Tüm bir hafta boyunca, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Genel Kurmay Başkanı Hulisi Akar eşliğinde ünlü şarkıcılarımızın da aralarında bulunduğu grubun klarnetler eşliğinde Afrin Operasyonuna destek olmak üzere Hatay’a yapmış oldukları ziyareti konuştuk.
Herkes bir şeyler söyledi bu konu hakkında.
Neredeyse herkesimden tepki alan bu ziyaretle ilgili benim de bir iki kelamım olacak.
Öncelikle empati yaptım.
Ben bir şehit ailesi olsaydım ne düşünürdüm? Ne hissederdim?
Devlet erkanı tarafından düşünülmek elbette çok güzel bir duygu ama daha evladımın mezarında çiçekler bile büyümeden bu ziyaretlerin klarnetler eşliğinde yapılaması… Üstelik bu ziyareti, bütün kış  nerdesin o kayak merkezinde nerdesin o çılgın festivalde keyif yapan askerlik çağına gelmiş gençlerin anne ve babaları olan şarkıcılarımızla yapmak…
Toplumda sempati oluşturmak üzere yapılmış iyi niyetli bir oluşumu tamamen antipatik bir duruma düşürdü.
Olayı özünden kopartarak, inandırıcılığını kaybettirdi.
 
Olmadı yani…
 
Son günlerde…
 
Karısından boşanmak isteyen adam, “Fetö’cüydü boşadım.”
Kiracısını evinden çıkartmak isteyen ev sahibi  “Fetö’cüydü kovdum.”
Cinayet işleyen “ Fetö’cüydü vurdum.”
Birisine gıcık olan “ Bu Fetö’cü tutuklayın.”  derken…
Kısacası herkes Fetö’cü diyerek birbirini bertaraf etme derdindeyken…
 
Aradan sıyrılanlar; Fetö’cüyken türbana bürünenler şimdi kafalarını açarak… Vaktiyle “Hocaefendi “ derken gölgesine bile saygıdan ölüp bitenler, şimdi küfür kıyamet ardından saydırarak AK Parti ilçe yönetimlerine çoktan girdiler bile.
 
Fakat; Ömrü hayatında bir kere bile Fetö’cü olmayanlar “torpil makamını aşamadıklarından dolayı”  görüşme randevusu dahi alamadılar.
 
Hiç değişmiyor…
 
Yeni bir yarışma proğramı keşfettim.
Adı -Gelinim Mutfakta-
Fatih Ürek’in sunduğu yarışmada gelininin yaptığı yemeği bulup ona en yüksek puanı vermek için geliştirilen taktikleri görünce apışıp kalıyor insan!
5 burma bilezik için geliştirilen o oyunlar karşısında en baba strateji uzamanı  bile yolunu kaybetmezse bende İnci değilim!
Hele o gelinlerin hiç susmayan çeneleri! (Ay ben bunları yolarım vallahi! İyi ki de oğlum yokmuş dememe sebep olan o destursuz konuşmalar!)
Kısır yaparken çaktırmadan döndürülen dolaplar, kek pişirilirken yapılan katakulliler…
Kalan son mohikan kaynanaların borularını öttürme mücadeleleri!
Tuvalete gidenin arkasından edilen -offf fenaymış ya, gibisinden dedikodular…
“Kaynanamı çok seviyorum” diyerek duvar gibi yüzüyle iktidarı ele geçirmeye çalışan gelinin tahtı ele geçirme mücadelesi…
“Oğlum bensiz aslaaaa taşınamazzzzzz” diye çemkiren kaynanaya “hıhhhh bulursun” dercesine psikolog gelinin alttan alta bakışı!
 5 burmayı takan gelin-kaynananın diğer gelin-kaynanalara gövde gösterileri.
5 burmayı kaçıran gelin-kaynanaların haset-fesat duruşları!
Tam proğrama kendimi kaptırmışken yüzlerce kameranın önünde gerçekleşen adeta bir skandal gibi gündeme düşen İspanya Kralının karısı Kraliçe Letizia ile annesi kaynana Kraliçe Sofia arasında gerginlik dolu gelin-kaynana mücadelesi…
Ha yarışma-ha gerçek hayat…
Ha 5 burma bilezik, ha altın taht!
Ha kaynana Kraliçe Sofia, ha gelin hanım Letizia…
Ha kaynana Hatice Teyze, ha gelin Cansu..
Anlayacağınız bu gelin-kaynana olayı hep aynı!
Değişmiyor…