Öğretmenler günü, 12 Eylül askeri döneminin Türk Eğitim Sistemine bir armağanı… Dönemin Paşalarından Hasan Sağlam Milli Eğitim Bakanı sıfatıyla, Atatürk’ün Başöğretmenliğini kabul ettiği tarihi temel alarak, öğretmenlere bir gün tahsis etti. Aynı bakan “öğretmenevi” diye bir kurum ihdas ederek, o güne kadar başka meslek gruplarında bulunan bazı hakları(orduevi, hakimevi, hekimevi, vb.), öğretmenlik mesleğine de tahsis etmiş oldu. Bu uygulamalar öğretmenlik mesleği adına takdire şayan uygulamalar olarak değerlendirilmeyi hak ediyor. Ne var ki, bu askeri dönemi de bütün bir toplum olarak lanetliyoruz.
Bugün yargıladığımız bir dönemin icadı olan şeyleri kullanmaktan da kendimizi alamıyoruz. Hatta bu işten belki de rahatsız bile olmuyoruz. En başta Anayasa ve YÖK gibi bir sürü Anayasal kurum, 12 eylül döneminden bize miras kalmıştır. Aynı askeri dönemin bu anayasası, yüzde doksan bilmem kaç ile kabul edilmiş bir anayasa olmasına rağmen, bugün bu anayasayı isteyenlerin sayısı hemen hemen sıfır… (Bu arada ben anayasaya “hayır” demiştim.) Bir taraftan bu dönemin kalıntılarını kutsayarak kutlamalara devam edecek, bir taraftan da bu döneme veryansın edeceksiniz. Bence bu ahlaki değildir.
Şunu demek istiyorum. Bugün öğretmenler günü! Bu özel günü ihdas eden askeri döneme karşı çıkıyorsak, o dönemin kalıntılarını da değiştirmemiz gerekmez mi? Bence bu gün bir işe yarıyorsa, kim tarafından icat edilmiş olması önemli değildir. Bu günü fırsat bilerek ülkemizin en önemli sorunu olan eğitimi ve öğretmenlik mesleğini konuşmak ve bu gün dolayısıyla bir nefis muhasebesi yapmak, çok işe yarayabilir.
Biz bugüne şöyle bakıyoruz: “Öğretmenler Günü” yılda bir gün olsa da öğretmenlik mesleğini konuşmaya, öğretmenlerin saygınlığına vurgu yaparak, onların gönüllerini almaya imkân veren bir gün olduğu için önemlidir. Kim tarafından ihdas edildiği çok da önemli değildir.
Bugün, öğretmenlerin problemlerini de konuşalım, ama öğretmenlik mesleğinin düşük olan statüsünü daha da düşürecek konuşmalara, haberlere itibar etmeyelim.
Dünyanın her yerinde eğitim en önemli sorunların başında gelirken, öğretmenlik mesleği de yine en çok konuşulan ve tartışılan mesleklerin başında gelmektedir. Bu özel günde, öğretmenlerin motivasyonunu yükseltecek davranışları sergilemek çok mu zor? Eğitim yöneticileri ve kamu yöneticileri öğretmenlerin motivasyonunu hem çok kolay düşürebilir, hem de çok kolay yükseltebilir. Öğretmenler bir cümlelik tebrik kartı ile mutlu olabilir, bir tebessümle kendini yeniden var edebilir. Yeter ki öğretmenlerin yeniden var edilmeleri için bir derdimiz olsun.
Öğretmenine teslim olmayan millet yok olmaya mahkûmdur, diyor N. Topçu. Atatürk de, yeni neslin, öğretmenlerin elinden yetişeceğinin altını çiziyor. Yani şu andaki neslin mimarı olan biz öğretmenleriz. Bu neslin iyi tarafı da bizim eserimiz, kötü tarafı da… Ama öğretmenler gününde olumsuzluklardan çok, olumluluklar üzerinde durmanın daha bir işe yarayacağını biliyorum.
Bu gün öğretmenlerin günü olsun. İl ve ilçe yöneticileri bugünde lütfen öğretmenleri öne çıkarsınlar. Öğretmenler gününde öğretmenliğin ne kadar mühim(kutsal değil) bir meslek olduğunu bırakalım öğretmenler söylesinler… Hiç olmazsa yılda bir gün bırakalım öğretmenler konuşsunlar, tartışsınlar ve eğitime ilişkin önerilerini toplumla paylaşsınlar. Hiç değilse yılda bir gün, millet olarak öğretmenlerimize teslim olalım. Bu yılki öğretmenler gününde, her yıldan farklı bir yaklaşım ortaya koyalım ki, öğretmenlerimiz kendilerini bu toplumun önemli bir unsuru olduklarının farkına varsınlar.
Eğitimci olmayan kamu yöneticilerinin, eğitim yöneticilerinin, öğretmenliği kutsayan konuşmalarının, öğretmenler nezdinde bir anlam ifade edebilmesi için, öğretmenlerin, hiç olmazsa bugün “Ben de varım, önemliyim.” duygusunu yaşamalarına fırsat verecek bir ortamın yaratılması zorunluluktur.
Öğretmenler olarak bugünü bir nefis muhasebesi fırsatı bilip, “Geçen yıl yapmak isteyip de yapamadığım ne var? Kaç öğrencinin hayatında bir farkındalık yarattım?” gibi sorularla kendimizi hesaba çekmek, gelecekteki öğretmenliğimizin kalitesini yükseltecektir.
Nice özel günler yaşamaya…
Bugün şunu yeniden anlayabilirsek günün anlam ve önemini kavramış olabiliriz: Ben okulda okul müdürü, öğretmenler ya da başkası için yokum; ben okulda sadece öğrenci için varım. Gerisi daha sonra gelir. Benim görevim öncelikle öğrencilerimi mutlu etmektir; okul müdürünün ya da başka birinin emirlerini yerine getirerek onların mutluluğunu sağlamak değildir…
Çok Okunanlar
Abdullah Avcı’nın ısrarıyla transfer edilen Muhammed Cham 5.5 milyon euroluk opsiyonu zora girdi
Trabzonspor’da Kaleci Krizi Derinleşiyor: Transfer Alarmı Verildi
Arda Turan’dan Trabzonspor’a Sürpriz Transfer Baskını: Dragus ve Sikan İçin Yeni Hamle Kapıda
Trabzonspor’da Sürpriz Takas Hamlesi: Sikan’a Karşılık İki Yıldız Gündemde
Trabzonspor Alt Yapıyı Yine Görmezden Geliyor! Gönderilen Gençler Parlıyor, A Takım Yerinde Sayıyor
Beşiktaş’ın Hamlesi Sonrası Trabzonspor Beklemede : Transferde Kartlar Yeniden Dağılıyor