Trabzonspor yıllar sonra mutlu sona ulaşıp şampiyon olarak taraftarlarına da bu mutluluğu yaşatıyor. Bu önemli şampiyonluğun gelmesiyle birlikte herkes bu yönetimden memnundur. Bizler de tabi ki memnunuz. Fakat bazı gerçekleri de göz ardı etmemiz mümkün değil. Çünkü bu söyleyeceklerim Trabzonspor’un geleceği ile ilgilidir. 

Bakın üç sezon önce bu yönetim iş başı yaptığı günden bugüne kadar yaptığı transfer hataları ile kulübümüzü borç batağına soktuğunu,
 Trabzonspor’un bu borcun altından nasıl kalkacağını kimse hesap etmiyor.

“Ahmet Ağaoğlu, geldiği gün su almaya paramız yok” diyordu. Birkaç ay sonra her ne hikmetse birden sanki elinde sihirli değnek varmış gibi bir anda kulübümüze paralar akmaya başladı. 
Tabi bunun en büyük nedeni Bankalar Birliği ile yapılan anlaşmadan kaynaklanan ödemelerin ertelenmesi, hiçbir borca para ödemeden yayıncı kuruluştan ve satılan oyunculardan gelen paralar yönetimi adeta şaşırtmış olacak ki, su parası olmayan kulübün başkanı bir anda bu bolluktan gelen paralarla yanlış oyuncular alıp, beğenmeyip bir de üzerine para verip ya başka kulüplere kiraladı ya da gönderdi. 

Tabi ki bu yanlışlıklardan kaynaklanan borç batağı oluşturdu aslında.

850 Milyona inen borç, bu yanlışlar ve hatalar sonucu 2 milyara kadar çıktı. 

2023’te bankalarla olan anlaşmalar sona eriyor ve geri ödemeler başlayacak. İşte ben o zaman başkanımızın tavrını merak ediyorum.

Sakın bırakıp gitmesin. Bana göre kesin bırakmak için yol arayacaktır. Çünkü iki sezon öncesinde bir yerlerden gelen paralar da kesilmiştir. 

Sadece yayıncı kuruluştan para gelecek fakat bu gelirin büyük bölümü bankalara olan borca gideceği için bu yönetim de bırakıp gitmenin yollarını arayacaklardır. 

Çünkü bu ağır yükün altından kolay kolay kimse kalkamaz. Yayıncı kuruluştan gelen parayla ancak üçüncü sınıf futbolcu alırsınız. Çünkü gelen paranın çoğu bankalara olan borçlara gidecek. İnşallah devlet baba bankalarla görüşür de bu işe bir çözüm getirir. Yoksa 4 büyük kulüp işin içinden zor çıkar. Hadi İstanbul takımlarının mal varlıkları var. Çok sıkıştıklarında birini satar dünyanın parasını kasalarına koyarlar. 

Peki Trabzonspor’un satacak neyi var?

Bizim geleceğimiz alt yapıya önem verip orayı canlandırmaktır. Ne var ki bu yönetim hem 1461’i hem de altyapıyı körelterek dışarıdan parayla altyapıya genç oyuncular transfer ederek yanlışlıklarına bir yanlış daha katarak devam ediyor. 

Trabzonspor eğer alt yapıya önem vermezse alttan A takıma oyuncu çıkaramadığında dışa bağımlılık devam ederse işte kötü sona gidiş o zaman başlar. Onun için çok dikkat etmemiz lazım. En azından elimizdeki kendi öz çocuklarımıza sahip çıkmamız lazım. Eğer teknik adamlar gibi bizler de Trabzon kökenli oyuncularımıza hor bakarsak bu işin sonu çok hazin olur. Bunu da bizim taraftarlarımızın camiamızın bilmesi lazım. Bizim bunu söyleyip yazmamız takımımız için iyi olacaktır diye düşünüyorum. 

ÖNEM VERMEK LAZIM

Aklıma gelmişken başkanımızın bir önem vermeyişini yazmak istedim: İstanbul Trabzon Federasyonu Genel Başkanı çok değerli iş adamı kardeşimiz Dursun Çağlayan bizim sevgili başkanımız Ağaoğlu’nu arayıp ‘1 Milyon TL yardım etmek istiyorum’ diyecekti fakat cevap veren olmadı. 

