Elazığlı.
Ama o İzmir'in Fethi Abisiydi.
Yüzü güleç
Yüreği mermi gibiydi...

lanetler sürüsü saldırıyor.
Büyük bir patlama oluyor.
Yollarda kadınlar...
Çocuklar...
Kalabalıklar...
Hatta bir zavallı köpek o hengamede kaçıyor.
*
Patlamanın 100 metre uzağında üç terörist tekrar pusu kuruyor,
Kalabalıkların üzerine ölüm yağdırıyor bu alçaklar.
*
Ama İzmir'in Fethi'si elindeki o mütevazi silahıyla kurşunların üzerine yürüyor.
Sanki o bir can taşımıyor gibi.
Sanki ona kurşun işlemiyor gibi.
*
Geliyor üzerlerine üzerlerine.
Ellerindeki o haşin salahlara rağmen birini öldürüp diğerini de yaralıyor.
Ama ne yazık ki tam o esnada mermileri bitiyor.
Bitiyor ve alçak kurşunların hedefi olmaktan kurtulamıyor.
*
Sonra öğreniyoruz ki,
İzmir adliyesi, o olmasaydı.
Ondaki o yürek, olmasaydı.
Şimdi yaşamakta olan onlarca insanımız da olmayacaktı.
*
Sonra bu kahramanın evine gidiyor polis arkadaşları.
Çocuklar evde ama onlar,
Kapıyı açmıyorlar.
*
Çünkü onlar polis çocuğu.
Tedbirli olmak konusunda baba eğitimi almışlar.
O baba ki, çocukları ve vatanı için gözünü kırpmadan,
Kahramanca şehit mertebesine yürüdü.
*
İzmir'in bir gazeteci Hasan Tahsin'i vardı.
Şimdi bir de Fethi Sekin'i var
*
Ruhun şad olsun Şehidim.
Meclisin Korkulukları
Türkiye Büyük Millet Meclisinde Muhalefete ayrılan kulis kısmının ferforjelerinde haç işaretini andıran bir tasarım fark edilmiş,
*
Durum derhal yetkililere bildirilerek,
Etkili hamleler neticesinde olay ,
Zeki,
Çevik ve
Kabiliyetli yetkililerce anında çözüme kavuşturuldu.
*
Aldığımız derin bilgilere göre,
Hıristiyanların kılıcını andıran bu biçimsellik,
Sadeleştirilerek sorun sübut bulmuş,
*
Türkiye böylelikle bir tehlikeyi daha atlatmış oldu.
Şimdi TBMM'de bir komisyon kurularak bu menfur olayın arkasında kimlerin olduğunun araştırılması beklenmektedir.
NEDEN?
Tuğrul Türkeş MHP'den Ak Partiye geçtiğinde kıyamet kopmuş,
Partisinden kovulmuştu.
*
Tabi bence bu bir taktik idi.
Zira kovulmasa 2 ay sonra tekrar partisine dönecek ve bugünkü Başbakan yardımcılığını kapamayacaktı.
*
Öyle ya, insan bu günkü gelişmelere bakarak dünü daha net okuyor.
*
Hele baksanıza, o gün Tuğrul Bey’in yaptığının çok daha katlanılmazını bu gün MHP Genel Başkanı Devlet Bey yapmaktadır.
*
Ak Partinin sağ kolu konumunda,
Hem de kayıtsız şartsız.
Gizlisiz/saklısız ve Alenen o malum anayasaya
"Eveeeeet!"
Diyeceğim diyor...
DİYANET SORUMLULUK ALIYOR
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez,
Tarihinde ilk defa cemaat liderleriyle buluşacak ve ticaretten uzak durmalarını önerecek.
*
Evet, Fetullah Gülen misali şu ticaret ve şu parasal mevzulardan uzak olmaları konusu doğru bir öneri.
Ancak yeterli değil.
*
Siyasetten de uzak olmaları önerilecekmiş.
İşte orası da zor gibi.
Onlar siyasetten uzak dursalar da siyaset onlardan uzak durmazlar.
Karşılıklı menfaat meselesi yani.
*
Kaldı ki diyanet siyasetten uzak kalabiliyor mu?
*
Uzak durmaları gereken en önemli konu ise,
Din dışı İslam'la örtüşmeyen hurafeleri ballandıra ballandıra insanlara yedirmesinler.
*
Kendilerine dini öğrenmek için yaklaşanlara Allahın dinini,
Kuranın mesajını olduğu gibi,
Dosdoğru anlatsınlar.
