Perşembe günü büyük bir gazetenin internet sayfasında Flash bir haber vardı. “ Mustafa Sarıgül’ün oğlu miting alanından taksiye binerek ayrıldı. “ Haberi okuyunca öyle bir duygulandım ki size anlatamam. Hıçkırarak ağlamak geldi içimden. Hani yani bi

Perşembe günü büyük bir gazetenin internet sayfasında Flash bir haber vardı. “ Mustafa Sarıgül’ün oğlu miting alanından taksiye binerek ayrıldı. “ Haberi okuyunca öyle bir duygulandım ki size anlatamam. Hıçkırarak ağlamak geldi içimden. Hani yani bilsem kabul edecek, benim arabayı vereceğim hediye diye, o derece yani… Aslında haberin vermek istediği mesaj “Bakın bizim başkan adayının oğlu aslında çok sıradan bir evlat. O Başbakan’ın oğlu gibi babasının makam aracına binmiyor, taksiyle gidiyor…” Yeminle bıktım artık insanları “ Görmez, anlamaz “ sandıkları bu tür saçma sapan ajitasyon dolu haberlerden. Oğlunu sahneye çıkarıp “  evladı gurbete gidiyor “ gibisinden duygusallaşıp sarılıp ağlamalar falan… Kimi kandırdığınızı sanıyorsunuz? Kendinizi mi? Başbakan ağladığında demediğiniz hakareti bırakmayan sizler, Sarıgül’ün oğluna sarılıp ağlamasına gık etmediniz! Neden? Sarıgül’ün oğullarının jet sosyetenin içinde olduğunu sağır sultan bile biliyor. Sosyete dediğimiz kesimin de öyle minibüse, taksiye binen adama selam bile vermediğini ben biliyorum. Bunu da bilmiyorsanız öğreniverin bir zahmet! Hem bir evladın babasının makam aracına binmesi gayet doğal bence… Benim babam başbakan olacak, belediye başkan’ı olacak da babamın aracına binmeyeceğim! Tekerinin altına yatarım be! Babam o benim… Babam! Gezi olaylarından beri, hepimizin üstünde yalandan bir dürüstlük ki sormayın… Hepimiz Hz. Ömer havalarındayız… Ne tarafa baksam Bilal Erdoğan’ın babasının makam aracında ki pozu. Yalnız ne hikmetse her yerde aynı poz! Başka yok! Hep aynı kare… Bir kere binmiş kazayla demek ki… Sanki bizim babalar bakan, başbakan olsaydı, yürüyerek gidecektik ya gideceğimiz yere… Ne yazık ki, o karenin üzerinden yapılmayan sansasyon kalmadı mübarek…Temcit pilavı gibi her saniye gözümüze sokuluyor. Her gün yeni bir haber metni! Bir kare görüntüyle bu kadar çok haber yapılan başka bir fotoğraf var mıdır yeryüzünde acaba? Aynı şeyler o kadar çok tekrarlanıp önümüze sunuldu ki, doğal olarak da inandırıcılığını kaybetti. Bir kesim AK Partiye ve AK Partili’ye gıcık ya… Bütün AK Partililer “ Göbeğini kaşıyan adamlar, cahiller, et kafalılardan “ oluşuyor o tepeden bakan hiçbir projesi olmayan zihniyetler tarafından… AK Parti’ye oy verenler ramazanda kendilerine dağıtılan erzakların içinde ki makarnaları yediler diye “ Makarna kafalılar “ damgası yiyor 10 yıldan beri. Elimde CHP’li Bakırköy Belediyesinin 2004’den beri yapmış hizmetleri gösteren kendi bastıkları broşür var. O broşür de tam 86.500 ramazan erzak kolisi dağıttıklarını yazmışlar belediye olarak. Bir paketten eder tam 86. 500 makarna!  Demek ki makarna herkesler tarafından dağıtılabilen bir erzak olabiliyormuş. İnsan düşünmeden edemiyor tabi ki… Kör Şeytan işte, aklımı bulandırıyor. Her gün yenisi eklenen hakaretlere, dün de köşe yazısında AK Partilileri “ Köle “ olarak ilan eden bir köşe yazarı eklendi. "Kendilerini soyanlara oy veren köleler" diyerek partiye oy verenleri aşağılayan ve bunu psikolojik terimlere dayandırmaya çalışan köşe yazarları ve sevgili aydınlar... Sözüm size… Alay ettiğiniz o makarna kafalı cahil köleler; ev ya da araba alabilmek için babaları gibi emekli olmayı beklemiyorlar artık. Evlenir evlenmez mülk sahibi olabiliyorlar. O makarna kafalı cahil köleler; tedavi olabilmek için anneleri gibi hastane bahçesinde geceden kuyruğa girmiyorlar artık. Paşa paşa randevu alarak özel hastane konforunda muayene oluyorlar. O makarna kafalı cahil köleler; 2002 öncesi lüks sayıldığı için sadece zenginlerin binebildiği ama artık sıradanlaşan uçağa binebiliyorlar. O makarna kafalı cahil köleler; kendilerine yasak ilan edilen sadece kokoşların gidebildiği deniz kenarlarında ki bütün belediye tesislerine artık girebiliyorlar. O makarna kafalı cahil köleler; Ellerini ovuşturarak kendilerini soymak için sırada bekleyenleri iyi tanıdıkları için efendilerine oy veriyorlar! O bekleyenlerin masum olduklarına inanmadıkları için efendilerine oy veriyorlar. O makarna kafalı cahil köleler; onların yüreklerine değen efendilerini gönülden seviyorlar… Her insan yüreğe değemez! Bunu bir zahmet anlayın artık! Siz kendinizi inandıramamışsanız bu sizin suçunuz? Oturun düşünün bakalım" son 50 yıldır tek başına iktidar olamamış biz nerde yanlış yaptık?”. Sonuçta AK Parti 10 yıldır var. Biz bu makarna kafalı cahil köleleri neden etkilemeyi başaramıyoruz? Bunların arasında bizim seçmenimiz de var… Neden bu seçmeni kandıramıyoruz ?” diye bir sorun kendinize. Ve düşünün. Ak Partililer zir zurna cahil ya sonuçta… Kolay kanarlar… Kendi teşkilatından bir aday çıkaramayıp, yine kendi teşkilatına saygısızlık yaparak, o teşkilatta ter dökenlerin hakkını çiğneyenler… Ergenekon savcısıyken yerden yere vurduğunuz adamı, 17 Aralıkta bağrına basan tutarsız arkadaşlar… Ta Osmanlıdan beri yoksulluğa, fakirliğe mahkûm edilmiş kendi halkınızı aşağılayacağınıza, hor görüp küçümseyeceğinize, onlara kaf dağından bakacağınıza bir düşünün bakalım… O makarna kafalı cahil köleler neden size kanmıyorlar?