17 Yıllık İktidarın ardından,
Ak Parti doğal olarak eskidi.
“Çok çalışıyorlar.”
“Helal olsun!”
Noktasından,
Hızla uzaklaşılmaya başlandı...
***
Ak Parti,
Çoğunluk olarak,
Merkez sağ seçmenden oluşmaktadır.
Atatürk’le,
Fatih’le,
Kanuni ile.
Yavuz’la sorunu olmaz ve  olmamıştır.
Hepsini gönlünde tutmuştur merkez sağ.
Ancak, hal böyle olduğu halde,
Zaman içerisinde,
Bu zeminde,
İnce ince bir Atatürk antipatisi oluşturulmaya başlandı.
Hatta öyle ki,
Kendisinin kurdurduğu,
Diyanetin Hocaları bile,
Yıllardır bu ülkenin kurucusuna rahmet okumaz oldular.
Buna ketum tavıra derhal son verilmelidir.
***
Bu da yetmezmiş gibi,
Bazı maksatlı kalemler tarafından,
Atatürk’e,
Aslına/Nesline,
Anasına,
Babasına,
Hatta,
Dinine/Mezhebine edilmedik hakaret bırakılmadı.
Ak Parti derhal bu kimselere de,
“Dur!” demelidir.
***
Zira bu ağzı bozuk,
Bu küstah zümre,
AK Parti’ye oy veren merkez sağ tabanını fena halde incitmiştir.
***
Öte yandan,
Türkiye’nin tapusu sayılan
Lozan’ı  tartışmanın hiçbir anlamı yokken,
Sevr’i  Osmanlı kabul etmişken,
İlla da günah keçisi olarak cumhuriyetin kurucularından günahkar figürler üretmek de vicdanen kabulü imkansızdır.
Ak Parti bu gibilere de itibar etmemelidir.
Kaldı ki,
Türkiye’yi bu Sevr ile yok etmeye kalkan Osmanlı Padişahıdır.
Ama buna rağmen,
Israrla,
Cumhuriyete,
Atatürk’e nazire yaparcasına,
Osmanlı parlatmaları  anlamsız girişimlerdir.
Ki,
Osmanlı,
Ne şeriat,
Ne demokrasiydi.
Osmanlı,
Bir yönüyle teokratik,
Bir yönüyle monarşi,
Bir yönüyle mutlak bir hükümdarlıktır. 
Buna rağmen demokrasinin yetiştirdiği,
Düşünen aydınlara,
Görüş belirten fikir adamlarına,
Yazar/çizerlere,
Sözde iktidarcı geçinen bir kesimin sürekli müdahale eder olmaları da,
Demokrasi adına seçmende olumsuzetki etmiştir.
***
Bir başka husus,
50 yıldır siyaset sahnesinden eksik olmayan;
Ancak buna rağmen halk nezdinde hiçbir karşılığı bulunmayan bazı kimselerin,
Sürekli Ak Partinin vitrininde tutulmuş olması,
Ak Partiye hiç bir katkı vermediği gibi,
Ak Partinin gençleşme imajına olumsuz katkı vermiştir.
***
Ayrıca Ak Parti,
Koymuş olduğu,
“3 dönem” kuralına rağmen,
Nitelikli insanlara fırsat vererek yenilenemedi.
En önemli meziyet,
Biat olurken;
Yetenek,
Liyakat,
Maharet yeterince önemsenmedi.
***
Yine bir başka husus;
Ak Partinin ülkede,
Her şeyi ele geçirme ve yönetme,
Her şeye muktedir olma arzusu,
Toplumda olumlu karşılanmadı.
Bu yönüyle de,
Ürkütücü hale geldi.
***
Ak parti,
Siyasi rakiplerini muhatap almadı.
Sürekli küçümsedi...
Oysa demokrasi,
Farklı görüşlerin zenginlikleriyle tezahür eder.
Akılların ittifakından beslenir.
Öyle ki,
Ak Parti iktidarına kadar,
Her seçim öncesi televizyonlarda bir araya gelen siyasi liderler,
Bu 17 yıllık dönemde hiç bir zaman bir araya gelmediler,
Gelmeliydiler.
***
Bir başka husus,
Arkasında basın olmaksızın iktidara gelen Ak Parti,
Bu gün,
Neredeyse tüm medyayı  kontrol etmesi de,
Seçmen nezdinde oldukça manidar görülmeye başlanmış,
Bu nedenle,
Taraf habercilik,
Seçmen nezdinde,
İnandırıcı olma vasfını olumsuz etkilemiştir.
***
Cumhurbaşkanının;
Haklı olarak söylemlerinde:
Birlik olalım,
İri olalım,
Diri olalım...
İfadelerine rağmen,
Maalesef,
Sevgi dili nedense hiç kullanılmadı.
Ötekileştirici yaklaşımlar sergilendi sürekli...
“Sen aklını kendine sakla.”
“Din kim, sen kim...”
“Soyun/sopun”
“İllet/zillet...”
Gibi aşağılayıcı ve fena halde incitici ifadeler Ak Parti tabanında da olumlu karşılanmadı.
Oysa bu topraklar;
Ötekileştirmenin,
Nasıl bir kardeş kavgasına dönüştüğünü,
1980 öncesinden iyi bilir.
Bilmeyenler ise,
Çokça duymuş olmalıdırlar.
***
Ayrıca yaşanan ekonomik sorunların önemli nedenlerinden olan,
Suriyelilerin hesapsızca ülkemize kabul edilmeleri terör mevzuu değil,
Ekonomiktir.
Daha mutlu yaşam amaçlıdır.
Zira bu kimseler,
Bavullar dolusu hediyelerle bayramlarda,
“O bizi öldürecekler.”
“Can güvenliğimiz yok.”
“Bizi kurtarın”
Diye geldikleri ülkelerine gidiyor,
Birkaç gün sonra yine,
“Biz geldiik!” diyerek Türkiye’ye dönüş yapıyorlar.
Bu gün maalesef,
Kayıtsızlarla birlikte  Ülkemizde,
4 milyondan fazla Suriyeli var.
Ve bu millet,
Onca ekonomik sorunlarına rağmen onları rızkından keserek hazır bakmaktadir...
***
Evet,
Ben şahsım olarak başkanlık sistemini benimsiyorum.
Ancak,
Her şeye tek başına karar verecek bir “Başkanlık” değil,
Parlamentonun denetimindeki bir “Başkanlık” sistemini,
Olmazsa olmaz olarak görüyorum...
***
Yani demem o ki,
Ak Parti artık,
TC ayarlarıyla oynanılmayacağını,
İkna edici bir dille ve gönülle beyan etmelidir.
Zira,
Kabul etmeliyiz ki,
Osmanlı ölmüştür.
Her kurum,
Kuruluş bir organizma gibi,
Doğar,
Büyü ve ölür.
Şimdi,
“Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.
Yaşasın Demokrasi.
Yaşasın bağımsızlık.
Yaşasın Özgürlük.”
Diyen yeni bir Ak Parti manifestosu oluşturulmalıdır.
***
Son olarak,
Merdiven aldı,
Dini gibi gözüken,
Ama asıl amaçları ne olduğu bilinmeyen,
Şaibeli ve tuhaf oluşumlara artık izin verilmemelidir.
***
Tevhidi tedrisat kanununa uygun olarak,
Ülkedeki Dini Eğitimlerin derhal milli olması sağlanmalıdır.
Milletin çoluk/çocuğu şaibeli oluşumlara emanet ettirilmemelidir.
Zira TC Devleti,
İslam Dinini öğretmek için  yeterli bilgi ve birikime sahiptir...
İşte bu hususlar,
Ak Partinin kendine gelmesini sağlayacaktır görüşündeyim.

