"Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre bakan olmuş bir insan çıkıp ta bir tarikatın söylemlerine katılması zoruma gidiyor.
*
Ben iftira atmıyorum.
Beni mahkemeye verin.
Ben burada kimseden korkmadan vicdanımın sesine dayanarak düşüncelerimi söylüyorum.
*
Yani kime hakaret ediyorum kardeşim?
Burada suiistimalleri söylemek hakaret midir?
*
Ben diyorum ki, Fetullah Gülen'in 700 öğrencisini getirtip de bu şiirleri kim yazdı, Fetullah Gülen demeye hakkı var mı bunun?
*
Bakın arkadaşlar;
Şimdi hepiniz benden iyi biliyorsunuz.
AKP'li milletvekilleri Amerika'ya gidip Fetullah Gülen'i  ziyaret ediyorlar.
*
Şimdi bu Fetullah Gülen'i bu mecliste bir araştıralım.
Kimdir bu arkadaşımız ve ne yapmak istiyor?
Türkiye'de bunun bu sermayesi nereden geliyor?
Acaba Türkiye'deki rejimdeki rolü nedir?
Araştıralım.
*
Niye bundan çekiniyorsunuz?
Yarın bunun en büyük zararını siz göreceksiniz.
Ben çekmem, benim zaten düşüncelerim belli.
Araştıralım, durum Türkiye için çok büyük bir tehlikeye gelmiştir."
*
Bu ifadenin ardından vekiller konuşmacı Kamer Genç’in üzerine yürüyor.
*
Oturumu yöneten Meclis Başkan  vekili bayan Mumcu yerlerine oturması hususunda vekilleri uyarıyor.
*
Evet bu konuşmacı rahmetli Kamer Genç idi.
Nur içinde yat!
Cesur ve doğru sözlü adam...
 
Önce İğneyi Kendine Çuvaldızı Başkasına Batır
 
Bir uyanık o kadar da bilmiş bir Ak Vekil  partisinde bakın Fetö Mevzuuna nasıl bakıyor.
“Ak Partide Fetö'cü olmaz” diyor ve fetvayı veriyor.
Artık savcılar hakimler duydunuz mu? Bu mübarek Ak vekilin ak fikirlerine kulak verin.
Fetö'yü tiyarolarda bulun.
Okullarda üniversitelerde arayın bulun.
Bu Fetö'yü,
Havada,
Karada,
Denizde bulun
Ama siz siz olun da sakın Ak Partiye uğramayın.
Onlar saflarını sıklaştırmışmışlar.
Aralarına şeytan bile giremiyormuş.
*
Oy dereler dereler.
Neler bilirim neler...
*
Yahu muhterem, Sen akılla mı konuşuyorsun, yoksa bizi mi aptal sanıyorsun.
Daha dün Cumhurbaşkanı,
Bu Fetö ile ilgili olarak, Allahtan af, milletten özür dilemedi mi?
Her taraf Fetö'ye hürmetlerini arz-ı endam  eyleyen,
ve hala da o makamlarında koltuk işgal eden
Partililer,
Belediye başkanları,
Milletvekilleri,
Hatta bakanlar bulunmaktadır...
*
Şimdi sen oralarda güya,
Aklama,
Paklama,
Saklama yapıyorsun.
*
Fetö'nün en yoğun sızdığı mekanlardan biri de Ak partidir.
O nedenle demem o ki;
Ak Parti arındırılmadan bu sıkıntı bitmez.
 
Levent Kırca’nın Mezarı
 
Levent Kırca hemşerimizdi.
Tiyatro ve sinemanın cesur yürekli ustalarındandı.
Haksıza düşmanıymış gibi saldırır,
Hınzır zekasıyla sahnelediği mizahın gücünü kullanarak ezer geçerdi.
Ama eli kolu bağlı öldü.
*
Şu sıralar bir mezar mevzuu ile gündemdedir.
Mezarı kimsesizler mezarını andırmaktadır.
Adeta dünyada iktidarlara yaptıklarının cezasını ona çektiriyorlar.
Ki bence bu durum Türkiye için hayli normaldir.
*
Öyle ya,
Levent Kırca  Siyasetçimiydi?
Hayır!
İşadamı mıydı?
Mafya mıydı?
Fetö'cü, çeteci miydi?
Ona da hayır.
*
E daha ne olacaktı ki?
Türbesi,  anıt mezarı mı olacaktı?
Başı sonu Türkiye'de bir sanatçıydı o kadar.
 
Ebru’şun Kararı Derdimiz Oldu
 
Meğer milli enişte döneminin bitmesi bir devrin son bulmasıymış da haberimiz yok.
Adeta bir çağ değişmiş olmalı ki,
10 şehidin olduğu gün yazdık, şom ağızlarla gümbür gümbür konuştuk bu ayrılığı...
*
Ah bu toplum böyle?
Uğruna canını veren o kahramanlar...
O filinta gençler...
O can evlatlar değilmiş gibi,
Şıpsevdilerin şımarık hayatlarını konuşmaktasın...
*
Konuş...
Konuş ey millet!
Bu şehitleri dahi umursamazlığının bedelini çok fena ödersin.
Hem de düşmanın en gaddarına.
*
Konuş,
Magazin konuş.
Lagara lugara konuş.
Top konuş,
Pop konuş...
Sakın düşünme;
Kıytırık mevzular konuş...
Bu gidişle ağlayacağın günler uzak değildir bilesin.
 
