Hala heybetini koruyan ünlü oyuncuyla çevredekilerin yoğun ilgisi arasında güzel bir sohbet yaptık.
İNCİ Ş.SARAL: Biz sizi aslında sinema filmlerinizden tanıyoruz.
27 Ekim 1938 yılında Trabzon’da Dünya’ya gelen sevgili TANJU GÜRSU’YU birde sizden dinleyebilir miyiz?
TANJU GÜRSU: Trabzon- İskender Paşa mahallesi doğumluyum. Köyümüz Akyazı’dır. Yazları fındık toplamaya Akyazı’ya giderdik. Kışında şehre inerdik. Babam Toprak Mahsulleri Ofisi Müdür Muaviniydi. Ayrıca Toprak Mahsulleri Ofisinin kurucu müdürlerindendi. Anadolu’daki, bütün ofisleri o kurardı. Bu yüzden tahsil hayatım İlkokuldan liseyi bitirene dek Çorum, Samsun, Ordu ve Trabzon’da geçmiştir. 1957 yılında Trabzon Lisesinden mezun oldum. Ofisçi Hayatı ve Ev Hanımı Mediha’nın 5 çocuğundan biriyim.

Sonrasında polis bizi toplamaya başladı. Bizde 15-20 arkadaş hapse girmemek için askere gitme kararı aldık. Hukuk fakültesi 2.sınıftan 3.sınıfa geçtiğim dönemde kaydımı dondurdum askere gittim. Yedek subay olarak gittiğim askerde çok enteresan bir şey oldu. 27 Mayıs ihtilalinin ertesi günü Adapazarı-Hendeğe askeri tayinle Belediye Başkanı olarak atandım. Türkiye’de 21 yaşında Belediye Başkanı olmuş tek adam benim.
İNCİ Ş.SARAL: Kolay değildir “ Daha ilk filmde ” başrol oyuncusu olarak yer almak. Başrol oyuncusu olarak yer aldığınız” FOSFORLU OYUNA GELMEZ “ile başlayan oyunculuk sürecini anlatabilir misiniz?
TANJU GÜRSU: Askerden döndüm. O sırada kız kardeşlerim de üniversiteye başlamış, Küçük kardeşim Temel Gürsu da İstanbul da liseye nakil olmuştu. Bende kaydımı açtırdım. Babam devlet memuru bana ayda 60 TL harçlık gönderiyor. 30 TL’si yurda, diğeri de bana harçlık kalıyordu. Öyle büyük bir ızdırap duyuyorum ki kendi kendime. Babamın aldığı maaş en fazla200-300 civarı. “ Bari bir iş bulayım “ dedim, başladım çalışmaya. Et, Balık Kurumuna 80 TL maaşla raportör olarak girdim. Fakat mesai sabah 4.30 da başlıyor. Eskiden böyle yol yok. Köhne bir otobüs çalışıyor. Dayanamadım 3 ay sonra işi bıraktım. İşten ayrıldım ama babama çok üzülüyorum. İçimden diyorum ki” Acaba aç mı duruyorlar? “
O zamanlar yurtlarda kalan öğrenciler ayda iki üç sefer çekilen filmlerin balo sahnelerinde figüran olarak rol alırlardı. İş arıyorum ya, arkadaşlar bana da “ kravatını tak gel “dediler. Filmcilikle hiç alakam yok, hatta Türk Filmlerine bile gitmiyorum. O sırada aklıma Acar Film geldi. Türkiye’nin en büyük film şirketlerinden de birisi. Hep duyardım oranın sahibi Murat Köseoğlu akrabamız.
İNCİ Ş.SARAL: Murat Köseoğlu da Trabzonlu mu?
