ABD başkanı Trump çok akıllı ve cesurmuş Arap'ın  toprağı ile İsrail'e jest yapıyor.
Ve Kudüs'ü "İsrail'in bir ilidir "diyor ve de Başkent olarak tanıyor.
*
Araplar her zamanki gibi yine uyuyor.
Tayyip Bey Haykırıyor,
Hayır!
Bu kabul edilemez.
*
Sonra bu sesten utanan umutsuz vaka Araplar,
Ar belası çağrıya icabet ederek Türkiye'ye geliyorlar.
Tabi , İslam'ın mabedi elinde olan Amerikan esiri,
Suudi kıralı ve
Mısırın Si si si hariç.
Onlar dışişleri bakanları seviyesinde lütfediyorlar.
Etliye sütlüye karışmıyorlar...
*
Anlaşılıyor ki, Türkiye yoksa,
Arap dünyasında hiç bir şey yok...
*
Bu arada,
Dünya medyasından bu toplantıyla ilgili neredeyse tek satır  yok.
Adamların Paris'teki bir fahişesini dahi,
Birer asalet timsali olarak manşetlere çekerken bizler,
Bunlar bizim bu denli öfkemizi,
Feryadımızı,
Haklılığımız dahi gizler...
*
Çünkü bunlar,
Görmez.
Duymaz.
Konuşmaz doğruları...
*
Anlaşılan bu görmezden gelmeler,
Gerçeklerden korktuklarını göstermektedir.
Ama yine de,
Teşekkürler Türkiye.
Teşekkürler RTE!
 
FİLİSTİNLİ ÇOCUK

Evet, aklım o masum çocukta kaldı.
Adı Fevzi El Cüneydi.
Yaşı 16
20 İsrail askeri tarafından derdest edilmiş.
Gözleri bağlanmış,
Bir Arap genci.
Fena halde dövmüşler.
Dudaklarını patlamışlar.
Ağzı kan/revan içinde.
 
Evet o daha bir  çocuk.
Etrafında korku ve telaşla bakan ruhunu kaybetmiş İsrail Askerleri...
Nedir ne oluyor?
Bu çocuk size ne yapmış olabilir?
Üzerinde silah yok,
Bomba yok.
Beyazlı bir  tişört var.
Altta moda bir kot pantolon.
Ve de yamalısından.
Şimdi hala içerde.
Hatta süresini üç gün daha uzatmışlar.
*
Bu görsel;
İsrail'in korkaklığına ve işgalciliğine müthiş bir delildir.
Bu görseldeki çocuk,
İslam dininin nurlu ışığıdır.
*
Ve Suudi Arabistan.
Ve onun başındaki Amerikancı meymenetsizler.
Sizler artık İslam dünyasından,
İslam Birliğinden sökülüp atılmalısınız.
Zira,
Ne dinkardeşine,
Ne Irkdaşına yardım etmedin.
Edemedin.
Çünkü korkaksınız.
Alçaksınız çünkü.
Satın alınmışsınız çünkü.
Allah o toprakları da sizin işgalinizden kurtarsın.
Belki o zaman kurtulur İslam.inizden kurtarsın.
Belki o zaman kurtulur İslam.

İSLAM HAYVANLARA DÜŞMAN DEĞİLDİR

Trabzon Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Lütfiye Tüzin Kurban anlatıyor,
"Harun Bey!
İnsanın canı yanıyor...
Bu sözde modern çağda bazı insanlarımız nasıl bu kadar zalim,
Neden bu kadar duyarsız olabiliyor?
Anlaşılır gibi değil.
Ama biz bu hayvanların haklarını aramaya devam edeceğiz.
*
Size bir şey anlatayım mı?
Trabzon'un Meydan semtinde bir otomobil,
Yapmaması gereken bir hızla,
Kulakları küpeli bir sokak köpeğini eziyor ve çekip gidiyor.
Ardından bu zatı kameralardan tespit ediyoruz ve ceza almasını sağlıyoruz.
Evet, bu Trabzon'da ilk oluyor.
Haliyle çok mutluyum Harun bey!
*
Öte yandan Şehrimizde bir site yönetimi köpeklere ve kedilere savaş ilan ettiler.
Yönetime, “Neden hayvanlara bu öfke?” dediğimizde,
Başkan 'Biz yönetime bu hayvanları siteden temizleyeceğiz diye geldik.
Benim misyonum bu'  diyor.
Ve hayvanlar için etrafa konulan yiyecekleri ve su kaplarını kaldırıp atıyorlar...
*
Yetmedi işi sözde dine/kitaba uygunmuş gibi,
'Köpek olan eve melek girmez' diyor.
Hatta yönetimden "Hoca" olduğunu söyleyen bir muhterem,
Köpek besleyen bir hanımefendiye,
Direkt "Sen Müslüman'mısın?" diye soruyor.
Yani " Müslüman köpek beslemez" demeye getiriyor.
Çok yazık.
Mübarek İslam Dinini nasıl da zalim ve acımasız gösteriyorlar...
*
Ama şunu da belirtmeliyim.
Bir pazar günü Erzincanlı gençler Uzungöl'de bir köpeğe çarpıyorlar.
O gençler çarptıkları köpeği, derhal Of'a getiriyorlar.
Orada tedavi ettiremeyince de bizi buluyorlar.
Biz de veterinere götürüyoruz.
Hayvanın ayağı fena halde kırılıyor.
Tedavisi yapılıyor ve şimdi köpek çok sağlıklı olarak hayatına devam ediyor...
*
Taka Gazetesi olarak bu konudaki duyarlılığınızı bildiğimiz için sizlere koşuyoruz.
Yoksa bu konuda basın yanımızda olmasa çabamız yeterli tesir alanı bulamaz."
Diyor.
*
Teşekkürler Sevgili başkan.
İşiniz zor .
Allah yardımcınız olsun...

