Psikolog Merve Ak ile travmayı, beynimizin kendini onarma gücünü ve iyileşmenin aslında ne anlama geldiğini konuştuk. Ak, yurt dışındaki son bilimsel verileri paylaşarak, hepimizin içinde bir "nöroplastisite umudu" olduğunu hatırlatıyor.

Taka Gazetesi: Travma kelimesi çok kullanılıyor. Samimi bir dille, bu durum beynimizde tam olarak ne yapıyor?

Psk. Merve Ak : Şöyle düşünün; beynimiz bir orkestra şefi gibidir. Travma anında beynimizin alarm düğmesi olan Amigdala, panikleyip kontrolü ele alıyor. O anda devreye girmesi gereken Prefrontal Korteks (mantıklı, plan yapan kısım) "dur, sakin ol" diyemiyor. Çünkü Kortizol ve Adrenalin denen stres hormonları o kadar yüksek ki, beynin en ilkel kısmı olan limbik sistem "hayatta kal!" komutunu veriyor. Travmanın etkisi, bu hızlı tepki devresinin kalıcı hale gelmesidir.

Taka Gazetesi: Neden bazı insanlar büyük olayları atlatırken, diğerleri TSSB yaşıyor? Bu bir zayıflık mıdır?

Psk. Merve Ak: Asla bir zayıflık değil, bu tamamen bir nörobiyolojik miras meselesi. Yurt dışında yapılan yeni genetik çalışmalar, stresle başa çıkma becerisini etkileyen genetik varyasyonların ve erken çocukluktaki epigenetik faktörlerin kritik rol oynadığını gösteriyor. Yani bu, zayıf olmak değil, kişinin sinir sisteminin o anki "alostatik yük" (uzun süreli stresin bedende birikmiş maliyeti) kapasitesiyle ilgili.

Taka Gazetesi: Travmanın getirdiği o sürekli tetikte olma hali, yani hipervijilans, neden bu kadar yorucu?

Psk. Merve Ak : Çünkü beyniniz, hiç kapanmayan bir radar gibi çalışıyor. Bu durum, bedeninizin devamlı yüksek miktarda stres hormonu üretmesine neden oluyor. En yeni araştırmalar, bu kronik uyarılma durumunun beynin destek hücreleri olan nörogliyal hücreleri bile strese soktuğunu ve bunun da iltihaplanmayı artırarak kronik yorgunluğa yol açtığını gösteriyor.

Mağdur: Kötü anılar bazen sanki dün yaşanmış gibi canlı geliyor. Bu flashbackler neden beni anın içine hapsediyor?

Psk. Merve Ak : Bu, beynin anıları yanlış dosyalamasından kaynaklanıyor. Normalde anılar, Hipokampüs tarafından işlenir ve "geçmişte kaldı" etiketiyle depolanır. Travmatik anı ise, duygusal yükü çok yüksek olduğu için Amigdala'nın kontrolünde kalıyor. Flashback anında beyniniz, o olayı yeniden yaşıyor, sadece hatırlamıyor. Son fMRI çalışmaları, bu anlarda beynin 'zamansal' bölümlerinin sanki şimdiki zamanmış gibi aktifleştiğini gösteriyor.

Beyniniz, daha fazla incinmemek için sosyal bağlantıları riskli olarak kodladı. Yeni çalışmalar, sosyal reddedilme ile fiziksel acı algısının beynin aynı bölgelerini aktive ettiğini gösteriyor. İyileşme, terapide kurulan güvenli ilişki sayesinde, beynin bu risk algısını yavaşça yeni, güvenli deneyimlerle yeniden kodlamasıyla başlar.

Taka Gazetesi: "İyileşmek, beynin yeniden kablolamasıdır" sözünü biraz açar mısınız? Nöroplastisite nedir?

Psk. Merve Ak : Nöroplastisite, beynimizin değişebilme mucizesidir. Travma, beynimizde derin, kötü bir otoyol açtı. İyileşmek ise o otoyolu kapatıp yanına yeni, sağlıklı ve güvenli patikalar inşa etmektir. Yeni deneyimler, terapi ve hatta meditasyon, beynimizin sinaps dediğimiz bağlantı noktalarını yeniden düzenlemesini sağlar. Bu, kelimenin tam anlamıyla beyin yapısını değiştirmektir.

Taka Gazetesi: EMDR terapisi neden bu kadar etkili? Göz hareketleri beynimizde nasıl bir fark yaratıyor?

Psk. Merve Ak : EMDR, beynin doğal bilgi işleme sistemini taklit eder. REM uykusu sırasında gözlerimiz hareket eder ve beyin, gün içinde yaşadıklarımızı düzenler. EMDR'daki çift yönlü uyarım, bu süreci uyanıkken aktive ederek, travmatik anının Amigdala'daki duygusal yükünü Hipokampüs'e taşır. Yani anı silinmez, ama artık "tehlikeli" değil, sadece "geçmişte kalmış" bir bilgi olarak depolanır. Yurt dışındaki araştırmalar, EMDR'nin beynin 'varsayılan mod ağını' (default mode network) düzenlediğini gösteriyor.