TANJU GÜRSU: Evet, o da Trabzonlu. Anne tarafımdan akraba. Yazıhanesini buldum. Kendimi tanıttım. İş arıyorum, dedim. “ Ben bir bakayım sana haber veririm, ama para istiyorsan muhasebeden al, ben babandan alırım” dedi. 20 gün sonra para istemek için yeniden yanına gittim. O sırada yanında çok beyefendi bir adam vardı. “ İş mi arıyorsun?” diye sordu. Durumumu anlattım. 20 TL harçlığımı aldım, yurda döndüm. Yarım saat sonra beni aramışlar. Ertesi gün için Mecidiyeköy’de ki platoya gelmemi istediler. Meğer o adam Aydın Arakon’muş. Ben tanımıyorum. Fakat adam Türkiye’nin en ünlü yönetmeniymiş. Ertesi gün gittim konuştum. Bana Orhan Günşiray, Neriman Köksal ve Fatma Girik ile başrol oynayacağım söylenerek elime senaryonun olduğu bir dosya ve dosyanın içinde bir zarf verdiler.
Yurda gittim. Arkadaşlara “ Siz artist olacaksınız daha ben başrolü aldım bile” dedim, dosyayı masaya bıraktım. Arkadaşlar zarfı bir açıyor ki içinde 5000 TL’lik bir çek var.
İNCİ Ş.SARAL: Siz 10 TL’nin hesabını yaparken 5000 TL gibi bir rakam!
TANJU GÜRSU: Aynen öyle. Daha hiç birimiz o parayı yan yana bile görmemişiz. Mübaala etmiyorum ertesi gün parayı çekmek için bankaya 10-12 arkadaş birden gittik, bizi çarpmasınlar diye.
İNCİ Ş.SARAL: Film çekilmeden önce ön hazırlık yaptınız mı?
TANJU GÜRSU: Elbette. Önce Türk Sinemasını etüt ettim. Bir sürü kitaplar okudum. Araştırdım. 15 gün sonra çekimler başladı. Derken 2-3 gün sonra sete gazeteciler geldi. Atilla Oğuz diye bir gazeteci ağabeyim, Artist mecmuasında çalışıyor. “ Bundan sonra seni ben prezante edeceğim “ Dedi. O sırada da mecmua yarışma düzenliyor. Ankara’dan Filiz Akın kadın oyuncu olarak bulunmuş ama erkek oyuncu bulamıyorlar. Beni gördüler. Murat Bey’e gitmişler. “ Sizde oynasın ama biz onu 1.ci olmuş gibi lanse edeceğiz” demişler. Sanki yarışmaya girmişimde kazanmışım gibi lanse edildi. Çok kişi hakikati bilmez. Hakikat sana anlattığım gibidir.
İNCİ Ş.SARAL: Toplam kaç film çektiniz?
TANJU GÜRSU: 138 filmde oynadım. Hepsi de başrol. Bunlardan en az 10 tanesi Türk Sineması Klasikleri arasındadır. Gurbet Kuşları, Duvarların Ötesi, Çanakkale Aslanları vs.
İNCİ Ş.SARAL: O dönemde çekilen filmlerin günlük hayata etkisi nasıldı?
TANJU GÜRSU: “ Ver Elini İstanbul ” filmimde Adanalı bir çocuğu oynuyorum. İstanbul’a kan davası için geliyorum. Boğazdan vapurla geçerken elimi küpeşteye vurarak “ Ulan İstanbul sana kral olmazsam bana 21 Kemal demesinler !”diyorum. Cümle aynen böyle. 21 de okul numaram. Film vizyona çıkıyor ve bütün Anadolu’da ne kadar genç erkek varsa hepsi ellerini sıraya vurarak bu repliği söylüyor. Önce okul numaralarını ardından kendi isimlerini söyleyerek. Mesela o filimde siyah deri bir ceket giymiştim. 15 gün sonra o ceket Bütün Türkiye de moda olmuştu.
İNCİ Ş.SARAL: Klasik bir sorudur. Yeniden dünyaya gelseniz yine oyuncu olmak ister miydiniz?
