“Başakşehir’i satabiliriz!”
Ben demedim... 2019-2020 Süper Lig Şampiyonu olan Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ demiş!
Enteresan geldi!
Futbolcuların tek tek satışına alışkın bünyeme, bir takımın topyekün satılış haberi fazlaca ağır geldiğinden olsa gerek sanırım garipsemem.
Futboldan çok fazla anlamayan bendeniz haliyle soruyorum kendime... Mazisi ve taraftarı olmayan bir takımı kim alır?
Hemen cevap veriyor dilsiz kalbim...
Katar’lılar pek tabi ki!
Katar deyince de, 1980’ler de başarılı bir futbol ülkesi, 1984 yılında Saddam Hüseyin’in, Olimpiyat Komitesi ve Futbol Federasyonu’nun başına getirdiği tam bir futbol aşığı olan oğlu Uday Hüseyin’in gelişiyle ülke futbolunun karanlığa gömüldüğü Irak geldi aklıma nedense.
Ta ki 2007 Asya Kupasına kadar... Çünkü kaybettiklerinde futbolculara işkence yaptığı söylenen Uday, 2003 yılı itibari ile yoktu. Özgür kalan futbolcuların büyük bir başarı göstererek Asya Kupasını almaları, yıllarca zulüm gören bir ulusa nefes olmaları futbol-siyaset cenderesinde daima etkileyici bir haber olmuştur benim için.
Futbol işte... Her ne kadar toplumları uyutan bir afyon desek de, seveni çok.
Biz Trabzonspor taraftarları da yıllarca koca bir yalanla uyutulduk aslında.
“Trabzon’da herkes futbolu çok iyi bilir, Trabzon da herkes futbolcu ve teknik direktördür” yalanıyla!
Ne o? Yoksa siz de mi her şeyi bildiğinize inananlardansınız?
1974-75 sezonunu 7.ci ,1975-76 sezonunu şampiyonlukla bitiren, tarihine 7 şampiyonluk, 9 ikincilik, 8 üçüncülük, 8 dördüncülük, 5 beşincilik, 4 altıncılık, 2 yedincilik, 1 dokuzunculuk, bir kez 12, bir kez de 13’cülük sığdıran bir takımı, bu sezon muhtemelen ikincilikle bitirecek diye yerden yere vurmaktayız şu an.
Böylesi başarılı tabloya sahip bir takımın, başarısız olmasının sebebi bu bakış açımız aslında.
Korkarım ki ukala, burnundan kıl aldırmaz, memnuniyetsiz bakış açımızı değiştirmedikçe, Trabzon şehrinin özünü, doğasını, insanını yansıtan elimizdeki bu hazineyi değersizleştirmeye devam ettikçe, bize başarı yok...
Kabul edelim, hepimizin en büyük özelliği, her şeyi ben bilirim, en iyi de ben eleştiririm!
Bu özelliğimizi keşf edenler, bizi yukarıda söylediğim yalana inandırıp müthiş bir algı yarattılar.
Dolayısıyla kaybedilen her şampiyonlukta, şahane bilir kişiler olup takımımızı korkunç derecede eleştiriyoruz.
Oyuncu sakat mı, antrenman performansı nedir? Bunlar hakkında en ufak bir fikrimiz yokken, (sorsanız hepimiz acayip bilgiliyiz, ama değil) bilgi sahibi olup, ölümüne eleştiriyoruz.
Altyapıdan gelmiş çocukları insan içine çıkartmayacak derecede üstelik!
Onların 20 yaşında gençler olduğunu, hata yapmaya müsait olduklarını, hata yaparak doğruyu bulacaklarını unutur derecede eleştiriyoruz.
Eleştiriler baskıya, baskılar gerilime, gerilimler hataya, hatalar kayıplara neden oluyor.
Ve bizler şimdilerde yine aynı şeyleri yapıyoruz.
Korkuyorum!
Çünkü, 95-96 sezonu Hami, Ogün, Abdullah, Ünal, Şota’lı kadromuz, Fenerbahçe’nin arkasından 2.ci olunca yıkıntılı halimizle yarattığımız başarılı halimizi, başarısız olmuş gibi gösterip takım hocasından, malzemecisine kadar takımı darmadağın etmiştik.
2003-04 yılında Fatih Tekke, Gökdeniz Karadeniz ve Yattaralı toparlanmış halimize eklenen, hakem hataları ile oluşan başarılı sezon, ardından ikinci olduğumuz 2004-05 sezonunda Cem Papila’nın başı çektiği hakem kıyımına rağmen 2.ciliğimiz ve sonrasında yeniden devreye sokulan algı ve toz duman olan takımımız...
Velhasıl yaşanan hep aynı...
2.ciliği başarısızlıkmış gibi gösteren algı, acımasız küstah eleştiriler, her seferinde zirveye oynayan takımımızı darmadağın ediyor.
İşte yine aynı şeylerin olmasından korkuyorum...
Yeniden darmadağın olmaktan!
Geçen yıl kurulan alt yapıya ve yeni gelen yönetime inanmak zorundayız.
Eklentilerle takımın daha da gelişeceğine...
Romantik davranışlar, içsel dürtüler sergilemekten kaçınıp, aklımızla hareket etmekten başka çaremiz yok.
Taraftarlar olarak ancak Trabzonspor’u sahiplenir onu, ekibi, yönetimi sımsıkı sarmalarsak başarılı oluruz.
Bakın Fenerbahçe’nin haline...
Bence en başarısız başkana sahipler ama çevremde onun hakkında hiç bir Fenerbahçeliden kötü söz duymadım. Acımasızca eleştiri duymadım. Keza futbolları hakkında da. Lidermiş gibi davranıyorlar. Çünkü takımlarını sarıp sarmalamayı biliyorlar.
Biz de büyük başarıları küçümseyip, istikrarı moralsizlikle sekteye uğratıp darma duman olmayı!
Azıcık sabır...
Ve her koşulda güvenerek tam destek.
Kabul edelim, kimyamıza iliştirilen her şeyi bilen tarafımız koca bir palavra! Bizler ne futbolcuyuz, ne de teknik direktör.
Bize inandırılan asrın yalanından sıyrılalım.
Bir an önce, kurgulanan senaryolara engel olup takımımızı çekmeye çalıştıkları kuyuya etten duvar olalım.
Taraftarlarız biz...
Takımını canı kadar çok seven, ama aynı zamanda da aklı selim olan taraftarlar.
Ben neredeyse herkesin yaptığı gibi, yerden yere vurmuyorum takımımı...
Aksine teşekkür ediyorum...
Bana ve aileme yaşattığın heyecan dolu, keyif dolu dakikalar için teşekkür ederim TRABZONSPOR.
Çok Okunanlar
Trabzonspor’da Kaleci Krizi Derinleşiyor: Transfer Alarmı Verildi
Arda Turan’dan Trabzonspor’a Sürpriz Transfer Baskını: Dragus ve Sikan İçin Yeni Hamle Kapıda
Trabzonspor’da Sürpriz Takas Hamlesi: Sikan’a Karşılık İki Yıldız Gündemde
Trabzonspor Alt Yapıyı Yine Görmezden Geliyor! Gönderilen Gençler Parlıyor, A Takım Yerinde Sayıyor
Trabzonspor U19’dan İstanbul’da Net Zafer
Beşiktaş’ın Hamlesi Sonrası Trabzonspor Beklemede : Transferde Kartlar Yeniden Dağılıyor