MHP İL BAŞKANI NİHAT BİRİNCİ

Başkan Nihat Birinci ile nihayet Taka'da karşılaştık.
Kibar bir başkan.
Son derece donanımlı.
Geç kalmış bir buluşmaydı.
Gerekçesini,
İçeride çok işlerimiz vardı.
Onlarla meşgul olduk.
Ancak kendimize geldik ki, size geldik.
*
Yazılarınız okuyorum...
Hepsini okuyorum.
Karikatürlerinizi de izliyorum...
Bir ara çok vurdun bize.
Hatta bir ara İyi Partiyi desteklediniz.
*
MHP bu ülkenin olmazsa olmazıdır.
İskeletidir.
MHP varsa korkuya hacet yoktur.
*
Zor günler geçiriyoruz.
Şimdi bu koşullarda agresif siyasetin ülkeye faydası yok.İşte biz siyasetten istismarlardan büyümeye talip değiliz.
*
Dışarıya ve içeriye birlik mesajları vermemizin tam da zamanıdır.
Yoksa yırtıcı siyaset yapmayı bizim kadar hiç bir parti yapamaz.
Ama dedim ya,
Şimdi bunun sırası değil.
*
Bizden ayrılan arkadaşlarımız var.
Ama bedenen ayrılsalar da ruhen ayrılamazlar.
Zaman içerisinde,
Gittikleri yeri tanıdıkça bize döneceklerdir.
Ülkücünün mekanı MHP'dir.
*
Daha fazlasını sormayın,
Anlatmam. Biz devletin bekası için anlatacaklarımız bize yarasa da,
Anlatmam,
Anlatamayız.
Nokta...” dedi.

KAYTAN BIYIKLARIMI SÜREM NERELERİNE

Ak Partide bıyık ayarı.
Artııık
Bütüüün Erkekleeer!
Bıyııık
Bırakacaklaaardıııır!
Duyaaan!
Duymayanaaaa!
Haber versiiin!
Güm güm de güm güm!

FIKRA

Mişon ile Salomon çocuk yaşta işportacılığa başlayıp, ticareti yürütmüşler. Kırk yaşına geldikleri zaman ikisi de milyoner olmuş. Mişon cin gibi. Salomon ise biraz hımbıl ve aptal görünümlü. Mişon, 30 yıl ortaklığın sonunda Salomon’a bir teklif yapmış:

"Bak Salomon, 10 yaşında ticarete başladık, 40 yaşına geldik, Allah’a şükür zengin olduk. Evlerimiz, apartmanlarımız, arabalarımız, teknelerimiz var. Bunların hepsine ortağız. Ama istersen, bundan böyle mallarımızı ayıralım."

Salomon bön bön Mişon’un yüzüne bakmış: "Madem öyle istiyorsun, öyle olsun."

Mişon başlamış mal taksimine: "Büyükada’da bir köşkümüz var ya, o köşk benim, Taşlıtarla’daki ahşap ev senin."

Salomon yanağını uzatmış: "Oldu kuzum, öp beni!"

Mişon öpmüş: "Şişli’deki büyük mağaza benim, Kuledibi’ndeki dükkán senin!"

Salomon yanağını uzatmış: "Oldu kuzum, öp beni!"

Mişon öpmüş ama birden uyanmış: "Bana bak, ne diye her seferinde kendini bana öptürüyorsun?"

Salomon "Hiiiç" diye başını sallamış: "Ben şey edilirken öpülmeyi severim de."