Arkasından mesajla diyor ki ‘Ben de büste adımı yazdırıp Trabzonspor’a 1 Milyon yardım edeceğim’. Yazdığı mesaj da adını soyadını ne iş yaptığını açıkça belirtmesine rağmen yine de cevap alamıyor. 
Bakın başkanımız ilk geldiği günlerde su parasına bile ihtiyacımız var diyordu ama şimdi her ne hikmetse kibirli davranarak yardım edecek olan bu Trabzonspor sevdalısı kardeşimiz Dursun Çağlayan’a cevap vermeyerek 1 Milyon TL’yi reddetmiş oluyor.

Bu da bizim başkanımızın başka bir yanlışıdır. 

Aslında böyle değerli Trabzonspor sevdalısı iş insanı kardeşlerimizi kazanmamız lazım çünkü bu insanlar hiçbir menfaat gözetmeksizin kulübümüze yardım etmek için adeta yarışıyorlar. Ama biz onları elimizin tersiyle itiyoruz. Bu da çok büyük bir yönetim hatasıdır.    

AKILCIL BEYANAT

Başkanımıza bir hatırlatma ve tavsiyede bulunmak istiyorum.

Rakiplerimizle hep iyi diyalog içinde bulunmak çok önemlidir.

Bakın geçmiş yıllarda, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım yayıncı kuruluşun kulüplere vereceği hisselere el koyarak, “Trabzonspor 4’üncü büyük kulüptür. Onun payını buna göre hesap ederek vermek lazımdır” dedi.

Ve bizim hakkımızın korunmasını bizzat istemiştir.

Onun için ne konuştuğumuzun ne söylediğimizin arkasında durmamız için hiçbir kulüp başkanını yönetimini taraftarını kırmamak lazım.

Haa diyeceksiniz ki Ali Koç efendi durmadan usanmadan Trabzonspor ile uğraşıyor.

Bize çamurlar atıyor. Atsın. O, söylediklerine bile inanmıyor.

Sadece kendi seyircisini kandırarak başarısızlığını örtmek için çırpınıp duruyor.

Bu duruşu da bir büyük kulübün başkanına yakışmıyor. 

Ama bu da Fenerbahçe’nin sorunudur. Bizi ilgilendirmiyor.

Bizi başarılı olalım.

Gerisi benim için hiç mi hiç önem taşımıyor.

YATIRIM ŞART

Büyük kulüplere baktığımızda İstanbul’un 3 büyük kulübünün mal varlıkları çok iyi.

Fenerbahçe’nin eski başkanları tesisler yaparak kulüplerine yüklü miras bırakırken, Beşiktaş’ta aynı şekilde çok iyi tesislere sahip.

Bir de Galatasaray’a bakıyoruz, onlar tamamıyla büyük kulüp olmuşlar.

Sırasıyla bazılarını sayarsak; Ada, Florya, Colombus, Mecidiyeköy, Riva, Kemerburgaz, Spor Salonu, Hasnun Galip Kulüp Merkezi gibi her biri birbirinden değerli yatırımlar.

Peki bizim neyimiz var?

Kartal’da bir benzinlik, Mehmet Ali Yılmaz’ın yapıp bıraktığı önemli tesisimiz var başka da hiçbir şeyimiz yok.

Peki başkanımız ve yönetimimiz günü birlik yatırımsız gelirler yerine iyi düşünüp geleceği de içine alarak büyük yatırımlar yapmayı niye düşünmez?

Şahsen ben yapılacak plan ve projeleri onlara önerebilirim.

Tabi yapmak isterlerse…

YANLIŞ TRANSFERLER

Trabzonspor’da geçmiş yıllarda ve yakın zamanda yanlış ve hatalı transferler çok oldu.

Anadolu kulüpleri kılı kırk yaparken biz yanlış alınan oyunculara üstüne para vererek başka takımlarda oynamalarını sağlıyoruz.

Örneğin; Diabate’yi 500 Bin Avro’ya x bir takıma teklif ettiler.

