Sonbahar,  yazdan kalma günler bahşetti bize. Güneşli sıcacık… Cumhuriyet’imizin 100. yaş gününü rahatça kutlayabildik. Bir yandan Filistin’de yapılan soykırım için tepkimizi ortaya koyduk, diğer yanda bayram kutladık.

Hem sevinç hem hüzün vardı. 

Duygudan duyguya savrulduk!

Çoğu kere birlikte hareket ettik.

Bazen birbirimizi yadırgadık. Ona neden anlayışla yaklaştın,  buna neden daha çok tepki göstermedin diye…

Cumhuriyet kutlamalarının ortasında, Filistin hatırlatmaları yapıldı.

Şehitler vererek büyük bir destanla kurulan Cumhuriyet’imizin 100’cü yaşı bu kutlamalardan çok daha fazlasını hak ediyordu.

Keşke savaş ve soykırım gölgesi düşmeseydi kutlamalara.

Keşke Filistin halkı da olağan yaşamlarını sürdürebiliyor olsaydı.

Cumhuriyet Bayramını coşkuyla kutlayanların Filistin duyarlılığı yok mu?

Var elbette!

Trabzon’da da kutlamalar büyük bir coşkuyla yapıldı.

Şehir, uzun zaman olmadığı kadar canlı ve mutluydu.

Atatürk köşkü açıldı. Tebrik ediyorum emeği geçen herkesi.

Öğrencileri ve öğretmenleri de…

Pazartesi okulların tatil edilmesi de bir hediye oldu onlara.

Ancak çalışan anneler sorun yaşadı.  

Çocukları için, iş yerinden ya izin almak ya da evden çalışmak zorunda kaldılar.

Çünkü tatil açıklaması, birkaç gün önceden değil; Pazartesi gecesi saat 10.00’da yapıldı!

Bir de Mete Gazoz olayı var.

Olimpiyat ve dünya şampiyonu, milli okçumuz Mete Gazoz.

Bir televizyon kanalı 29 Ekim kutlama logosuna Mete Gazoz’un ok atan çizimini koyuyor.

Mete Gazoz da Atatürk’ün kalpaklı fotoğrafını paylaşarak ‘Doğru kullanım şekli’ diye bir paylaşım yapıyor.

Fotoğrafı kaldırılıyor!

Kutlamalarla ilgili bir diğer tuhaf olay ise Alanya’da  Ruslar’ın yoğun yaşadığı bir sitede yaşanıyor.

Rus bir kadın 100. yıl için asılan bayraklardan rahatsız olduğunu açıkça belirtiyor!

Savaştan kaçıp ülkemizdeki imkanlarla dilediği  gibi yaşayan kadının cüretine söyleyecek söz bulamıyor insan.

Ah göçmenler!

Öte yandan tuhaf bir şey daha oluyor.

Çok büyük emeklerle kurulan Cumhuriyetimizin in 100. yılını gören bizler, bir de ne görelim?

 Suudi Arabistan’ da müzik festivali başlıyormuş!

Çocukların çığlıklarını bastırmak için mi yapılıyor, anlayamadım!

 Hakikat gizlenir mi ki böyle?

Çok sevdiğim bir sözü var Dücane Cündioğlu’nun. Diyor ki “ Tanrıya inanan adam olmak kolay. Asıl zorluk Allah’ın inanacağı adam olmakta”

Allah’a inandığını söyleyen adamlar, ülkeler!

Hiç düşündünüz mü?

O da size inanıyor mu?!