilemiyor.
Kent meydanında turisti indir/bindir yaptıracak bir alan bile yok.
Otoparklar yetersiz.
Hava limanları sorunlu.
Genişletilmesine ihtiyaç var.
Kaldırımlarda otomobiller,
Ve esnafın masası kasası...
Her taraf kablolar çirkinlik abidesi olmuş.
Bir türlü yer altına alınamıyor.
*
Evet,
Turist gelsin!
Gelsin ama neden gelsin?
Güzellikler görmek için gelsin.
Nezaketli,
Güler yüzlü insanları görmek için gelsin.
Bir tatlı huzur almak için gelsin.
Aldatılmadan,
Huzurla gelsin, mutlu gitsin...
*
Evet turizmci dostların tespitleri böyle ve hepsi de doğru.
Umarım ki,
Etkili ve yetkili kim varsa bu günden tezi yok gereğini yapmaya başlarlar...

VE BİR FIKRA

Yine turizmci dostlarımızdan Ramazan Kesici'nin güzel bir fıkrasını anlatarak sonlandırmak istiyorum.
Bir köyde bakkal Osman Aga köylüsü  Niyazi Aga'dan sürekli bir kilo tere yağı alırmış.
Ona göre de parasını ödermiş.
*
Bu güven esasına göre tereyağı alımı 2 yıl sürmüş ki,
Bakkal Osman Aga komşusu Niyazi Aga'mızın getirdiği tereyağını o gün tartmış,
Ama tereyağı bir kilo değil, 900 gram gelmiş.
Haliyle morali fena halde bozulmuş.
*
Derken, Bizim Niyazi Aga selam vermiş bakkala gelmiş gelirken de getirdiği tereyağını Osman Aga'ya uzatmış.
Ama Osman Aga tavırlı.
'Yok' demiş.
2 yıl boyunca kandurdun beni.
Bir kilo yerine bana hep 900 gram tereyağı geturdun.
Niyazi Aga,
Ula Osman!
Ne kandurmasi,
Senden bir kilo pirinç aldum.
O Pirinçle sana geturduğum tereyağını tardayrum daa.!