Bu haftaki cuma namazı öncesi cuma vaazı dünya ve ahiret dengesi üzerineydi. Bende önemine binaen bu haftaki makalemi bu konuya ayırdım.

Müslüman dünya ve ahiret dengesini güzel kurgulaması lazım gelmektedir.Hiç ölmeyecek gibi dünya için çalışmalı yarın ölecek gibi de ahiret için çalışmak lazım gelmektedir.

Öncelikle şunu yazmak isterim ki insan denilen varlık dünyaya Allah'a iman ve ibadet için yaratılmıştır. Zariyat suresi 56. ayette Rabbimiz şöyle buyurmaktadır." Ben insanları ve cinleri ancak bana iman etsinler ve ibadet etsinler diye yarattım."

Tabiki insan ailesine bakmak için helal bir iş tutacak ve elde ettiği parayla hanımına ve çocuklarına bakması gerekmektedir. Bu da ibadettir. Fakat bu durum o kişiyi sadece dünyaya bağlamaması lazım gelmektedir. Yaratılış sebebini asla aklından çıkarmaması gerekmektedir.

Peygamberimiz ölümü çokça hatırlayın diyerek kişinin dünyaya bağlanmasının önüne geçmeye çalışmıştır. Ölümü çokça hatırlayacağız. Bakınız eskiden cenazelerde katılım çokça olmaktaydı. Günümüzde ise cenazelere katılma azımsanmayacak kadar az olmaktadır. Geçenlerde öğle namazını kılmak için şehrimin güzel camilerinden İskenderpaşa camiine gittiğimde bir cenaze arabası geldi ve içinden cenaze ve bir kişi çıktı. O kişiyle bakıştığımızda haklısın Hocam artık cenazelere iştirak ve cenaze sahiplerinin acısını paylaşmak çok azaldı demişti. Bundan dolayı insanlarımızın dünyaya çok bağlandıklarını kendisine söyledim.

Burada şu unutulmamalıdır ki ibadet ölünceye kadar devam etmektedir. Rabbimiz Hicr suresi 99. ayette şöyle buyurmaktadır." Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et." diyerek insanların ölünceye kadar ibadetle yükümlü olduğunu bildirmiştir.

Kurani bir kavram olan İbadette üç mana yüklüdür. Bunlar Allah'a karşı görevlerimiz , Topluma karşı görevlerimiz ve doğaya karşı görevlerimiz olmak üzere üç mana yüklüdür. Allah'a karşı görevlerimiz namaz kılmak oruç tutmak ve kişi zenginse zekat vermek ve hacca gitmek üzere dört tanedir.  Topluma karşı görevlerimiz arasında ise anne ve babamıza karşı görevlerimiz hanımlarımıza karşı görevlerimiz çocuklarımıza karşı görevlerimiz  akrabalarımıza ve komşularımıza karşı görevlerimiz olmak üzere beş tanedir. Doğaya karşı görevlerimiz arasında ise hayvanlara iyi davranılacak su israf edilmeyecek ve gereksiz yere ağaçlar kesilmeyecek olmak üzere üç tanedir.

Burada şu unutulmamalıdır ki bir Müslüman yeni bir medeniyet tasavvuruna sahip olmalıdır. Allah azze ve celle devletimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çatısı altında kıyamete kadar yaşamamızı nasip eder . Burada ki sıkıntı devletimize ikame edilen laikliktir. Eğer laiklik ahlaksızlıksa eğer laiklik inançsızlıksa eğer laiklik medeniyet tasavvurunu atıl duruma düşürmek ise gelin hep beraber laikliği yeniden yorumlayalım. Bu anlayışın yerine Kuran ve sünnet ölçekli ve temelinde sevgi adalet ve bilim olan yeni bir medeniyet tasavvuru hayata geçirelim. Acizane ben tam kırk yıldan beri bu yeni medeniyet tasavvurunu hayata geçirmek için mücadele etmekteyim. İnşallah yakın bir gelecekte halkımız bu medeniyet tasavvurunu benimseyerek sistemi İslamileştirerek halkımızın birlik ve beraberliğini sağlamalı ve yeniden büyük Türkiye'yi inşa etmeliyiz.

Müslüman aile hayatına da önem vermelidir. Aile toplumların en küçük yapı birimidir. Aile ne kadar güçlü ise toplumlarda o kadar güçlüdür. Ondan dolayı aileyi öncelemeliyiz. Aileyi sağlam temeller üzerine oturtmaya çalışmamız lazım gelmektedir. Ailenin temeline dinamit koyan magazin televizyonlarında ki dizi ve filmlere milli ve manevi olarak bir çeki düzen vermeliyiz.Bizim magazin televizyonlarında dizi ve filmler hep ahlaksızlığı işlemektedir. Bundan dolayı bu dizileri izleyen evlerdeki kadınlarımız erkeklerimiz ve çocuklarımızın ayaklarının kaymaması mümkün değildir. Bakınız boşanmalardaki en önemli sebeplerin başında aldatma gelmektedir. Bundan dolayı boşanmaların önüne geçmek için dizilere ve filmlere bir çeki düzen verilmesi lazım gelmektedir.

Müslüman denge üzerinedir...