TANJU GÜRSU: Bu günkü şartlarda HAYIR! O günkü şartlarda EVET… Ben 2 ayda TANJU GÜRSU oldum. Sinemayı zirvede yaşadım. Benim dönemimde ki bütün oyuncularda aynı zirveyi yaşadılar. Bizim aldığımız hazzı Dünya sinemasında ne Alain Delon, ne de Kirk Douglas almıştır. Bize olan sevgi bambaşka bir şeydi. Şimdi zirveye çıkmak çok zor. Çıkamazlarda! Hele o zirvede kalmak daha da zor. Ben zirvenin hazzını yaşadım. Ödüllerimi aldım. 2 Altın Portakal’ım,2005te verilmiş yaşam boyu Onur Ödülüm var. Bükreş’ten, Moskova’dan, Bakü’den, Hindistan’dan ödüllerim var. Daha ne olsun…
İNCİ Ş.SARAL: Sinemada oyunculuk adına yapılan hatalar nelerdir?
TANJU GÜRSU: Tiyatrocudan sinemacı olmaz! Dünyanın hiçbir yerinde tiyatrocudan sinemaya star olmamıştır. Olamazda! Tiyatro ayrı bir iştir. Sinemacılık ayrı bir özelliktir.
İNCİ Ş.SARAL: İyi bir sinema oyunculuğu tiyatrodan geçer sanılıyor olabilir mi?
TANJU GÜRSU: Aynen öyle sanılıyor. Bir de ağzım iki laf ediyor, elim ayağım da düzgün, tamam ben oyuncu olurum mantığı var. Sinema oyuncularının öncelikle iyi bir psikolog ve gözlemci olması gerekiyor. Gözlem yapacaklar, seyirciyi gözleyecekler. Bir filmde oynadım diye hemen havaya giremezsiniz. Saygı göstereceksiniz ki, saygı göresiniz. Görüyorsunuz bir futbolcuyu nasıl büyütüp zirveye yerleştiriyorlar. Ama halka karşı küstahlık yaptığı anda da halk onu affetmiyor, alaşağı ediyor.
İNCİ Ş.SARAL: Halk affetmiyor aslında…
TANJU GÜRSU: Senin seyircin kim? Senin velinimetin kim? HALK!
Halka sevecen ve saygılı yanaşacaksın. Ben halkımın karşısında daha hiç bacak bacak üstüne atıp oturmadım. Bak karşında otururken bile bacak bacak üstüne atmıyorum. Biz o terbiyeden geldik.
Halk seni seviyorsa starsın. “Ben starım “ demekle star olunmaz.
İNCİ Ş.SARAL: Sizin döneminiz oyuncuları ile bu dönemi karşılaştırırsak ne söylemek istersiniz?
TANJU GÜRSU: Halk sinemaya “ TANJU GÜRSU’NUN filmi gelmiş ” diye gidiyorsa, sen starsın. Eğer “ falanca dizide oynamış bir kız var onun filmi gelmiş “derseniz o oyuncudan bir halt olmaz! Orada dizi önden gidiyor. Mesela şimdiki oyuncuların en kralı şuradan geçsin, halk ona dizideki ismi ile hitap eder. Hiç kimse onun gerçek ismini bilmez.
İNCİ Ş.SARAL: 1998-1999 yılları arasında Trabzonspor’da idari ve Teknik konulardan sorumlu başkan yardımcısı olarak görev aldınız. O günlerdeki Trabzonspor ile bu günlerdeki Trabzonspor arasında bir mukayese yapabilir misiniz? Orada neler oluyor? Bu konu ile ilgili neler söylemek istersiniz?
