Biz Trabzonluyuz. Trabzonsporluyuz. Karadeniz’in suları gibiyiz biz: Bazen coşkun bir fırtına, bazen dingin bir gökyüzü kadar duru… Kökümüz derin, gövdemiz dimdik. Kavak gibi sallanmayız. Eğilmeyiz. Fıtratımızda baş eğmek yoktur. Ne mi vardır?

Horon vardır, kolbastı vardır, dik oynanan futbol vardır…
Ve elbette Trabzonspor!

Trabzonspor sadece bir futbol kulübü değildir.
İstanbul hegemonyasına başkaldırmış bir direniştir.
Anadolu’nun bağrından kopup gelen bir futbol ihtilalidir.

Başkan Ertuğrul Doğan: “Açık ve net konuşuyorum: Şu anda Avrupa’nın en güzel akademi tesisleri Trabzon’da! İnanılmaz bir yatırım yapıyoruz ama emeğin büyüğü hocamız ve oyuncuların. Biz sadece onlara destek verdik..
Ve bu ihtilalin meşalesini bugün yeniden yakan, gençlere güvenen bir başkan var: Ertuğrul Doğan.

U19 takımı, Avrupa Ligi’nde finalde Barcelona’ya kaybetti.
Evet, 35 milyon Euro bütçeli bir altyapıya karşı mücadele verdiler.
Ama biz sonucu değil, yüreği konuşuruz.
Asıl önemli olan o gençlerin bu noktaya kadar gelmesiydi.
Ve onların arkasında dimdik duran isim, Başkan Ertuğrul Doğan’dı.

Başkan Doğan, U19 takımına güvenerek sadece bir turnuvaya değil, Trabzonspor’un geleceğine yatırım yaptı.
Bugün A takımda gördüğümüz o genç yıldızların temelinde işte bu vizyon yatıyor.
Bu çocuklara güvenerek kulübün temellerini yeniden attı.
Yalnızca günü kurtarmaya değil, yarını inşa etmeye odaklandı.

O yüzden bu yılın başkanı bellidir.
Adı net, duruşu net, hedefi net:
Yılın Başkanı Ertuğrul Doğan.

Yolun açık olsun başkan!
Sen dik durdukça, bu şehir daha çok fırtına koparır.

İNANCIN ZAFERİ


İsviçre’nin Nyon kentinde yazılan bu hikâye, yalnızca bir futbol başarısı değil; aynı zamanda yüreklerin, emeğin, inancın ve Türk gençliğinin neler başarabileceğinin destanıdır. Avrupa’nın dev kulüplerinin boy gösterdiği U19 Avrupa Elit Ligi Finalleri’nde, Trabzonspor U19 takımı adını büyük bir gururla finale taşıdı. Ve finalde karşılarına çıkan takım, dünyanın en büyük futbol okullarından biri olan Barcelona idi. Belki skor tabelası Barcelona’yı galip gösterdi, ama o gün sahadan başı dik ayrılan, aslında kazanan Türk futboluydu.

Çünkü bu gençler, sahaya yalnızca top koşturmak için değil; inançlarını, disiplinlerini ve karakterlerini ortaya koymak için çıktılar. Terlerinin son damlasına kadar savaşarak, yılmadan, yıkılmadan, gururla oynayarak Türk futbol tarihine adlarını altın harflerle kazıdılar.

Trabzonspor U19’un bu başarısı, sadece bir spor başarısı değil; büyük hayallerin, doğru planlamanın ve kararlı bir yürüyüşün sonucudur. Bu nedenle tereddütsüz diyebiliriz ki: Yılın Takımı, Trabzonspor U19.

Elbette bu başarının ardında güçlü bir liderlik vardı. O isim Eyüp Saka ve kurmay heyeti.

Genç yaşta bir neslin kaderine dokunan, onlara yalnızca futbolu değil, aynı zamanda karakteri, mücadeleyi, bir arada durmanın gücünü öğreten bir lider. Ve onunla birlikte gece gündüz demeden çalışan, takımı adeta bir senfoni orkestrasına çeviren teknik ekip… Belki onlar sahnenin önünde değil, ama bu zaferin her notasını birlikte yazdılar.