Ama o kulüp bu para çok deyince menajerleri hemen Trabzonspor’un kapısını çaldı ve bu oyuncuyu 1 Milyon Avro’ya bize kakaladılar.

Afobe’ye 600 Bin Avro vermediler ama her ne hikmetse bizim yönetimimiz 1 Milyon 300 Bin Avro’ya atlama yaparak transfer etti.

Bunlar gibi sezon başı alınıp devre arası gönderilen pek çok oyuncumuz var.

Bu yanlışları yapmalarının nedenleri şuydu; Bankalar birliği yeniden yapılanmaya gitti.

Bundan dolayı da bizim yönetimimizde rahatlamış oldu.

Onun için de istedikleri gibi harcama yaptılar.

Çünkü iki yıl gibi bir zamanda geri ödeme yapılmayacaktı.

Su parası bile bulamayan Trabzonspor’a bir de gaipten(?) gelen paralar olunca bazı simsarların cüzdanları bile doldu.

Kulübünde borcu iki milyara dayandı.

Peki bunlardan sonra gelecek olan yönetim bu yükün altından nasıl kalkacak?

Bunun hesabını maalesef hiç kimse yapmıyor.

Trabzonspor iki üç yıl kendi yağıyla kavrulmalı.

Alt yapıdan gelecek oyunculara ağırlık verilerek takımın iskeleti teşkil edilmeli.

Bu zaman zarfında da borcumuzu 500-600 Milyonlara indirip tekrar şampiyonluk hesapları yapılmalıdır.

Zaten, Trabzonspor her sezonda şampiyonluk yarışının içerisinde yer almıştır. Bir de Trabzonspor’a kalıcı ve devamlı gelir getirecek yatırımlar yapılmalı.

Çünkü yayıncı kuruluş bu işi bıraktığı an en büyük zararı bize olur.

Bu söylediklerimin hesabını kimse yapmıyor.

Herkes Rabbena hep bana misali Trabzonspor’u eline geçiren vuruyor. Bir şampiyonluk uğruna geleceğimizi yanlışlıklarla yıkmayalım.

Bakın çoğu teknik adamlar kendi başarıları için her türlü harcamayı yaptırır.

Başarısız oldukları zaman da çekip giderler.

Geride kalanlar hiç mi hiç onları ilgilendirmez.

Ama biz Trabzonspor’un evlatları olarak bunları düşünmek zorundayız.

Çünkü bu kulüp bizimdir.

Ve hep de öyle kalacaktır.

Yaşadığımız sürece de Trabzonspor’umuzun haklarını savunmak mecburiyetindeyiz…  

OYUN ANLAYIŞI DEĞİŞMELİ

Trabzonspor’un geçen sezonki şampiyonluğunda oynadığı futbolu hiçbir taraftarımız benimsemedi ancak 4-5 maç iyi futbol oynadık diğer maçlarımızın hepsinde kısa kısa belli periyotlarda 15 veya 20 dakika göze hoş gelen oyunlar oynadık. Tabi ki bunun da sebebi hocamızın oyun anlayışından kaynaklanan bir durumdu. Bu nedenle de Trabzonspor’un sergilediği futbol oyun bazından kimseyi memnun etmemiştir. Ama skor olarak hepimizi tatmin etti diyebiliriz. Bakın bu sezonda çok büyük parlar harcadık diyebiliriz. Bakın bu sezonda çok büyük paralar harcadık. Fena sayılmayacak oyuncular transfer edildi. Onun için ben hocamızın yeni sezondaki oyun anlayışını değiştireceğini umuyorum. Bu da cesur futbolla olan bir oyun tarzıdır. Şunu da göz ardı etmeyelim. Rakiplerimiz geçen sezon ki gibi ligi erkenden bitirme ve hep de şampiyonluk yarışının içinde olacakları kesin. Ben bu durumu görerek işi daha da sıkı tutmamız lazımdır diyorum. 

