10 Kasımlar Ata’ya Ağlamak Değil,  Ata’yı Anlamak Günüdür
 
10 Kasımlar Ata’ya ağlamak değil, Ata’yı anlamak günüdür…
 
Tarihler yine 10 Kasım’ı gösteriyor… Bayraklar yine yarıya çekilmiş memleketimde. Bugün siyahlar giyiniyor koca adamlar… Oysa bugün, bütün değerlerinle içimize doğduğun gündür senin. Ağıtlar yakmak yerine billurlaşan fikirlerinden bu zamana düşen payı hesap edelim. İçimizdeki esareti, paslı süngülerimizi takıp kovalım bir kez daha yüreklerimizden. Bilinmeli ki 10 Kasımlar ağlamak günü değil, anlamak günüdür artık… Ağlamaya değil, anlamaya harcayalım kıymetli vaktimizi. Sen ki zamanı ellerinle yoğurup altın kürelere döndürmüştün yaşadıkça. Esir Türk yurdunu hunhar çapulcuların elinden kurtarmıştın. Dostlarını güldürüp düşmanlarını ağlatmıştın. Uyuyan bir milleti gaflet uykusundan uyandırıp diri ve iri yapmıştın. Gönderden indirilen boynu bükük bayrağı, semalarda dalgalandırmıştın. Kararlıydın, ısrarlıydın, taşı parçalardı metanetin, ufku delerdi keskin bakışların.
 
10 Kasımlar Ata’ya ağlamak değil, Ata’yı anlamak günüdür…
 
Atatürk bu milletin millî ve ulvî değerlerinin burcunda yükselen bir bayraktır. Onun içindir ki bizde baba kelimesinden daha önce öğretilir Ata kelimesi… Zira Ata da babadır vatan sevgisiyle atan yüreklerde. O gönüller taşır bu sevgiyi çağlar ötesine. Geçen zaman onu daha da büyütür ve anlamını yüreklere nakşeder. Atatürk bir değerler manzumesi… Sen ki bir milletin düşlerinde ve görüşlerinde yaşattığı kahramansın. Denizler gibi dalgalanan o mavi gözlerin; sislerin kapattığı ufkun arkasında dönen nice dolapları görmüş, lanet okumak yerine karanlıklara bir mum yakmıştı. O mumun alevi büyüdükçe büyümüş karamsarlık bulutlarıyla kararan göklerimizi ışığa boğmuştu. Hiç sönmedi, bundan sonra da hiç sönmeyecek bizlere bıraktığın meşale. Sen ki geleceğin boy aynasında esir milletimizin hürriyetini görmüştün. Vatan toprağını altın bilip elde edilmesi için gerekirse onun kanla sulanmasını göze almıştın.
 
10 Kasımlar Ata’ya ağlamak değil, Ata’yı anlamak günüdür…
 
Cumhuriyet ülküsünü çoraklaşan yüreklere eken bir bahçıvandın sen. Herkes bakarken sen görürdün. Başkaları bakıp dururken sen yapardın. Dik yokuşları düz görür, adımlarını hızlandırırdın. Zira yol uzundu, gidilecek yerler, zapt edilecek kaleler, aşılacak engeller çoktu. Nice yollar vardı aşılmayı, nice sırlar vardı çözülmeyi bekleyen. Sen iradenle; aşılmayan yolları aştın, çözülmeyen sırları çözdün, doğruyla yanlışı mantık süzgecinden geçirip süzdün. Aşkların en güzelini büyüttükçe büyüttün yüreğinde. O ölümsüz ve bitimsiz sevgi, abideleşen bir destanın ana kaideleri oldu. Onun üzerinde büyüdü azmeden bir milletin özgürlüğü… O milletin çocukları şimdi senin fikirlerini ekip biçiyor yürek tarlalarında. Paylaşmak; zannedildiği gibi azalmak değil, çoğalmaktır aslında. Zira bize bıraktığın miras paylaştıkça artıyor. Eşsiz zaferlerin yine göğsümüzü kabartıyor. Bayramların yaşatılıyor aynı heyecanla…
 
10 Kasımlar Ata’ya ağlamak değil, Ata’yı anlamak günüdür…
 
Kalem seni yazmakta aciz kaldı. Seni kâğıda sığdıramadı söz üstatları. Romanlarda gözyaşı olup aktın mahzun yüreklere. Şiirlerde büyüdükçe büyüdü zamanı ve zemini kuşatan gölgen. Masmavi gözlerinle, çepeçevre kuşatılmış karanlıklarda bile bir çıkış yolu görürdün. Zalimlerin baskısı altında inim inim inleyen insan yığınlarının acılarını örten şefkatinle ve taşlaşan yürekleri bile yumuşatan engin hoşgörünle nefretin ormanlarını ateşe verirdin. Engelleri bir bir aşıp uygarlık yolunda koştun. Nefesleri kesen bayırlarımızı düzlüğe döndürdün. Umuttan nasibini alamayan, bu yüzden çölleşen yüreklere umut yağmurları yağdırdın. Yeşerdi gönül bahçelerimiz… Güller boy verdi bir zamanlar barut kokusundan geçilmeyen mümbit topraklarımızda. Şimdi baykuşlar değil, bülbüller ötüyor bahçelerimizde.
 
Zamanı ve mekânı aşan düşüncelerin çiçek açtı berrak zihinlerde. Çocuklar şimdi rüyalarında bile senin adını sayıklıyor. Seni dünya gözüyle göremedikleri için hayıflanıyorlar. Diktiğin cumhuriyet fidanı büyüdü, serpildi, koca bir çınar oldu.  Emin ol cumhuriyet emin ellerde…
 
10 Kasımlar Ata’ya ağlamak değil, Ata’yı anlamak günüdür… Bu böyle biline!…