Bu yüzden: Yılın Teknik Adamı, Eyüp Saka ve ekibi.

Bu çocuklar yalnızca bir kupa için değil; hayallerine inanan her genç adına oynadılar. Gözlerindeki umut, inançla atılan her adımın bir gün başarıya dönüşebileceğini gösterdi bizlere. Belki ellerine bir kupa alamadılar ama bir milletin kalbine taht kurdular. Sonuç mu? Bir ikincilikten çok daha fazlası: Bir inancın zaferi.

EROL CAN’I ELEŞTİRENLER UTANMALI

Türk futbol tarihine altın harflerle yazılacak bir başarıya imza atan Trabzonspor U19 takımı, UEFA Gençlik Ligi’nde finale yükselerek yalnızca bir kulübün değil, tüm Türkiye’nin gururu oldu. Bu çocuklar; yürekleriyle, alın terleriyle ve sahadaki duruşlarıyla, milyonların gönlünü kazandı. Onlara düşen görev büyüktü ve onlar bu görevi en onurlu biçimde yerine getirdi.

Ancak ne acıdır ki, bu büyük başarının ardından genç kalecimiz Erol Can’a yönelik yapılan talihsiz açıklamalar göğsümüzü kabartmak yerine içimizi burktu ve acıttı. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı’nın “iki önemli kalecimiz yok” şeklindeki sözleri, henüz sakalları yeni çıkan bıyıkları yeni yeni terlemeye başlayan 17 yaşındaki pırıl pırıl bir gencin emeklerini yok saymak anlamına gelmektedir.

Oysa Erol Can, turnuva boyunca sergilediği üstün performansla sadece kaleyi değil, milyonların kalbini de korudu. Juventus, Atalanta ve Inter gibi Avrupa devlerine karşı verdiği mücadele, yaptığı kritik kurtarışlar ve penaltılardaki soğukkanlı duruşu; kelimelerle değil, izlenerek anlaşılabilir. Bu genç yetenek, adını çoktan Türk futbolunun gelecek sayfalarına yazdırmıştır.

Eleştiri, yapıcı olduğunda değerlidir. Ancak daha çocuk denecek yaşta, geleceğe umutla bakan bir sporcunun motivasyonunu zedeleyecek sözler, bir federasyon başkanına yakışmaz. Unutulmamalıdır ki, bir yöneticinin en önemli sorumluluğu genç yetenekleri ezmek değil, onları destekleyip yüceltmektir.

Trabzonspor U19 takımı, yıllardır altyapıya yatırım yapmaktan kaçınan kulüplerin ve bu alanda vizyon koyamayan yöneticilerin başaramadığını başarmıştır. Bu çocuklar, inancın, disiplinin ve doğru çalışmanın nelere kadir olduğunu tüm Avrupa’ya göstermiştir. Türk bayrağını UEFA sahalarında gururla dalgalandırmış, futbolun sadece sahada değil, yürekle oynandığını kanıtlamıştır.

Şimdi Başkan’a düşen görev nettir: Bu gençlerin arkasında dimdik durmak, onları sahiplenmek ve desteklemektir. Çünkü “Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz.” Biz laf değil, icraat görmek istiyoruz. Ve o icraatı sahada en güzel şekilde sergileyen bu genç aslanları ayakta alkışlıyoruz.

Erol Can ve takım arkadaşları; sizinle gurur duyuyoruz. Yolunuz açık, alnınız ak, başınız dik olsun. Siz başardınız, siz kazandınız. Şimdi sıra, sizin arkanızda duracak vicdanlı ve vizyon sahibi yöneticilerde.

BU TOPRAKLALRIN MAYASINDA CEVHER VAR

Her şehrin, her toprağın bir hikâyesi vardır. Ama bazı şehirlerin mayasında sadece tarih değil, bir de cevher yatar. Trabzon işte o şehirlerden biri... Dağları, yaylaları, hırçın denizi kadar, yürekli evlatlarıyla da bilinir bu şehir. Bugün o cevherin işlenmiş haline, genç yüreklerin futbolla harmanlanmış azmine şahit oluyoruz.