Dingo'nun Ahırında Bir Müdür
 
Bir okul müdürü,
“Türküm!
Doğruyum!
Çalışkanım!
Yasam,
Yükselmek,
İleri gitmektir.”
...
İşte bunları duyan okul müdürü hışımla çocuklara haykırıyor:
"Burası Dingo'nun ahırımı?"
*
Hayır Müdür efendi!
Orası Türkiye Cumhuriyetinin okuludur.
Ama sen!
Sen doğruca  Dingo'nun ahırına git!
Yazıklar olsun sana ve sana verilen o makama. 
 
Aptal Adam Ve Akıllı Telefon
 
Yok yok, biz ne yapar yapar başımızı her daim belalara sokarız.
*
O gün televizyonda ibretle izliyorum.
Otobüs sürücüsünün gözü işte aklı oynaşta.
Ya da aklı işte gözü oynaşta.
*
Adam aptal.
Almış bir akıllı telefon.
O akıllı telefonda ağzı açık ayran budalası gibi dalmış gidiyor.
*
Bu arada sürdüğü koca araba da gidiyor.
Nasıl gidiyor diyeceksiniz.
Allahtan işte çarpana kadar gidiyor.
 
Evet, yollarımız kötüydü kazalardan ölüyorduk.
Şimdi yollar süper, ama ölmemiz için yine türlü manyaklık buluyoruz.
Allah bu cehaletten kurtarsın bizi.
Yoksa halimiz duman.
 
Batı Bizim Dostumuz Ucuz Değil Postumuz
 
Türkiye batının,
Yani Avrupa ve Amerika'nın yalakası durumunda kalsın isteniyor.
*
Kurşun asker olarak kalsın isteniyor.
*
Ser kaldır, getir/götür yapsın isteniyor.
Karne versin.
Sonrada doğal olarak ot versin...
*
Evet, batı  bize ödevler versin.
Dersimize çalışırsak bizi bir üst sınıfa alacaklarını, medeni sayacaklarını  söyleyerek umutlar versin...
*
Başta Amerika olmak üzere bu ağalarımız,
Bizi arada bir kendi ordumuza dövdürsün.
Komutlar versin, ayar çeksin...
*
Anlıyorum ki biz bu ağa devletlerin kuzucuğu durumundayız.
Canları çektiği zaman bizi yemesi için büyüttüğü, 
Ama koyun dahi olamadan yiyip yuttuğu kuzucuğu durumundayız.
*
Yok bu böyle gitmez daha fazla.
Dananın kuyruğu kopacak gibi vaziyetler var.
Lakin işimiz kolay değil,
Önümüz arkamız duvar... 
 
Fıkra
 
Bilim adamları, bir gün mağarada yaşı 1 milyon 582 bin 903 olan bir insan fosili bulur.
Bu fosili istihbarat teşkilatlarını sınamak amacıyla kullanma kararı alırlar.
Önce Japon istihbaratı mağaraya girer ve 15 dk sonra dışarı çıkıp derler ki;
"Bu fosilin yaşı 1 milyon 400 bin ila 1 milyon 600 bin arasında...
*
Daha sonra CIA girer ve 12 Saat sonra baya bi havalı şekilde çıkarlar:
"Bu fosilin yaşı 1 milyon 500 bin ila 1 milyon 600 bin arasında, derler...
*
Hemen ardından KGB girer ve sırf Amerikalılara inat içerde 2 Gün kalırlar.
49. saatte çıkar derler ki;
"Bu fosilin yaşı yaklaşık olarak 1 milyon 550 bin ila 1 milyon 600 bin arasındadır."
*
En son olarak bizim MİT girer.
Aradan bir hafta geçer mağaradan ses yok,
1 Ay olur ses yok,
1.5 ay olur ses yok.
Mağaranın dışında bekleşen gazeteciler daha fazla beklemeyip içeri girerken bizimkilerden biri çıkar dışarıya...
Yaka paça dağılmış gömleğin yarısı dışarıda...
Sigarası için bir ateş ister,
Sigarasını yakar,
O sırada gazeteciler heyecanla;
*
"İçeride çalışmalar nasıl efendim? Fosilin yaşını bulabildiniz mi?"
Bizimki sigaradan bir fırt  çeker ve;
" Fosilin yaşı tam olarak 1 milyon 582 bin 903" der.
*
Bunu duyan gazeteciler şaşkınlıkla sorarlar:
"Nasıl başardınız bunu, fosilin yaşını tam olarak nasıl tahmin ettiniz?"
*
Bizimki sigaradan derin bir nefes çeker ve derki;
"Zor oldu ama "Konuşturduk alçak herifi."