Gümüşhane'nin Torul ilçesine bağlı Küçükçit ve Büyükçit köylerinde yer alan tarihi camiler, yalnızca ibadet mekânı olmanın ötesinde, 150 yıllık ahşap işçiliğiyle kültürel bir hazine sunuyor. Bölge halkının aktardığına göre bu camilerdeki minber, mihrap ve ahşap süslemeler, karşı yamaçta bulunan Panagia Theotokos (Meryemana Manastırı)’ndan taşındı. Özellikle Hristiyan ikonografisinden izler taşıyan figürler, camilerde nadir görülen detaylarla dikkat çekiyor. Bu sıra dışı mimari ve kültürel zenginlik, uzmanlar tarafından detaylı şekilde incelenmeyi bekliyor.
Manastırdan Camiye: Ahşabın 150 Yıllık Yolculuğu
Köy sakinlerine göre, Panagia Theotokos Manastırı'ndan getirilen ahşap malzemeler, zamanla bölgedeki camilerde kullanıldı. Manastırda papazın vaaz verdiği süslü minber, camiye taşınarak yeni işlevine kavuştu. Aynı dönemde Rum ustaların elinden çıkan mihraplar ve kürsüler, camilere özel bir estetik kazandırdı. Ahşap işçiliğin inceliği ve detaylardaki sanatsal dokunuşlar, dönemin zanaatkârlığını günümüze taşıyor.
Camilerde Hristiyan Motifleri: Kültürel Katmanların Buluşması
Her iki camide bulunan ahşap oymalar, alışılmış İslam mimarisi dışında semboller içeriyor. İşlemeler arasında;
Üzüm salkımları ve çiçek motifleri
Latince harfler
Işın saçan üçgen içinde yer alan göz figürü (Tanrı’nın Gözü)
gibi Hristiyan ikonografisine özgü detaylar yer alıyor. Özellikle “Tanrı’nın Gözü” sembolü, Hristiyanlıkta Tanrı’nın her şeyi gören bakışını temsil ederken, ışınlarla çevrelenmiş haliyle ilahi kudretin ifadesi oluyor. Bu sembollerin camilerde hala yer alması, iki farklı inanç ve sanat anlayışının iç içe geçtiği nadir örneklerden biri olarak öne çıkıyor.
Uzmanlar Ne Diyor? Acil Koruma ve İnceleme Şart
Şu ana dek bu eserler bilimsel olarak detaylı şekilde incelenmiş değil. Ancak bölge halkı, bu ahşap işçiliğin Rum ustalarına ait olduğunu, dedelerinden dinledikleri hikâyelerle doğruluyor. Sanat tarihçileri ve restorasyon uzmanları tarafından yapılacak detaylı analizler, bu eserlerin tarihi ve kültürel değerini ortaya koyabilir. Ayrıca mimari koruma ve restorasyon açısından da önemli adımların atılması gerekiyor.
Torul’daki bu camiler, geçmişin izlerini taşıyan nadide yapılar olarak yalnızca ibadet değil, aynı zamanda kültürel buluşma noktası olma işlevi görüyor. Türkiye'nin çok kültürlü geçmişine ışık tutan bu ahşap mirasın korunması, gelecek nesillere aktarılması açısından büyük önem taşıyor.