MÜFTÜ BEY BU YER ÇOCUKLARA YAKIŞMADI!

Malum yaz sezonu,
Duyarlı aileler çocuklarını dinlerini,
Diyanetlerini öğrensinler diye camilere gönderiyorlar.
***
Allah'a şükür,
Tertemiz ve oldukça bakımlıdır camilerimiz.
Ancak bu görsel tam da tersini söylüyor...
Bakar mısınız?
Şu çocuklar,
Koskoca Karşıyaka Fatma Hatun Camiinin,
Bu bodrum katında tutularak,
Dini eğitim veriliyor.
Oldu mu Hocam?
Bumudur olması gereken?
***
Diyanetimizin bunca imkanlarına rağmen,
Çocuklara bula bula,
Bu kasvetli,
Bu kör depo mu reva görüldü?
***
Bu arada belirtmeliyim ki,
Görevli   hanımefendi,
Çocuklar tarafından çok seviliyor.
Lakin o da bu durumdan rahatsız olduğunu,
Bu itibarla durumu ilgililere duyurduğunu,
Hatta hiç değilse,
Bu halıların buradan kaldırılmasını talep ettiğini,
Fakat bu talebinin de halen karşılanmadığını,
Bunun dışında da,
Yapacak bir şeyinin olmadığını beyan etti.
***
Evet, sevgili Müftüm!
Lütfen bu duruma bir el atın.
Ülkemizin ve İslam dinin gelecekteki değerlerine yakışır ortamları temin ettiriniz.
Kaldı ki,
Maksimum,
Bir saatte,
Sıfır maliyette,
Bir çaba ile bitecek bir sorundur sizden
istenen.

BAYRAM

Bayramda küs olunmaz.
Bayramda havaya da olsa,
Silahlar ateşlenmez.
Bayramda hal/hatır sorulur,
Çocuklar sevindirilir,
Yaşlılar ziyaret edilir...
Bu bayramda,
Zenginler kurban keser ve o kurbanı derin dondurucuya atmaz.
Kesmeyenlerle ve dostlarıyla paylaşır.
Özellikle bayramda  güler yüzlü  olunur.
İşte bunlar yoksa bayramda,
Bayram gelmiş/gelmemiş neye yarar ki?
Kurban Bayramınızı bu temennilerle ve saygıyla kutlarım.

PES DOĞRUSU

Evet,
Kaz Dağlarında yapılan yeşil katliamına yönelik,
Bakan Bey açıklama yapıyor:
"Kaz dağları konusunda duyarlıyız."
Diyor.

"Kazı,
Kaz Dağlarında yapılmamış" diyor ve
Birkaç kilometre yanındaki dağlarda olmuşmuş.
Bu açıklamayla acayip  ikna oldum vesselam.
Hatta teselli bile oldum...

Öyle ya,
Bizim derdimiz,
İlla da Kaz Dağlarına bir şey olmasın mevzuudur.
Onun yeşiline zeval gelmesin hesabıdır.
Diğer dağlar umurumuzda mı.

Görüyorsunuz ve anlıyorsunuz değil mi ?
Halimizi,
Ahvalimizi.

FIKRA

Kıtlığın, yoksulluğun kol gezdiği bir zamanda,
Hoca Nasreddin  bir köye varmış ki ne görsün:
Kazan kazan yahniler,
Sini sini pilavlar;
Millet gülüp eğleniyor,
Bir şenlik bir şenlik…

Bre, demiş, bu kıtlık zamanında bu ne?
Deme Hoca, demişler,
Bugün bayramımız var,
Bütün bunlar o yüzden,
Gördüğün, göreceğin, göreceğimiz hepsi bu.
Yoksulluk bizde de var.

Hoca içini çekerek:
Keşke demiş;
Her gün böyle bayram olsa!