Sanırım 1993 yılıydı.
Türkiye’de yükselen değer Refah Partisi olmuştu.
Parti hiçbir yere sığmıyor ve Trabzon Belediye Başkanlığına yürüyordu.
Anketlerde yüzde 20’ye ulaşmıştı. Trabzon’da tarihi bir miting yapmıştı.
Asım Aykan, Şeref Malkoç, Muammer Saka, Sultan Göktaş, Ali Rıza Akdeniz, Rahmetli Hanefi Saral, Süleyman Akyüz, Ali Rıza Özderya, Dursun Ali Düzenli, Mustafa Bekar, Süleyman Kaya, Niyazi Sürmen, Aydın Pişiren partinin A takımındaki isimlerdi.
Bu sırada Parti binası alınacaktı.
Suluhan’da muhteşem bir kat seçildi.
Ve o kat için il divanında para toplanıyor.
Herkes 100 Mark 200 mark atıyor.
Arkadan bir ses.
‘Benden de 200 mark’
Salon şaşırmıştı.
Zira bu parayı veren isim Trabzon’un en meşhur hamalı Hasan ağabey idi.
Yıllarca tartışıldı.
Acaba Hasan ağabey o parayı verdi mi yoksa kendisine verdirilip, para torbasına atması mı sağlandı.
Hala net değil.
Ben sizinle bugün Hasan ağabeyi konuşacağım.
Birkaç gün önce yük taşımak için bir hamala ihtiyaç duyduk.
Pazarkapı Mahallesi’nde Kadınlar Pazarı tabir edilen yere gittik.
Trabzon’un tanınmış meşhur hamalı Hasan abiyi bulduk.
‘Hasan abi birkaç parça eşya var taşınacak bize yardımcı olur musun’ dedik.
Verdiği cevap ilginçti.
“Artık ben emekli oldum.”
Hayırlı olsun.
Olsun Hasan abi şu üç parça eşyayı taşımaya yardımcı olur musun?
“Yok. Artık ağır yük taşımıyorum”
Peki, niye buradasın?
“Burası benim ekmek teknem. Dostlarım var. Sohbet ediyoruz. Tanıdıklarımın hafif olan yüklerini taşıyorum. Yeter 40 yıldır yük taşıyorum!”
Çay içer misin diyerek misafirperverliğini ve o sevecenliğini, o yumuşak yüreğinin sıcaklığını hissettik.
‘Ben gelmeyeyim ama size yardımcı olayım.’
Oradan seslendiği iki arkadaşı ile bize eşlik ederek işimizi de çözdü.
Sağolasın yüreği insan sevgisiyle dolu Hasan abi.
Ayrıldık yanından.
Bir an o dediği cümle geldi aklıma
“40 yıldır sırtımda yük taşıyorum, yeter artık”
Düşünebiliyor musunuz?
Yük altında geçen bir ömür.
‘Hamalın bile emekli oldum artık yük taşımlıyorum’ demesine mi
Yük altında geçen bir ömre mi
Yoksa hamallık mesleğinin bittiğine mi,
Veya hamal bulmanın bile artık mümkün olmadığı bir döneme mi yanalım!