3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün  “Özel Bireyler Günü” olarak kutlanması noktasındaki kampanyayı sonuna kadar destekliyorum.
Bu noktada ben daha önce bir çok yazı kaleme almış tepkimi ortaya koymuştum.
Fakat çözüm alamadık.
Umarım seneye yapılacak etkinlikler bu isim altında bir daha kutlanmaz.
“Engel” kelimesini kabul etmiyorum.
Hastalığının çeşidi ne olursa olsun hepsi bizler için özeldir.
Engelleri ortadan kaldırması gerekenler dayatma ile sakın bu insanlara karşı şirin gözükmesinler.
Hele sosyal medyadan fotoğraflar paylaşıp kimseyi kandırmasınlar.
Biz özel bireyler için ne yapıyoruz, onlara nasıl bir yaşam sunuyoruz, ihtiyaçlarını ve sorunlarını nasıl çözüyoruz derdine düşmemiz gerek
Yoksa öyle hamaset yaparak boş nutuk atmanın faydası yok.
Özel bireyler üzerinden kim kendine göre rant sağlıyor ve onların çaresizliğini menfaate çeviriyorsa o insanlar anne-baba da olsa dünyanın en alçak en şerefsiz insanlarıdır.
Her şeyi yapın ama asla bunu yapmayın.
Bir çok dernek-vakıf ve sivil toplum kuruluşu sömürü yaparak işin suyunu çıkartıyor.
Siyasiler ise koltuklarına onları şov malzemesi haline getiriyor.
Yok böyle bir dünya.
Utanmanız-arlanmanız olsun.
Özel bireyleri yaşama tutundurmak ve hayata kazandırmak için gece-gündüz çaba harcayan anne ve babalara kimse haksızlık yapmasın.
Özel bireylerin sevgiye-samimiyete ve güvene ihtiyacı var.
Başka bir şey istemiyorlar.
Ülkemizde on binlerce dünyada ise milyonlarca özel bireylerimiz var.
Öyle veya böyle bizimle birlikte yaşam mücadelesi veriyorlar.
Çok ağır düzeyde olanların çektiği sıkıntıları yaşayan bilir.
Allah aşkına hepimizin özel birey adayı olduğunu unutmayın.
Evlerine kapanan, park yüzü görmemiş, kimsenin elinden tutmadığı, başlarını okşamadığımız o kadar özel birey var ki aramızda.
Gelin onları yeniden yaşamla barıştıralım.
Gelin onlara sosyal alanlar yaratıp aramıza katalım.

TEŞEKKÜRLER TAKA TEŞEKKÜRLER YUSUF TURGUT!

Değerli Yusuf Turgut başkanımız sağ-olsun Salı günkü köşesinde bizi onure etti.
Bu meslekte her zaman kendisine saygı duyduğum bir insandır Yusuf abimiz.
Mesleğin hamurundan geldi tozunu yuttu.
Trabzon’da taraflı-tarafsız herkesin kabul gördüğü saygı duyduğu bir isim olan Yusuf Turgut’un kaleminden böyle güzel duygularla anılmak emin olun beni çok mutlu etti duygulandırdı.
Takdir edilmek kabul görmek insanı müthiş motive ediyor.
Taka’ya hayat veren başta Sancak ailesine, Yusuf Turgut abimize ve bütün TAKA çalışanlarına gönülden-yürekten teşekkür ediyorum
Yaşarken sahip çıkamadıklarımızın arkasından öldükten sonra ah-vah çekeriz.
Ahmet Şefikmollamehmetoğlu öldükten kısa bir sonra sosyal medyaya baktım.
Onu tanıyan özellikle de meslektaşları neler yazmışlar neler..
Çoğu elbet samimi ve gerçekçi değil.
Göz-boyama timsah gözyaşı..
Rahmetliyi  yaşarken bir kez olsun sahiplenmeyenler  üstelik  en ağır ithamlarda bulunup onu neredeyse vatan haini ilan edenlerin öldükten sonra pişkin-pişkin “yeri dolmayacak demokrat-dürüst- aydın bir insandı” diye yazmalarını nereye koyacağız.
 Alayından tiksiniyorum.
Bizim camia böyle..
Kimin dost kimin post olduğunu kestiremezsiniz..
Yüzünüze ayrı arkanıza ayrı konuşurlar-yazarlar-çizerler
Azıcık başarılı işler yapmaya gör hasetlik-fesatlık damarları çatlayanlar sizi bir kaşık suda boğmak ister..
Kinleri asla bitmez.
Nefretten-dedikodudan ve ayak oyunlarından beslenirler.
Daha düne kadar FETÖ’nün kucağında zıplayanlar, makrubeye kaşık sallayanlar, gezilerine katılıp hava basanlar, hesaplarına para yatıranlar bugün en büyük vatansever olmuş..
Ekranlara bakın..
Zamanında FETÖ’yü yağlayıp- yalayıp-yutanların şovlarına kim inanır.
Vatandaş hepsine k..la gülüyor..
O değil de benim aklım şuna kesmiyor..
FETÖ ile aslanlar gibi mücadele edenler niye ekranlara çıkmıyor yada çıkartılmıyor..
Ah ben özellikle Nedim Şener ile ekran karşında olmak isterim..
Beş dakika bana yeter..
Tek bir sorum ile o program şah-mat olmazsa bende bir daha sokağa çıkmam.
Bilmem anlatabildim mi..