TANJU GÜRSU: 1966 yılında Türkiye’nin en star 100 isminden biriydim. Hatta birçok yerde birinci durumdaydım. Trabzonla da irtibatım var ama bu günkü gibi iletişimim yoktu. O günlerde Trabzonspor diye bir klüp kuruluyor diye haberler geliyor. Sonra beni takımın İstanbul temsilcisi olarak tayin ettiler. Kırmızı Beyaz renklerle kurulan takım daha sonra lav edilerek, bu günkü bordo-mavili renklere sahip Trabzonspor kuruldu. Şunu anlatmak istiyorum. İlk kurulduğu günden 4-5 yıl öncesine kadar Trabzonspor’da onursal başkan olarak kendimi görüyordum. Ahmet Suat Özyazıcı, Özkan Sümer, Salih Erdem, Şamil Ekinci… Bu dört isimi arayıp sorabilirsin “ O yıllarda Tanju Gürsu’nun Trabzonspor üzerinde ki etkisi neydi ?“ diye… Trabzonspor kurulduktan sonra İstanbul’a geldiklerinde yatacak otel bulamazlardı. Onlara otel bulup yatıran bendim. O zamanlarda tüm gazetelerin spor sayfaları ile irtibata geçtim. Trabzonspor’u medyada tanıtan benim. Onların sosyal yaşamda da görünebilmeleri için hepsini kaliteli yerlere götüren, tiyatro salonlarına sokan da benim. Trabzonspor’un sadece sahada değil, sosyal yaşamda da büyük olması için uğraşan da benim…
İNCİ Ş.SARAL: Takımın “ Anadolu’dan gelme klüp “ imajını mı yıkmak istediniz?
TANJU GÜRSU: Kesinlikle öyle. Hilmi Kurt vardı rahmetli oldu. Çok büyük tüccar terziydi. Hastada Trabzonsporlu. Tüm futbol takımı buna Şenol Güneş’te dâhil, aldım hepsini terziye gittik. Smokin ölçülerini aldırdım. Bunları kimse bilmez, ilk defa size anlatıyorum.
Benim çabam şunun içindi. Bu çocuklar saha da harikalar… Bu çocukların sosyal yaşamlarını kalkındıramazsak bu çocuklar sönerler. Nitekim en kötüsü 10 yıl oynadı! Hiç biri sönmedi. Bu yapılanların hiç birini kulübede yüklemedim. Sponsor buluyordum.
Hilmi’yle kumaş fabrikasına gittik, ama söylemekten utanırım, smokin işimiz yarım kaldı.
Ben istesem yönetime girerdim. Ama girmedim. Hep dışarıdan gönüllü oldum. 1998-1999 yılları arasında, arkadaşlar” TANJU sende yönetime gir MEHMET ALİ YILMAZ yanlış bir şeyler yapacak “ dediler. Yönetime girdim ve 3 ay sonra MEHMET ALİ YILMAZ, futbolcu Abdullah’ı Fenerbahçe’ye sattı.

“Sana mı hesap vereceğim, Başkan benim “ Dedi. “ Ben senin yardımcın değil miyim, Soramaz mıyım?” Dedim. “ Git muhasebeye sor! ”.Dedi. “ Buyurun istifam “diyerek ayrıldım. Benimle beraber 6 kişi daha istifa etti. O günün üzerinden bunca zaman geçti ben hala Abdullah’ın satışından Trabzonspor’un kasasına ne kadar para girdi bilmiyorum! Bilen varsa bana açıklasın!
Şu an benim Trabzonspor’umun dışında çok farklı bir Trabzonspor var.
Trabzonspor şu an bir klüp değil, bir çiftliktir! Trabzonspor çiftliğidir! Herkes oradan bir meyve yemeğe bakıyor.
2 senedir bu takımın başında Ahmet Suat var, Özkan Sümer var, Şenol Güneş, Ünal Kahraman var, Giray Bulak vardı. 5 antrenör oldular, Trabzonspor battı!
İşte çiftlik budur. Sonra da gelmişler hatalı Sadri’dir diyorlar. Sadri hatalıysa bunun altında siz maaşlarınızı alırken” bu hatalıdır” neden demediniz? Dediyseniz benim Mehmet Ali’ye söylediğimde bana öyle cevap verdiğinde istifa ettim mi ben? O zaman siz de istifa edin kardeşim!
