En önem verdiğim, en İnsani duygudur ahde vefa. Hele de böylesine örf, adet, gelenek ve göreneklerin kaybolduğu, bir neslin AVM lerde kaybolmaya yüz tuttuğu zaman diliminde..

Gaziantep - Trabzonspor maçına geçmeden önce Trabzonspor - Beşiktaş maçı sırasında gerçekleştirilen koreografiye küçük bir şerh düşerek yazıma başlayacağım.

Pandemi, boş tribünler, finansal krizler, kalitesiz topçular, kötü hakem performansları vesaire derken Türk futbolu görsel bir şölen olmaktan çıkıp 90 dakikalık bir zulüm halini aldı. Bu görsel açlığı doldurur nitelikte fevkalade bir görsel şölen vardı Akyazı’da. Arka fonda Bordo Mavi kartonlar, önde ise üstü açık otobüsün üzerinde futbolcuların kupayı şehre getirdiği görsel tüylerimi diken diken etti. Göğsüm kabardı. Şampiyon hocalara atıfta bulunulan bölümde Ahmet Suat Özyazıcı ve Özkan Sümer’in kartona çizilen resimleri çıkınca bir kat daha duygulandım. Dokunsalar ağlayacaktım desem yeri var.

İşte dedim Ahde Vefa bu.

Sonra 2010-11 yılı şampiyon hocası çıkmadan 2021-22 şampiyon hocası Abdullah Avcı çıktı. Ee Mustafa amcanın göremeden öldüğü, şeref sözü verdiğimiz tüm mahkemelerde ve kamu vicdanından onaylı şampiyonluğun hocası neden yok. Buruk bir hüzün kapladı içimi. Suçlu hissettim kendimi..

Taraftar kırgın belli, belki Beşiktaş’a imza attığı için, belki orada sarf ettiği sözler için, belki milli takımdaki tercihleri ve sözleri için. Yine de 7 şampiyonluğun 7’sinde de emeği var hocanın hatırı yoksa o şampiyonluklarda sokaklara dökülenlerin de mi yoktu?

İnşallah bu güzel şölendeki küçük eksiklik hem büyük emek veren kardeşlerimize, hem de Şenol hocamıza bir ders olur. MRA Hocamızın dediği gibi öldüğümüzde tabutumuza omuz verecek insanları bu kadar kolay yok saymayalım..

Tarihe notumu düştüm, şimdi gelelim Gaziantep maçına;

Abdullah Hoca; Vitor'un dönüşüyle geçen haftaların aksayan ismi Puchacz'ın yerine Denswil'i solbeke, Siopis ve Bakasetas'ın yokluğunda da sakatlıktan yeni dönen Hamsik ve Joker Dorukhan'ı merkezde görevlendirmiş.

Oyun Trabzonspor'un hakimiyetinde başladı.

Hamsik'İn kilit pasları eşliğinde Visca, Cornelius ve Nwakaeme ile karşı kalede ciddi pozisyonlar üretti. Bir top direkten döndü, diğerlerinde ise günün başarılı ismi rakip kaleci Günay gole izin vermedi.

Oyunun ofansif tarafı için keyifli tabiri kullanılabilir  lakin defansif tarafı için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Hatta hemen hemen aynı miktarda pozisyonu kalemizde verdik diyebiliriz. Özellikle karşı karşıya pozisyonda Muhammed'in vuruşunda Uğurcan'ın parmak uçlarıyla çıkardığı top alkışa değerdi.

İlk yarı için bundan fazla söz kelime israfı olur. Geçelim ikinci yarıya.

İkinci yarıya da aynı oyuncularla başladı Abdullah Hoca. Üstelik sadece Abdullah Hoca da değil Erol Bulut Hocada bir değişikliğe gitmedi. Buna rağmen oyunun temposu hiç düşmedi. Oyun için bir o kalede bir bu kalede tabirini kullanmak yanlış olmaz.

İkinci yarının 25 dakikası böyle geçilince Abdullah Hoca Dorukhan yerine Berat'ı oyuna alarak merkezde bir direnç noktası yaratmak istedi. Ardından da Hamsik yerine Kouassi'yi oyuna alarak Nwakaeme'yi İkinci bir santrfor misali öne attı.

Beklenenin aksine bu değişiklikler kale önünü kalabalık savunan Gaziantep oyuncuların ekmeğine yağ sürdü ve pozisyon üretmeyi imkansız hale getirdi.

Baklava diyarında fıstıklı baklava yemeyi beklerken, boş baklavanın tadına baktık diyebiliriz.