YENİ TRANSFERLER

Trabzonspor’un yeni transferlerine baktığımızda bence yerinde ve iyi kararlar verilerek alınan bu oyuncular çok üst düzeyde olmasa da Trabzonspor’a fayda sağlayacaklardır diye düşünüyorum. Sağ bek Larsen’i fazla seyretmedim ancak sol bek Eren, faydalı bir oyuncu profili çizmişti. Trabzonspor’un en çok konuşulan mevkiisi sol kanattı. Buraya da Trezeguet’i alarak bu bölgeyi de sağlama aldık diye düşünsek de kafamızda bir acaba sorusu var: “Bu mevkideki canlılığıyla Trabzonspor’a çok fayda sağlayan Nwakaeme kadar faydalı olur mu Trezeguet?” Bunu yaşayıp göreceğiz. Bakın Edin Visca geldiği günlerde bir ay kadar ki zamanda iyi işler yaptı. Faydalı oldu. Fakat ondan sonra onu sahada göremedik. Sadece ismi vardı o kadar. Bu nedenle alınan oyuncuları şimdiden yorumlamak bana göre yanlış olur. Aklıma gelmişken bunu da yazmam gerek. Fenerbahçe’nin Gölcük’ten aldığı İsmail isminde bir oyuncu var. Bu çocuğu Sadi Tekelioğlu hoca bizim yönetime ve izleme ekibine alınması için talepte bulunmuş fakat bizim çok bilmişler bize yaramaz deyince, Sadi’nin referansı var Trabzonspor’a ama onlar almadı biz hemen alalım diyerek bu genç yeteneği transfer ettiler. Bizim yönetimimizde yaramayan pahalı oyuncu peşine düşsün. Paramız çok ya?

ALT YAPIMIZ BİTTİ Mİ?

Trabzonspor’un en çok gurur duyduğu bölümü tabi ki altyapımızdı. Şimdi o çok başarılı olan kaliteli futbolcular yetiştiren yerde yeller esiyor. Başarılılarla dolu bu futbol akademisinde maalesef başka kulüplerden genç çocukları parayla transfer ederek A takımımıza katkı sağlamalarını bekliyoruz. Ligdeki genç takımlar kategorilerine bakıyoruz. Önemli yaş gruplarında başarımız yok bu da bizi dışa bağımlılığa itiyor. Yazıktır günahtır bu kulübün gelirlerini çarçur ederek hiçbir yere varamazsınız. Onun için geleceğe yatırım yapmak lazım. Bu yatırımın da adresi alt yapıdır. Bakın bizim gibi Trabzonspor’u seven hiçbir menfaat beklemeyen eski futbolcu kardeşlerimizin tavsiyelerini mutlaka dikkate almalısınız. Çünkü ben şahsen Trabzonspor’un geleceğinden kuşku duymaya başladım. Bakın gelecekte bu taraftarın vebalinden kurtulamazsınız. Bunun için geçmiş yönetimleri de uyarmıştım. Şu anki yönetimi de uyarıyorum. Daha fazla hata yapmayın. Söylemesi bizden uygulama yapması ise sizden sevgili yönetici kardeşlerim.

ADİL DAVRANIN YETER

Trabzonspor’un uzun yıllar sonra gelen şampiyonluğuna taraflı tarafsız çok sayıda bakanlarda milletvekilleri de sevindi. Bu tarafsız sevinmenin nedeni geçmişi çok başarılı ve her kesiminde sempatisini kazanmış bir takım oluşundan da kaynaklanan bir sevgidir. Bakın geçmiş yıllarda en çok canı yanan takımlar Anadolu takımlarıyla birlikte Trabzonspor’du ancak yeni bir VAR sisteminin devreye girmesiyle birlikte artık öyle göz göre göre haksızlıklar asgariye inmiş durumdadır. Bir de bizim bürokratlarımızın, “Yeter artık kimse Anadolu takımlarının hakkını gasp edemez” demeleri de bazılarının burunlarını kırmıştır. Bakın Berat Albayrak, bankalar birliğiyle yaptırdığı anlaşmalarla bütün kulüplere nefes aldırmıştır. Eğer bu yapılandırma olmasaydı bankalar kulüplerimizin kanını emerdi. O yüzden bütün kulüplerimiz yatsın kalksın Berat Albayrak’a dua etsin. Trabzonspor’un da iyi ve güçlü bir lobisinin olduğunu da bazı kesimlere hatırlatmış olalım ki bizim hakkımızı artık kolay kolay kimse yiyemez olsun. Onun için her Anadolu takımı da Trabzonspor gibi rahatça çıkıp maçlarını oynayacaktır. İnşallah hakem kardeşlerimiz de bütün takımlarımıza eşit davranarak hiçbir kulübümüzü mağdur etmezler. Zaten hakemlerimize yakışan da adil ve ahlaklı davranmaktır diyorum.

