Covid-19 salgını ile tırmanan yoksulluk riski en çok kadınları tehdit ediyor. İşini kaybetme endişesi  kadınları kötü koşullarda çalışmaya mecbur ediyor. Birçok kadın işçi çocuklarıyla yaşam mücadelesi verirken diğer kadın işçilerde çalışmayan sorumsuz eş, hapiste olan eş yada çok düşük ücretle çalışan eş durumundan dolayı kadın işçiler için işini kaybetmenin yıkıcılığı daha da sarsıcı oluyor. Ücretlerde ki cinsiyet eşitsizliği en büyük sorunlardan biri. Çünkü erkeklere göre daha çok çalışıp daha çok patron suistimaline uğruyorlar. Görüştüğümüz kadın işçilerimizin sorunlarını aynen aktarıyorum.

Görüşülen kadın işçilerden A.B patronun hedefi az elemanla çok iş yapmak. 12 saat çalışıyoruz mesai ve çocuk parası verilmiyor, yıllık izinlerimizde sorun çıkarıyorlar, maaşlar asla zamanında yatmıyor. Ben mutfak işçisiyim ve ara sıra iş kazaları yaşıyoruz (elimiz yanıyor v.s) bize izin verilmiyor, rapor alamıyoruz her şeye rağmen çalışmaya devam ediyoruz. Görüştüğümüz bir diğer kadın işçimiz M.K herkesin bir işi yok, herkes her işi yapıyor o yüzden dinlenme diye bir şansımız yok diyor. Patronlar işi maliyetinin çok fazla olduğunu söylüyor ve gerektiği kadar işçi almıyor. Çok fazla yük altında eziliyoruz. Bazıların sigorta günleri az gösteriliyor yada hiç gösterilmiyor. Uzmanlaşmanın gerektirdiği ücretlendirme kesinlikle yok, patronlar iş kaybetme kaygımızı kullanarak baskılarını daha çok arttırıyor. Ev çocuk ve sağlık ihtiyaçlarını karşılamada ücretler yetersiz diyor. Bacağım şiş, belimde düzleşme ve fıtık var çalışırken çok zorlanıyorum ama çalışmak zorundayım.

Patronlar bize insan gibi değil makine gibi davranıyorlar. Devletimiz bizi sahiplenmiyor hep patrondan yana oluyor diyor H.S.  Pandemiden sonra durumun daha da ağırlaştığı kısa çalışma ödeneğini patronların lehine işçilerin aleyhine dönüştüğünü söylediler.

Devlet tarafından sahiplenmeme duygusu onları çok fazla yaralıyor. Kısa çalışma ödeneğine göre 3 saat çalışmaları gerekirken yine 12 saat çalıştırılıyorlar. Kısa çalışma ödeneği asgari ücrete tamamlanıyor. İtiraz ettiklerinde işleriyle tehdit ediliyorlar. 12 saat çalışan kadınlarda bezginlik,mutsuzluk ve ciddi yorgunluk durumu var. 12 saat çalışan kadınlar çocuklarımı göremedim ailemle görüşemedim ve tekrar işe gidiyorum diyor. Evde yaptığımız fedakarlık ve cefakarlığı işyerinde de yapmamız bekleniyor diyor R.E. Kısa çalışma ödeneği avantaj gibi görünürken artık işçiler açısından dezavantajlı hale gelmiştir. İşyerinde ağır koşullara göğüs geren kadınlarımız eve döndüklerinde de yine ağı sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar.Geçim sıkıntısı çocuklarına yetememe duygusu eş sorumsuzluğu yani hayatın tüm zorluklarını tek başına taşımanın verdiği ağır yük. İnsanca talepleri var. Emeğinin karşılığını almak, eşit ücret ve insan onuruna yakışır çalışma şartları.Bir de hayat pahalılığının bitmesi.Aslında sorunlarının tek çözümü var. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi Sosyal devleti işletebilmek haktan ve halktan yana olabilmek.”
 
Editör: TE Bilisim