Merhaba! Sabah okuyorsanız  bu yazıyı, ‘Günaydın!’Yoksa  ‘iyi günler’ ‘ iyi akşamlar’ mı demeliyim?

Selam türleri, günün saatine göre değişiyor ancak hepsi iyi niyet ve esenlik içeriyor.
Selamet içeriyor.
En kallavi olanı da tabii ki ‘Selamun Aleyküm!”
Allah’ın selamı yani…
Selamlaşmak çok önemli, inacımızda kültürümüzde!
İletişimin olmazsa olmaz unsuru!
Günaydın  demek mesela, öyle sanıldığı gibi hava durumu bildiren bir kelime değil! 
Gününüz aydın olsun demenin kısaltılmış hali…
Başka selam cümleleri neler?
Yemek yiyene, tarlada çalışana ‘Bereketli Olsun’ demek de selam.
‘Kolay gelsin’ ‘rastgele’ demek de…
Örnekler çoğaltılabilir.
Yalnızca bir kuralı var selam vermenin.
Küçükten büyüğe doğru veriliyor.
Bu da ayrıntısı.
*
Bugüne gelelim.
Selamlaşıyor muyuz eskisi gibi.
Hayır maalesef!..
Aynı apartmanda oturup asansöre biniyor fakat selam vermiyoruz.
Yolda karşılaşıyoruz gene aynı.
Hatta aynı toplu taşımada yan yana sohbet ediyor ayrılırken iyi günler bile demiyoruz. 
Herkesin kafası çok mu dolu?
Herkes çok mu yorgun?
Ya da ‘Selam verdim borçlu çıktım’ durumu mu var bilemiyorum.
Ancak Selamsız semtine benzer bir durum yaşanıyor Trabzon’da!
Eski İstanbul’da selamsız /sabahsız kişilere “Selamsız’da mı oturuyorsunuz derlermiş.
Selamsız Üsküdar’da bir semtin adı.
Semt adını Selami Ali Efendi diye birinden almış.
Çarşıdan geçerken, hiçbir esnafa selam vermiyormuş Selami Efendi.
Bunun üzerine çarşı esnafı kendisine ‘selamsız’ demeye başlamış.
O zaman selam vermeden geçip gitmek büyük bir ayıp!
Hatta esnaf için makbul bir selam türü var.
“Sabah şerifleriniz hayrolsun!  Hayırlar feth olsun. Şerler def olsun. Siftahınız helal olsun!
Rızkınız her daim bereketli ve açık olsun. Haram sizden uzak olsun. Helal buyursun.”
Duanın da içinde olduğu bir selam örneği…
“Aranızda selamı yayın” diyor inancımız!
O öyle selam verdi, bu böyle selam verdi demeden yapalım bunu…
Çok basit gibi görünse de çok önemli bir konu selam.
Selam vermeyi, selam almayı başaramazsak; konuşmayı, anlaşmayı, nasıl başaracağız?