Trabzonspor U19 Takımı, Avrupa’da tarih yazarken sadece bir futbol başarısından söz etmiyoruz. Bu, toprağın bağrından kopup gelen bir başarı öyküsüdür. Arsin’den, Tonya’dan, Maçka’dan, Yomra’dan, Araklı’dan, Sürmene’den Of’tan, Akçaabat’tan, Beşikdüzü’nden, Şalpazarı’ndan, Vakfıkebir’den, Çarşıbaşı’ndan yükselen yürek seslerinin sahaya yansımasıdır. Bu gençler sadece futbol oynamıyorlar. Onlar, memleketin ne kadar güçlü bir potansiyele sahip olduğunu gözler önüne seriyorlar. Cevher toprakta olur, ama cevheri mücevhere çevirmek ustalık ister. İşte bu gençler; çalışkanlıklarıyla, disiplinleriyle ve inançlarıyla o cevheri parlatıyor.

Unutmayalım, sadece Trabzon’un ilçelerinden değil, Diyarbakır’dan ve Ordu’dan gelen yiğit gençler de bu başarıya ortak. Aynı formayı sırtlarında, aynı tutkuyu kalplerinde taşıyorlar. Doğudan Karadeniz’e uzanan bu gönül köprüsü, sporun birleştirici gücünün en güzel kanıtıdır. Trabzonspor U19 Takımı bugün Avrupa’da bir gurur tablosuysa, bu tablonun fırçası da boyası da bu güzel memleketin dört bir yanından gelen aslan yürekli gençlerdir.

Onlara güvenelim. Onları destekleyelim. Çünkü bu toprakların mayasında cevher var. Yeter ki kıymetini bilelim.

U19 TAKIMINA DİVAN DESTEĞİ

Trabzonspor U19 takımının UEFA Gençlik Ligi’nde Nyon’da oynadığı önemli mücadeleye, Divan Kurulu anlamlı bir davetle damga vurdu. Şampiyon kulüplerin Divan Başkanlarını bu özel karşılaşmaya davet eden Trabzonspor Divan Kurulu, camialar arası dostluk ve sporda centilmenliğin güzel bir örneğini sergiledi.

Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray Divan Başkanlarına ayrı ayrı yapılan davete icabet eden sadece Galatasaray Vekili, Giresunlu hemşerimiz Sonay Kale, bu davete icabet ederek Trabzon’a geldi, burada bir gece konakladıktan sonra Trabzonspor’un kiraladığı özel uçakla Cenevre’ye geçti. Nyon’daki karşılaşmada Trabzonspor heyetiyle birlikte yer alan Kale’ye, Trabzonspor Divan Başkan Vekili Osman Çavuşoğlu da eşlik etti. Maç sonrası aynı uçakla Trabzon’a dönen Sonay Kale, sabah saatlerinde tarifeli seferle İstanbul’a gitti. Bu anlamlı jest, kulüpler arası ilişkilerin güçlendirilmesi adına önemli bir adım olurken, genç sporculara da moral kaynağı oldu. Sporda dostluk ve dayanışmanın en güzel örneklerinden biri olarak hafızalarda yer etti.

AĞLAMA OĞUL SEVİNKİ; TARİH SİZİ ZİRVEYE YAZDI

Trabzonspor U19 takımının UEFA Gençlik Ligi’nde İsviçre’nin Nyon kentinde Barcelona U19 takımı ile oynanan final maçının O son dakikada, Bican’ın ağlarla buluşturduğu top sadece bir gol değil, Türk futbolunun kalbine kazınan bir destandı. O an yere oturup gözyaşlarına boğulan Bican’ın yaşları, milyonların yüreğinden dökülen sevinç ve gurur damlalarıydı.

Evet, ağlama oğul… Sevin! Çünkü sizler artık sadece bir takım değil, bir milletin gururusunuz. Barcelona’ya karşı verilen o onurlu mücadele, sizi Türk futbolunun zirvesine yazdı. Teşekkürler çocuklar… Bu ülkeye futbolun ne demek olduğunu bir kez daha hatırlattınız.