Trabzonspor’un bunca uğradığı haksızlıklara, masa başı oyunlarına, şikelere, teşviklere rağmen yine de her yıl şampiyonluğun en güçlü adaylarından biridir
Futbolda Anadolu ihtilalini yaratan, İstanbul saltanatına son veren, üç büyüklere kafa tutan, bayrak açan, Türkiye’ninefendisidir.
Tarlasındamısır, fındık ve çay, sokaklarında futbolcu ve adam yetişen şehirdir Trabzon.
Vatanına, milletine, bayrağına yürekten bağlı, gerektiğinde canını sakınmayan veren bir Anadolu şehridir Trabzon.
Bu şehrin insanlarının ve hassasiyetlerini bilenler bir takım çevreler, çoğu zaman kaşımıştır, sinir uçlarıyla uğraşmıştır bu şehrin.
Ama her zaman verilmesi gereken cevabı en sert şekilde verirken abi rolünü de üstlenmiştir.
Siyasette, sporda, iş dünyasında, aklınıza hangi sektör geliyorsa gelsin hep başarılı değerler yetiştirmiştir.
Başarısızlık bizim lügatimizde yoktur.
Edebimizle, adabımızla, namusumuzla, insana ve manevi değerleresahip ve saygımızla hiçbir zaman kusur etmedik, etmeyiz de
Ama bu şehri hep kusura teşvik ettiler.
Kışkırttılar.
Hakkımızı yediler, hukuku gasp ettiler.
Film, fırıldak ve entrikalar oynadılar bu şehrin üzerinde.
Sabır çektik,
Yine sinir uçlarımıza dokunuyorlar.
Yine haksızlığa uğruyoruz.
Bakın, Trabzonspor en son 1983-84 sezonunda şampiyon olmuştur.
Akabinde 1995-96 sezonunda aynı şansı yakaladı
Yani 11 yıl sonra
Ama o sezon da teşvik ve şikelerle şampiyonluğumuzu çaldılar, yine damarımıza bastılar.
Ardından 10 yılgeçti yine şampiyonluk şansını yakaladık.
Hem de alnımızın akıyla.
2004-2005 sezonunda
Fakat aynı dinozorlar gene devreye girdi.
Futbolun baronları yine şampiyonluğumuzu çaldı.
Ve en son
2010-2011 sezonunda yani 5 yıl sonra kazandığımız şampiyonluğu yine aynı baronlar resmen hırsızlık yaparak çaldılar.
Yine damarımıza bastılar.
Bir kez daha ya sabır dedik, içimize çektik
Adalet bekledik.
Gecikti, gelecek.
Aradan bir 10 yıl daha geçti
Bu sezon şampiyonluğa koşarken yine önümüze takoz oldular, barikat ördüler.
Geçmişte sahada oynanan oyunları bu sefer masa başında oynuyorlar.
Şampiyonluğumuz dirhem dirhem çalınıyor.
Aytemiz (!) Alanya maçını bir kaza olarak değerlendirdik, küme düşmesi nerede ise kesinleşen Ankaragücü maçındababası Galip Bitigen’dençektiğimizişimdi de oğlu Abdulkadir Bitigen’den çekiyoruz.
Türkiye’de hakemlik babadan oğula geçiyor, padişahlık sistemi gibi.
Talat Tokat- Metin tokat
Muzaffer Sarvan- Oğuz Sarvan
Sadık Deda- Cem Deda
Şahin Taşkınsoy-  Burak ve Buğra Taşkınsoy
Serdar Çakır- Cüneyt Çakır
Galip Bitigen- Abdulkadir Bitigen
Selami Şimşek- Bahattin Şimşek
Hasan Ceylan- Hakan Ceylan
Fahir Ersoy- Kerem Ersoy
Adnan Şeker- Burak Şeker
Oğuz Uğurlu- Oğuzhan Uğurlu
Ezel meral- İlker Meral
Zihni Aksoy- Alkım Aksoy
Münir Takpak- İlker Takpak
Yılmaz Çakman- Serdar Çakman.
Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir şey yok.
Ankaragücü maçında rezil bir yönetim sergileyen Abdulkadir Bitigen de saltanatın veliahtlarından biri, işi bitirdi.
Trabzonspor’un kazandığı penaltıyı incelemek için VAR’ı giden bir adam, pozisyonda hiçbir etkisi olmayan Şörloth’un ofsayt pozisyonuyla dönmesiart niyetten başka bir şey değildir.
Haftaya bakın hangi maça verilecek.
Trabzonspor sadece rakiplerini değil, hakemleri de yenecek, TFF’yiMHK’yi ve VAR’ı da yenecek.
Masa başında oynanan oyunları da kazanacak.
Yumruğunu o masaya sert vuracak.
Baba-oğul hakem saltanatına kurban edilmeyecek, gerekirse FİFA’ya, UEFA’ya, AİHM’ye gidecek.
O sene bu sene beyler.
Bu işin şakası yok.
Maç öncesi Trabzonspor taraftarlarının takımını Akyazı Arena’ya uğurlama seremonisinin içine bende girdim.
Yok, böyle bir atmosfer, ambiyans
Yok, böyle bir destek, yok böyle bir sahiplenme, gözlerim doldu.
Bu cefakâr taraftar şampiyonluğa inandı, herkes inanacak,
Hakemler de, oyuncular da, yönetim de, TFF’de, MHK’de.
Bir 10 yıl daha mı bekleyeceğiz.
Benim gibi kaç kişinin10 sene daha yaşayacağı ne malum.
Hakkımızı yedirmeyiz.