Şenol Güneş diyor ki “ Ben başkana dedim… Şenol Kardeşim, sen başkana bunlar yaramaz etmez, baktın başkan devam ediyor,10 gün evvel neden istifa ettin? Çünkü Trabzonspor’un gördün kötü gidişatını ve kaçtın! Sezon başında benim haberim yok, başkan almış diyorsun. Sen Şenol Güneşsin! Çıkarsın başkana ,” Başkanım bunları neden alıyorsun, bana sormadan? “diyebilirsin. Baktın devam ediyor, basarsın istifanı haklı olursun. Şimdi, haksızsın.
İNCİ Ş.SARAL: Neden demedi?
TANJU GÜRSU: Ona sorun… Maaşını alıyordu çünkü.
İNCİ Ş.SARAL: Düzelir mi bu gidişat sizce? Neler yapılması gerekiyor?
TANJU GÜRSU: Trabzonspor’u bırakacaklar. 1461’in peşinden koşacağız çok yakında. Öyle yanlış şeyler yapılıyor ki? Ama nasıl düzelir bilemem. Bütün Türkiye 1461’e eski Trabzonspor gözüyle bakıyor.
İNCİ Ş.SARAL: Mesela ben, Trabzonspor’un adı değişti de 1461 oldu sandım.
TANJU GÜRSU: Aynen bende dâhil öyle sandım. İşte Trabzonspor ruhu o. Oradaki çocukların hepsi ayağını topa o ruhla uzatıyor.
İNCİ Ş.SARAL: Peki 1461’de o ruh varda, Trabzonspor’da neden yok?
TANJU GÜRSU: Onu hocaları verecek. O ruhu başkan veremez. Trabzonspor kendi ruhunu çocuğuna yansıtamadıktan sonra böyle olur. Takımda kaç tane Trabzonlu var? Bir kaleci, bir de Mustafa var.
Ne kadar “ Arabın Fellahı, Yaşarsın Billahı ” varsa getirmiş koymuşlar takıma.
Böyle bir şey olur mu? Sonra da diyorsun ki, Başkan yaptı. Başkan bunları alabilir. Bir alır, iki alır. Şenol Güneş iki yıl önce gördün bunları. Basardın istifanı! Selçuk satıldı. Burak satıldı. Satma dersin Başkana! “ Bunları satarsan giderim “dersin başkana.
İNCİ Ş.SARAL: Demedi mi?
TANJU GÜRSU: Demedi… Sattı mı? Git! O zaman büyü. Maaşımı alacağım diye, sonra da buraya kadar gel, son 5 takımın arasına düş, bana Allahaısmarladık de! Çıkarken de beyanat ver…3,5 senedir bu takımda senin günahın yok mu kardeşim?
İNCİ Ş.SARAL: Sadece Sadri Şener değil, bir ekip var orada, anlattığınıza göre…
TANJU GÜRSU: Elbette. Hepsi de büyük maaşlar alıyorlar. Milletvekillerinden büyük maaşlar!
Sizin işiniz ne? Alt yapıdan takıma futbolcu çıkarmak. Bir tane bile çıkaramadılar! Demek ki görevinizi yapmıyorsunuz! Aybaşından, aybaşına hesabınıza maaşlar yatıyor, sonra da takım böyle olunca başkanın aleyhine çukur kazıyorsunuz. İşte bu VEFASIZLIKTIR!
İNCİ Ş.SARAL: Şikenin Trabzonspor’u yıprattığına inanıyor musunuz?
