Türk lirası, son dönemde döviz karşısında gösterdiği zayıf performansla dikkatleri yeniden üzerine çekti. Dolar kurunun 41 TL’yi, euronun ise 49 TL’yi aşarak tarihi zirveleri gördüğü bu süreçte, piyasada “acaba yeni bir devalüasyon mu geliyor?” sorusu gündemi belirliyor. Ekonomi politikalarının yönü, Merkez Bankası’nın rezervleri, siyasi gelişmeler ve uluslararası ekonomik aktörlerin değerlendirmeleri, TL'nin geleceğine dair öngörülerde kilit rol oynuyor. Özellikle Robin Brooks gibi küresel ölçekte etkili ekonomistlerin uyarıları, Türk lirasında yapısal bir kırılmanın sinyali olabilir mi sorusunu akıllara getiriyor. Peki, TL’deki değer kaybı sürdürülebilir mi? Türkiye, yeniden bir devalüasyon sürecine mi giriyor?
DEVALÜASYON SİNYALİ Mİ? UZMANLAR NE DİYOR
“Türkiye kaçınılmaz bir devalüasyona gidiyor” iddiası, son günlerde ekonomi çevrelerinde sıkça konuşuluyor. Brookings Enstitüsü başekonomisti Robin Brooks, sosyal medyada yaptığı açıklamada, Türkiye’nin yapısal sorunları ve döviz rezervleri üzerindeki baskılar nedeniyle bu yola sürüklendiğini savundu. Özellikle cari açık sorununun sürdürülebilir olmaması, büyüme odaklı fakat ithalatı tetikleyen ekonomi politikalarının Türk lirası üzerinde baskı oluşturduğu belirtiliyor. Uzmanlara göre bu süreç, TL'nin kontrollü bir şekilde değil, ani bir kırılmayla değer kaybı yaşayabileceği bir dönemin habercisi olabilir.
SERBEST KUR REJİMİNE RAĞMEN YÖNLENDİRME VAR MI?
Finans uzmanı Dr. Atahan Çelebi, Türkiye’nin resmi olarak serbest kur rejiminde olduğunu ancak uygulamada Merkez Bankası’nın yönlendirici müdahalelerle kurda kontrol sağlamaya çalıştığını belirtiyor. Özellikle faiz, enflasyon ve kur arasındaki dengeyi yönetmenin gittikçe zorlaştığını vurgulayan Çelebi, “TL şu anda aşırı değerli değil ama müdahalelerle olması gerekenden uzak tutuluyor olabilir” görüşünde. Çelebi’ye göre ekonomi yönetimi, enflasyonla mücadelede kararlı bir adım atamadığı sürece kur baskısı devam edecek ve bu da TL’yi daha kırılgan hale getirecek.
PİYASALARDA SİYASİ RİSK PRİMİ ETKİLİ
TL’nin performansı sadece ekonomik verilerle değil, siyasi gelişmelerle de şekilleniyor. Ekrem İmamoğlu’nun gözaltı süreci sonrası Borsa İstanbul’da yaşanan sert düşüş ve sonrasındaki toparlanma, piyasaların siyasi gelişmelere duyarlılığını net şekilde ortaya koydu. CDS verilerinde yaşanan gerileme her ne kadar olumlu görünse de, yatırımcı güveni hâlâ kırılgan. Bu kırılgan yapı, kur üzerinde de dalgalanmaları tetikleyebilir. Yıl sonu kur beklentilerinin yukarı yönlü revize edilmesi, TL üzerindeki baskının kısa vadede süreceğini gösteriyor.
DEVALÜASYON OLABİLİR Mİ? NE ZAMAN VE NASIL?
Devalüasyon, geçmişte Türkiye’nin sık başvurduğu bir araçtı. Ancak 2001 sonrası serbest kur rejimine geçişle birlikte resmi devalüasyon kararı alınması söz konusu olmadı. Yine de uzmanlar, eğer kur baskısı kontrol edilemez hale gelirse, ekonomi yönetiminin kurda yeni bir denge arayışına girebileceğini belirtiyor. Bu da fiili bir devalüasyon anlamına gelebilir. Özellikle iç talebin daraldığı, ihracatın teşvik edilmek istendiği dönemlerde kur artışı yoluyla rekabet avantajı sağlanması, geçmişte olduğu gibi gündeme gelebilir.





