Maçtan önce de ifade etmiştim. Maçın açık ara olmasa da favorisi Trabzonspor’du.
Maçın başında Fenerbahçe kenarları iyi kullanınca herkes gibi Trabzonspor seyircisi de “ne oluyor?” diye sormuştur.
Orta alanda etkili olan ısrarla sol taraftan oynayan Fenerbahçe ilk on dakikanın tartışmasız hakimiydi.
Nitekim ilkyarı böyle geçti.
Herkesin beklentisi olan Sosa nihayet hocanın da fikrine de yatmış olacak ki onu oyuna aldı.
Seyirci değişti, yüzler değişti, gülümsemeler arttı, takımın dengesi mengesi herşeyi değişti.
Yusuf’a bir iki sözüm var. Senin yeteneklerin zaten özel. Birkaç maç kötü oynayabilirsin. Bunu kendine dert etme. Daha çok çalışmalısın. Böyle düşün. Seyirciye kulağını tıka ve önüne bak.
Nitekim bu değişim sahada kendini fazlasıyla gösterince; Sosa’nın mahareti, sahanın yıldızı Abdülkadir’in enfes sol ayağı ve Burak’ın altın vuruşu Trabzonspor’u tarihin Trabzon’a gelmiş en kötü Feberbahçe karşısında öne geçirdi.
Rıza hocayı seviyorum. Bu benim kişisel görüşüm. Yalnız büyük takım hocası olmak hakikaten farklı.
Aykut hoca hemen oyuna müdahale etti. Ha o büyük hoca mı? Bu bizim sorunumuz değil. Adam iki oyuncu oyuna sokuyor şunu diyor sana:
“Ben ne olursa olsun bu kötü kadroyla sana gol atacağım, yebebilirsem de yeneceğim...”
Buna cevap vermeliydin diye düşünüyorum Rıza hocam. Benim gördüğüm tek eksik bu.
Hemen orada Rodallega ve N’Doye hamlesi maçı değiştirirdi diye düşünüyorum.
Burak ve Olcay artık yürüyemiyor. Gör bunu hocam diye içimden haykırdım.
Ama olmadı; canınız sağolsun.
Müthiş olağanüstü bir atmosfer vardı. Kareografi herşey kusursuzdu. Hazırlayanlar, destek verenlere Allah bin katını versin.
Sessiz sedasız kavgasız bir Fenerbahçe maçı. Skoru hariç herşey olağanüstü güzeldi.
Bakın loca sahiplerinden Sedat Yeşilturt maç sonu ne diyor:

Valla keşke her taraftar bu kadar pozitif kalabilse… Ne mutlu Trabzonlulara ve Trabzonspor’a..