HADSİZ

Ali Koç denen haddini bilmeyen bir kişi Trabzonspor’un şampiyonluğuna gölge düşürmek için elinden gelen bütün yalanı dolanı iftirayı atmaya devam ediyor. Kendi başarısızlığını başkalarına çamur atarak örtmeye çalışıyor. Fakat yaptığı bur çirkinliklerin farkında değil. Bakın iki büyük kulübün taraftarları sokaklarda meydanlarda birbirine giriyor. Bu insanlara yazık günah değil mi? Bu demeçlerinle iki güzide kulübü adeta birbirine düşman etmiş gibisin. Bunun baş sorumlusu sensin. Ben senin bu çirkin beyanatları yaptığın için suç duyurusunda bulunuyorum çünkü bugüne kadar Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında böyle vurdulu kırdılı hiçbir olay olmamıştır. Ama sen adeta insanları kışkırtarak birbirine düşüren açıklamalarınla bu kaos ortamını yaptın. Yazıklar olsun senin gibi kan emicilere. Dört yıldır başkansın hiçbir başarın yok onun için de başarılı olan tüm takımlara karşı şahsi kin besliyorsun. Ben de şahsen bütün Koç mamullerini kullanmayacağım ve böylelikle seni ve kurumunu protesto ediyorum.

TÖREN SKANDALI

Trabzonspor şampiyon oldu hep sevindik. Her Trabzonsporlu mutlu oldu. Bu çok büyük bir duygudur. Bunu bize yaşatan futbolcuları sonsuza dek hatırlayıp onları kalbimize sokacağız. Çünkü bunu yaparsak onları unutmazsak ancak böylece onlara vefa borcumuzu ödemiş oluruz. Trabzonspor’un şampiyonluk kutlamaları çok çok güzel ve muhteşemdi. Bu şahsen beni mutlu etti. Çünkü bu kutlamaları bütün Türkiye naklen seyretti. Ama yönetimimizin çok büyük bir yanlışı vardı. Trabzonspor’u Türkiye’ye tanıtan 4’üncü büyüklüğü kazandıran ülkemiz futbolunda bir ilki gerçekleştirip adeta ihtilal yaparak şampiyonluğu Anadolu’ya taşıyarak Trabzon’un adını da tanıtan o dönemi efsane futbolcularını unutmak onları sıradanlaştırmak büyük bir hataydı. Trabzonspor Kulübünde yüzlerce kişi çalışırken bu organizeyi bir şirkete vermek daha büyük bir hataydı. Bakın üç kuruş kazanmak uğruna dışarıdan gelen arkadaşlarımızın kardeşlerimizin hepsi ayrı ayrı yerlerde oturtuldu. Birbirimizden bile haberimiz olmadı. Zaten Trabzon’daki arkadaşlarımız bu etkinliğe gelmedi bile. Ben de bize ayrılan yeri gördükten sonra stadı terk edecektim fakat İstanbul’dan benim söylemlerim sonucu gelen takım arkadaşım Ali Yavuz’un oluşundan dolayı oturmak zorunda kaldım. Şimdi ben de soruyorum; ey başkan, ey yöneticiler… 4’üncü büyük unvanını kazanan o efsanelerin sayesinde oturduğunuz o koltuk sizlere bana göre yakışmıyor. Yaptığınız bu hatadan dolayı efsanelerden özür dilemelisiniz. Bakın dikkat ettim de kazanılan bu harika şampiyonluğa bile sizin yanlış tavrınızdan dolayı belki de sevinmek istemeyenler bile olmuştur. Sizin yaptığınız bu yanlışlığı amatör yöneticiler bile yapmaz.