TANJU GÜRSU: Yüzde yüz yıprattı! Orada da Sadri’nin büyük taktik hatası var. Bükemeyeceğin bilekle savaşmayacaksın. Bize her yer Trabzon! Neresi Trabzon? Trabzon’da bile Trabzonsporluluğun kalmadı senin. Gelen yeniyor, giden yeniyor! Sen Türkiye’de hukuk düzeninin nasıl çalıştığını bilmiyor musun? Sen şike davasına düşmesen belki de takım bu halde olmayacaktı. Şenol Güneş beyanatlar veriyor. Biz alnımızın teriyle aldık diye.
Şike davasında kimse kimseyi konuşturmasın. TANJU GÜRSU diyor ki “ Kimse eskileri, yenileri deşip,kimse kimseyi KO-NUŞ-TUR-MA-SIN !!!
İNCİ Ş.SARAL: Trabzon’a sık sık gider misiniz?
TANJU GÜRSU: Önceden giderdim. Bu sene gitmedim. Neden gitmedim? Yaşıtlarımın çoğu öldü. Kalanların da sağlık sorunları var. En yakın arkadaşlarımdan Trabzon’da herkes bilir Şekerci Faik var, o kaldı geriye, bu yıl sürekli “ gel “ dedi bana. Ama böyle olunca da ayaklarım gitmiyor.
İNCİ Ş.SARAL: Trabzon’a ve Bölgeye dair “ keşke” olsa diye bir ukdeniz var mı?
TANJU GÜRSU: Çok kişisel değil ama bir görüşümü açıklamak istiyorum. Trabzonspor bölge gençliğini sevgiden ve sanattan uzaklaştırdı. Trabzon gençliği 20 yıldır hep kulaktan duyma bir şampiyonluk hayali ile yaşadı. Futboldan başka hiçbir şey düşünemez oldu. Hâlbuki biz gençliğimiz de Trabzon’nun kültürü, sanatı ve sosyal yaşamıyla övünürdük. Türk resminin en büyük ustaları Trabzon’dan çıkmıştır. Türk sinemasının en büyük ustaları Ertem Eğilmez, Hulki Saner, Temel Gürsu, Duygu Sağıroğlu, Yeşim Ustaoğlu… Oyuncu olarak Ben, Hayati Hamzaoğlu, Erol Günaydın, Mine Soley ve daha nice adı aklıma gelmeyenler.
Bu kadar sanatla yoğrulmuşken koskoca bir ekonomi sadece bir topun üzerine yoğunlaşmış. Bir Bedri Rahmi Eyüboğlumuz var. O Bedri Rahmi’ye Bir Trabzon sahip çıkmıyorsa o Trabzon’a yuh! Olsun…
İNCİ Ş.SARAL: Sanırım bölgenin böyle bir sorunu var. Kendi aralarından çıkan başarılı insanlara sahip çıkmamak gibi…

İNCİ Ş.SARAL: Geçtiğimiz günlerde “ Sevgililer Günü ” kutlandı. Tam 45 yıldır evli olan biri olarak, en küçük zorlukta ayrılan çiftlere ne söylemek isterdiniz?
TANJU GÜRSU: Uzun süredir evli olduğum doğru. Tam 45 yıldır evliyim. Ama buna 45 yıllık mutluluk diyemeyiz. Mesela şu an karımla küsüm, konuşmuyorum.
Eğer bir evlilikte kavga-dövüş yoksa o evlilikte bir anormallik vardır. O evlilikte bir riyakârlık vardır.
Kavgasız-gürültüsüz olur mu? İki ayrı dünyadan, iki ayrı insanı aynı eve koyuyorsunuz. Mümkün mü kavga etmeden, tartışmadan? Ama ne olur küsersiniz, barışırsınız. O ilişki öylece ölene kadar sürer gider.
İNCİ Ş.SARAL: Samimi ve içten sohbetiniz, güler yüzünüz ve bize ayırdığınız zaman için gazetem TAKA adına size sonsuz teşekkür ederim.
NOT: Tanju GÜRSU’nun Röportajı ölümünden bir kaç yıl önce gerçekleştirilmiştir