Sevgili okurlarım;
Her fırsatta memleketime gitmeye çalışırım. Kimi kara yoluyla kimi hava yoluyla. Genel de Hava yolu; malum kısa ve konforlu. Hele de Rize’nin Pazar ilçesine yapılacak olan hava alanı da biterse köyüme gitmek bir keyif haline gelecek. Dört gözle bekliyorum.
Buraya kadar güzel.
Peki, uzunca bir tatil fırsatında bulunca Samsun’da, Ordu’da, ya da Trabzon’da eşe dosta uğramak istersek, ya da Karadeniz’in bütün güzelliklerini doya doya görmek istersek O zaman mecburen kara yolunu kullanmak zorundayız. Ayrıca uçak biletlerdeki aşırı dalgalanmadan dolayı, herkes bu imkândan istifade edemeyebilir. Bayram nedeniyle Karadenizdeyim.
Bayram öncesi 80-90 TL olan Ankara-Trabzon uçak bileti 350TL olunca, hem para, hem de bilet bulmak kolay olmuyor. Bu fırsatçılıktır, THY gibi milli bir kuruluşumuza yakışmıyor.
Karadeniz Sahil Yolu; Sinop’tan başlayıp Sarp Sınır Kapısında biten 600 Kilometrelik bu yol 7 il 64 ilçeden geçerek vatandaşa kesintisiz hızlı, güvenli ve konforlu bir seyahat hizmeti amacı ile yapıldı.
Bölge ticaretine ve turizmine katkı sunsun diye devletin bütçesinden trilyon dolarlar harcandı. Emeği geçenleri kutluyoruz.
Peki proje doğru mu?
Bu sorunun yanıtını Samsun-Rize yolundaki tecrübelerimi aktararak yanıtlamak istiyorum.
Öncelikle Samsun’a girmeden yol sizi daha doğuda bir noktaya düşürüyor. İlk bakışta doğru gibi görülebilir. Hayır. Yanlış.
Çünkü uzunca bir köprüyol sizi çevre yolunun bitiminden alıyor, anlamsız bir köprüyolla sanayi bölgesinin ortasına bırakıyor. Elbette bu köprüyol projelendirilirken sanayi orada yoktu. Ama gelişmeler tahmin edilmeliydi.
Çevreyolu daha doğuda sahile kavuşmalıydı. Yurt dışından para ile diploma alanlar, bu gelişmeleri düşünemediler. Karadeniz sahil yolu, ya Giresun-Hopa arasında olduğu gibi tamamen yerleşim birimin dışında sahilden, yada arkadan ormandan yapılmalıydı.
Ankara’da başlayan ve altı saatlik yolculuktan sonra tampon tampona bir trafik ve bozuk bir sinirle denize kavuşuyorsunuz.
***
Yola devam edelim.
Daha önce Ünye sahilinden geçerdik. Orada da trafik İstanbul’u aratmıyordu. Şimdi Ünye’yi görmüyoruz. İçeriden yeni bir yol yapıldı.
Ardından Nefise Akçelik Tüneli. Bu tünel de bizi Perşembe’nin virajlı yollarından kurtardı. Ardından Ordu. İşte kâbus yeniden başlıyor. Özellikle bizim gibi bayramlarda ya da yaz tatillerinde köyüne gitmek isteyenlerin korkulu rüyası. Uzunca kuyruklar beklemeler ve sinir krizleri. Şayet mücadelenize yenik düşmezseniz Giresun’a varabilirsiniz. Sonrası daha rahat.
Bir başka konu da bu güzergâhtaki trafik işaret ve kontrolleri. Yer yer hız limitinin 30 KM/s’te düştüğü bu yolculuk onlarca kasabanın şehir içi trafiğini doya doya yaşayabileceğiniz bir hal alıyor. Otomatik kontroller, radarlı trafik tuzakları, vatandaşı canından bezdiyor.
Bir saat içinde 5 trafik cezası cebinizde. Vatandaşına tuzak kuran bir sistem. Hayır, herkes trafik kurallarına uymak zorundadır. Sahil yolunda 70 ve ya 50 km/hızla gidilmez ki. Otobanda hız sınırı 105, beş dakika sonrası 70, iki dakika, sonrası 50 Km/saat. İnsanları manyağa çeviriyor.
***
Başa dönelim.
Bu yol hani vatandaşa hızlı güvenli rahat ve konforlu bir seyahat olanağı taşıyacaktı? Samsun-Rize arasındaki 400 km yolu 9-10 saat sürüyorsa, buna hizmet değil, eziyet denir. Eski yolumuzun ne eksikliği vardı?
Bu sorunun şimdilik yanıtı yok. Çünkü yol tasarlanırken gelecek düşünülmemiş. Üstelik bu yollar yapılırken adı geçen sahil kentlerimizin denizle bağı kopmuş, onlarca plaj taş doldurulmuş ve balıkların yumurtlama ve yemlenme alanları da tahrip edildi. İşin ilginç yanı de Akçaabat’a gelinceye kadar sahilde yemek yiyebileceğiniz güzel bir yer bulamıyorsunuz.
Sonuçta kim kazandı?
Şimdi ben soruyorum. Bu yol daha içeriden yapılsaydı hem sahilimizi hem de Karadeniz insanının denizle bağını korumuş olmaz mıydık? Şimdi birilerinin “O zaman da dağlar delik deşik olacak orman zarar görecek” dediklerini duyar gibiyim.
Katılmıyorum.
O sahillerde bu dolguları yapabilmek için gerekli hafriyatın nerelerden geldiğini bir düşünün. Bu iş için harcanan emek ve parayı da hesaba katın.
Bu yol sahilden 5-10 KM içeriden yapılmalıydı. Zira şimdi bu noktaya yavaş yavaş geliyoruz. Nerede trafik sıkışsa yolu içeriye alıyorlar. O halde bu sahilleri neden mahvettik.
Bu yollar en başından bu şekilde içeriden yapılamaz mıydı? Üstelik içeriden geçen yol köylerin ulaşımını da kolaylaştıracaktı. Yaylacıların haklı olarak itiraz ettikleri ve yaylaları birbirine bağlayan DOKAP projesine de ihtiyaç kalmayacaktı.
Sanıyorum yıllar sonra DOKAP projesini de Karadeniz Sahil Yolu gibi tartışmak zorunda kalacağız.
Neyse. Bayram günü daha fazla canınızı sıkmayayım.
Herkese sevdikleri ile birlikte geçireceği sağlıklı ve mutlu bayramlar diliyorum.
Çok Okunanlar

Trabzonspor'da Orta Sahada Sürpriz Hareketlilik: O Yerli İsim Listede!

Trabzonspor’un Valencia’nın 2 milyon Euro talebi transferin önündeki tek engel

Trabzon Yomra’da Anaokulu Öğretmeni Hayatına Son Verdi

Trabzonspor’da Emre Mor Hareketliliği! Bonservisini Alırsa Bordo-Mavili Formayı Giymeye Hazır

Trabzonspor’da Uğurcan Krizi! Camiada Öfke Büyüyor

Trabzonspor’a Sürpriz Orta Saha Önerisi!