Lokman Hekim Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Celil Göçer, işitme kaybı konusunda dikkat çeken açıklamalarda bulundu. İşitme Engelliler Haftası kapsamında yapılan bilgilendirmede Göçer, doğuştan gelen kayıpların tarama programlarıyla artık çok erken dönemde tespit edilebildiğini vurguladı. Türkiye’de her yıl yaklaşık 2 bin bebeğin işitme kaybıyla dünyaya geldiğini aktaran Göçer, bu durumun zamanında müdahale edilmesi halinde eğitim ve sosyal hayata engel olmadığını söyledi. Gelişen teknolojiyle birlikte işitme kaybının “kader olmaktan çıktığını” belirten Göçer, doğru teşhis ve tedavi yöntemleriyle bireylerin yaşam kalitelerinin korunabildiğini ifade etti.
ERKEN TANI HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Prof. Dr. Celil Göçer, her yenidoğana işitme taraması yapıldığını ve şüpheli vakaların altıncı ayda ABR testi ile kesin tanıya ulaştırıldığını açıkladı. Bu uygulama sayesinde bebeklerde işitme kaybı erken dönemde tespit edilerek tedaviye yönlendirilmekte. Erken tanının tedavi başarısını artırdığını söyleyen Göçer, işitme kaybı yaşayan bireylerde sosyal izolasyon, yaşlılık depresyonu ve hatta alzaymır riskinin daha yüksek olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle düzenli işitme kontrollerinin çocukluk döneminden yaşlılığa kadar ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.
FARKLI TEDAVİ SEÇENEKLERİ MEVCUT
İşitme kaybının türüne göre farklı tedavi yöntemleri uygulanabiliyor. Göçer, iç kulağa bağlı işitme kayıplarında işitme cihazlarının tercih edildiğini, ileri düzey kayıplarda ise koklear implant yani biyonik kulak yönteminin devreye girdiğini aktardı. Orta kulak sorunlarında ise kemiğe entegre edilen BAHA sistemleriyle başarılı sonuçlar alındığını belirtti. Her hastanın ihtiyacına göre uygun çözümün sunulabildiğini söyleyen Göçer, “Eskiden kader sayılan işitme kayıpları, artık doğru teşhis ve tedaviyle aşılabiliyor. Bu adeta bir devrimdir” sözleriyle modern tıbbın geldiği noktayı özetledi.
İŞİTME SAĞLIĞI YAŞAM KALİTESİNİ BELİRLİYOR
İşitme duyusunun insan yaşamındaki önemine değinen Prof. Dr. Göçer, işitme kaybı yaşayan bireylerin sosyal ve profesyonel hayatta verimliliklerini kaybedebildiğini söyledi. Bu durumun kişilerin kendilerini toplumdan izole etmelerine yol açabildiğini ve uzun vadede ruhsal sorunlara sebep olabileceğini vurguladı. Yaşlılık döneminde görülen işitme kayıplarının ise demans ve alzaymır gibi ciddi hastalıkların riskini artırabileceğini belirten Göçer, her yaşta işitme sağlığının korunmasının kritik olduğunu ifade etti.