“Şehirlerin kurtuluş yıldönümleri kutlanıyor. Kesinlikle karşıyım. 2 Mart’ta Rize kurtulmuş, kim diyor? Yok Erzurum şu Mart’ta. Şehirlerin düşman işgalinden kurtuluşu dolayısıyla kutlama yapılmaz.
‘Ben esirdim, esaretim bitti, ben köleydim’ diye ikrarda bulunulmaz. Bu küçüklük kompleksi verir, bu yanlıştır, böyle şey olmaz. Fetihler kutlanır. Tarihi zengin ve engin bir milletiz biz. Biz köklü bir devletiz. Zaferlerle dolu bizim tarihimiz. İstanbul’un kurtuluşu 6 Ekim, kim demiş? İzmir’in kurtuluşu 9 Eylül, kim demiş? Ne münasebet. Cihan harbi bitti, müstevliler alacaklarının birkaç kat mislini aldı ve öyle gittiler, çekildiler. Kurşun sıkmadık ki. 2 Mart’ta da aynı şey var. Ruslar çekildi gitti. Çarpışmadık, dövüşmedik, vuruşmadık. Tarihi doğru dürüst niye bilmiyoruz? Övünecek büyük bir tarihimiz varken kölelikten kurtulduğumuz tarihe niye bayram diyeceğiz. Fethettiğimiz tarihe diyeceğiz”!!!
Bu sözleri bir Rus ya da bir Yunan’lı söylese ...
Ama bu sözleri eski Meclis Başkanı İsmail Kahraman söyledi!
Bizim meclisimizin eski başkanı!
Rize’nin fethinin 561’inci yılı dolayısıyla Valilik, Belediye ve Rize Dernekler ve Vakıflar Birliği Vakfı (RİDEVA) tarafından gerçekleştirilen etkinlikte konuşan eski başkanı görünce bir kez daha aynı şeyi söyledim!
Allah aşkına tapu vermeye bile yetkisi olmayıp akıl sağlığı noter tarafından tasdiklenen 65 yaş sonrasına makam, mevki vermeyin!
Hele hele 80 yaşındakilere hiç vermeyin!
Ben de o yaşa gelmeyi başarabilirsem bana da vermeyin!
Danışmanlıktan öteye ilerletmeyin bu yaştakileri.
Çünkü iyiliği tamamen unutup, nerede karanlıkta kalmış bir kötü fikir, nerede pas tutmuş bir düşünce varsa onları döküyorlar ortalığa!
Şu yaşlarda olup ülkeme umut tohumu saçan, yüzünden nurlar dökülen bir tek siyasetçi gördünüz mü?
Hep nifak, hep kin!
Ne yapalım Sayın Başkan, 30 Ağustos Zafer Bayramını da mı kutlamayalım?
Festivale karşı, eğlenmeye karşı, gençlerin neşelenmesine karşı, üstüne üstlük ülkesinin düşman işgalinden kurtulan şehirlerinde düzenlen kutlamaya karşı duran birine ne anlatabilirsiniz?
Çarpışmamışmışız, dövüşmemişmişiz!
Madem bizim değil de , sizin tarih doğru e o zaman misal; Sürmene’de ki nenelerin kocaları İstiklal Savaşı sırasında başka başka şehirlerde neden şehit düştüler?
Yer Şanlıurfa...
Adını dahi öğrenmek istemediğim bir imam!!!
“Çocuğun kolu, göğsü, her tarafı açık. Üstüne tayt giyiyor. Ten rengi tayt. Sonra da pedofili suçtur. Pedofiliyi sen körüklüyorsun. Sen insanların gözüne tahrik edici şeyler ortaya koyarsan tabiki de pedefolik suçlar artar!”
Tek cümle ile iĞRENÇ sözler!
İmam yani din görevlisi denilen bu kişinin KORKUNÇ hastalıklı düşüncesi karşısında ne diyeceğimi bilemedim!
Çocuğa bakarken giysisini, vücudunu izleyen bu sapık zihniyetlerin, boş boş konuşmalarından tiksinti geldi artık!
Bir çocuktan bile tahrik olan nefsini terbiye edeceğine, kendi kafasındakileri haklı çıkartmaya çalışan her kim var ise canı cehenneme!
En çok neye üzülüyorum biliyor musunuz?
Kendilerini gayet güzel bir şekilde savunabilecek durumda olan İmam Hatipler ve hatiplileri kutsalmış gibi savunan, “Gülşenden nefret ediyorum” diyerek sayfalar dolusu paylaşımlar yapan, ama konu savunmasız ÇOCUĞA gelince gerçek sapıkları görmezden duymazdan gelerek asla tepki vermeyen, bazı muhafazakar arkadaşların çıldırtan sessizliğine çok üzülüyorum...
Koca koca insanları hayatınızın merkezine koyarken, küçücük çocuklara nasıl susabiliyorsunuz?
Bu kadar mı öldünüz?