*
Öte yandan bu oluşumlar sıfır toleransla denetlensinler.
SARIKAMIŞ AĞLADI !
İngilizler Türklerin en büyük düşmanıdır.
Hiçbir milletten çekmedik İngilizlerden çektiğimiz kadar.
Ayır buyur işlerinde üzerlerine yoktur.
Siyasetteki uzmanlıkları münafıklık üzerinedir.

Özetlersek,
Osmanlıyı borçlandırmış,
Savaştırmış.
Yenilmesini sağlamış.
Alacakları için de ülkemizin tüm gelirlerine el koymuş bir gaddar millettir.
102 yıl önce de binlerce askerimizin donmasına neden olanlar da Almanlar ve o İngilizlerdir.
*
Askerlerimizin üzerinde yok başlarında yok.
Enver paşanın da vizyonsuzluğu neticesinde,
Buz tutmuş dağlara yazlık kıyafetlerle sürülen askerlerimiz tetik çekemeden donarak ölmüşlerdir.
*
İşte Sarıkamış böyle bir acının unutulmaz yangınıdır.
İşte bu vatan evladı şehitlerimizin 102. yılı törenleri yine muhteşemdi.
Evet, muhteşemdi .
TC Hükümetinin bir bakanı,
Böyle bir destansı günde İngiliz kumaşından dokunmuş cafcaflı ve İngiliz bayraklı montuyla katılmasaydı.
*
Hadi bir talihsizlik bir gaflet oldu diyelim.
Onca neşeli haller sergilemesine ne demeliydi.
*
O bakan ki Sarıkamış'a değil, sanki bir kayak tesisinde "landa buzanda" günlerini kutlamaktadır.
Öyle ya başındaki bereye bakarsanız, Türk.
Sırtındaki monta bakarsanız, İngiliz.
Olaydan etkilenmemesine bakarsanız meseleye, Fransız.
*
Anlaşılan o ki, davanın şuuru olmayınca , görüntüler abes kaçıyor.
FIKRA
Salomaon erginlik çağına gelmiş, peder zengin ama o da iş kurmak, işadamı olmak peşinde.
Bir gün babasından istekte bulunur.
“Baba, sermaye ver de iş kurayım.”
Baba:
“Olur ama önce para kazanabileceğini kanıtla, bir 10 lira kazanda getir.” Diyor.
Salomon işin kolayını bulmuş; ertesi gün annesinden bir 10 lira alarak caka ile babasına uzatmış:
“İşte 10 lira kazandım.”
Baba parayı burnuna götürmüş, koklar gibi yapmış, sonra:
“Bu parayı sen kazanmamışsın, der ve yırtar.
Salomon şöyle düşünmüş. Aptallık bende, babam tabi annemin kullandığı kokuyu bilir, koku da çanta içine sinmiştir.
Bunun üzerine Salomon, birkaç gün sonra komşusu Raşel teyzeden 10 lira ister; kazanılmış para gibi babasına götürür.
Baba yine parayı koklar gibi yapar:
“Sen bu parayı kazanmamışsın” der ve yırtar.
Salomon bizim peder de az değilmiş Raşel teyzenin de kokusunu almış diye düşünerek Moiz amcadan aldığı parayı bu kez babasına götürür.
Yine aynı sahne; baba parayı koklar gibi yaparak:
“Sen bu parayı kazanmamışsın” der ve yine yırtar.
Salomon bakmış sağdan, soldan 10 lira alarak kazandım diyerek götürüp pederi uyutmaya kalkmak çözüm değil, hem paralar yırtılıyor, hem de iş kurulamıyor.
Mahallede Pazar kurulan bir gün Salomon da pazara satıcı olarak girmiş, limon almış, limon satmış. Akşama kadar 10 lira kazanmış.
Akşam babasına gururla 10 lirayı uzatmış. Baba tekrar koklayıp yırtmaya kalkışınca,
Salomon:
“Baba delirme hiç para yırtılır mı?” diye babasının eline sarılmış.
Böylelikle emeğin değeri anlaşılmış.
ÇAMBURNU
Karadeniz'de orman yangını görülmüş şey değildir.
Ege ormanları yanar.
Akdeniz ormanları yanar.
Marmara'da da ormanlar yanar...
Ama Karadeniz'de nice yazlar gelir geçer yangın olmaz.
*
Ama olmaz olmaz demeyin.
Oldu işte.
Karadeniz'de.
Trabzon'da
Orman yangını gerçekleşti.
*
Hem de kışın tam da ortasında.
Yahu bizim de her işimiz filim gibi vallahi.