Mağdur: Sürekli bedenimde bir gerginlik, bir kasılma hissediyorum. Terapistimin "bedenine odaklan" demesi neden bu kadar önemli?

Psk.Merve Ak : Çünkü travma bedende kilitli kalır. Sinir sisteminiz donma veya kaçma tepkisini tamamlayamadığında, bu enerji bedende bir gerilim olarak sıkışır. Biz buna Somatik Deneyimleme diyoruz. Amacımız, Vagus Siniri'ni uyararak o sıkışmış enerjiyi serbest bırakmak. Basitçe titreme, esneme veya derin nefes alma, sinir sistemine "tehlike geçti" sinyali vermektir.

Taka Gazetesi: Mindfulness (Bilinçli Farkındalık) pratiklerinin travma tedavisindeki rolü nedir?

Psk. Merve Ak : Mindfulness, Amigdala'yı sakinleştiren ve Prefrontal Korteks'i güçlendiren bir egzersizdir. Düzenli meditasyon yapanlarda, beyin taramalarında Prefrontal Korteks'te kalınlaşma gözlemleniyor. En yeni araştırmalar, mindfulness'ın aynı zamanda nörogenez (yeni sinir hücresi üretimi) potansiyelini artırdığını ve böylece beynin kendini yenilemesine yardımcı olduğunu gösteriyor.

Öz-şefkat, aslında bir nöral alışkanlıktır. Araştırmalar, kendimize nazikçe yaklaştığımızda beynimizde Oksitosin salınımının arttığını gösteriyor. Kendinize, zor zamanlar geçiren bir arkadaşınıza davrandığınız gibi davranmayı deneyin. Bu, beyninizde eski yargılayıcı yolları kıracak yeni bir şefkat döngüsü başlatır.

Taka Gazetesi: Çocukluk travmaları ile yetişkinlik problemleri arasındaki bağ nedir? Erken yaşta yaşananlar beynimizi kalıcı olarak etkiliyor mu?

Psk. Merve Ak: Erken yaş, beynin en hızlı geliştiği ve en esnek olduğu dönemdir. Kronik çocukluk stresi, özellikle Hipokampüs gelişimini etkileyebilir. Bu durum, yetişkinlikte kaygı, depresyon ve ilişki sorunları olarak karşımıza çıkabilir. Ancak unutmayın, nöroplastisite yetişkinlikte de mümkündür; bu, çocukluk yaralarının iyileşemeyeceği anlamına gelmez.

Taka Gazetesi: Bir travma mağdurunun partneri veya yakını nasıl destek olmalı? Destekleyen kişinin sınırları ne olmalı?

Psk.Merve Ak : En büyük destek, koşulsuz güvenlik sunmaktır. Mağdurun sinir sistemi güvenli hissetmeye ihtiyacı vardır. Yapılacak en iyi şey, dinlemek ve yargılamamak. Destekleyen kişinin kendi sınırlarını koruması da esastır, çünkü "ikincil travma" denen durumla karşılaşabilirler.

Sinir sisteminiz, acı hissetmeyi durdurmak için duygusal alanı daraltmıştır. Ne yazık ki, bu durumda iyi duyguları da tam olarak hissedemezsiniz. İyileşme ilerledikçe, beyin tehlikenin geçtiğini anlar ve duygu skalasını yeniden açar, böylece hem acıyı hem de sevinci daha derin hissedebilirsiniz.

Taka Gazetesi: Bir psikolog olarak, danışanınızın "iyileştiğini" anlatan sizin için en net bilimsel gösterge nedir?

Psk.Merve Ak : Benim için en net gösterge, danışanın artık Amigdala değil, Prefrontal Korteks rehberliğinde tepki vermeye başlamasıdır. Yani eskiden tetiklendiği bir durumda, paniklemek yerine durup düşünmesi, hissini tanımlaması ve kendine seçim hakkı tanımasıdır. Bu, sinir sisteminin esnekliğini yeniden kazandığının kesin işaretidir.

Taka Gazetesi: Son olarak, travma yaşayan okuyucularımıza nörobiyolojik umut mesajınızı iletir misiniz?

Psk.Merve Ak : Lütfen şu bilimsel gerçeği kalbinize yazın: Beyniniz değişebilir. Travma, kalıcı bir hüküm değildir. Bilim, nörogenez ve nöroplastisitenin her yaşta devam ettiğini kanıtlıyor. Ne kadar zor olursa olsun, profesyonel destekle yeni ve sağlıklı bir hayat inşa etme gücünüz var. Yani, umut bilimsel bir gerçektir.