Maliyeti karşılasa, üretici kilodan biraz kâr etse bu denli tartışma yaşanmayacaktı.
 
Fındığı biz üretiyoruz, kazancımız ortalama 2,5 milyar dolar.
 
Fındık endeksli yabancı markalar ise 15 milyar Avroya yakın ciro yapabiliyor, fark burada.
 
Eski yıllarda tüccarlar rekolteyi yüksek açıklayarak fındık fiyatının düşmesine zemin hazırlarlardı.
 
Çiftçi örgütleri ise düşük rekolte ile fiyatın yükselmesini isterdi.
 
Sonradan Bakanlık “Rekolteyi kimse açıklamayacak, tek rekolte tahminini ben yapacağım” dedi. Ama şu sıralar ürün hasadı bitmek üzere olmasına rağmen hala rekolte tahmini açıklanmadı.
 
Oysa rekolte tahmini açıklanmadan, TMO alım fiyatını açıkladı. Ve fiyat oldukça düşük.
 
Geçen günlerde okuduk, kimse yalanlamadı, ‘1 ton fındık için 11 bin TL maliyetim oldu’ diyor vatandaşın biri.
 
3 kişi toplayamaya kalksa 1 ay bahçede kalır, gübresi, temizliği, işçiliği, ilaçlaması vs. el ele baş başa hatta çektiğin zahmet yanına kalıyor, bazı zor arazi şartlarını da düşünün.
 
Fındık bu, rekolte yüksek oldu mu, piyasada denge sağlaması beklenen TMO’dan beklenen fiyat hareketi gelmeyince fiyatlar tepetaklak aşağı gidiyor.
 
Yomra, Arsin ve Araklı’da 2 gün foşa fındığı alınmayacak.
 
Tarım Bakanı Fakıbaba’yı dinledik geçenlerde.
 
Tatmin etti mi, ortaya konuştu, bakan bu konuda yeterli bilgiye sahip değil.
Kendisini yönlendirenler ne kadar doğru bilgi verebiliyor.
 
Fındık arazisini söküp çay dikmek isteyen, alternatif ürünlere yönelen çok sayıda müstahsil var.
 
Fındığın fiyatı; dünyanın fındığının yüzde 70’in üreten ülkede belirlenir!
 
Neler yapılabilir?
 
-Üreticiler; en azından hali vakti yerinde olanlar;  ürünlerini hasat eder etmez “az sayıdaki alıcıya” kaptırmazlar!
 
-Lisanslı depoculuk yeniden faaliyete geçer ve atıl değerler yeniden ekonomiye kazandırılır!
 
-Yine lisanslı depoculuk sayesinde ürününü bu depolara koyan üreticiler, bu ürünlerini teminat olarak kullanarak gerektiğinde kısa süreli kredi, finansman ihtiyaçlarını karşılayabilir!
 
-Fiyat, açık ve şeffaf bir ortamda belirlendiğinden hem üreticiler, hem de fındığı hammadde olarak kullananlar önlerini çok daha net görebilirler.
 
Üreticinin son umut kalesi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, en son fındık fiyatlarında yaşanan ‘Alaverecilere’ dikkat çekmiş ve bu konuşmasının ardından fiyatlarda bir nebzede olsa yukarı yönlü kıpırdanma yaşanmıştı.
 
Buna benzer bir açıklama gelir mi?
 
Sonuç olarak arz ve talep tahminlerine dayalı olarak fındık piyasasında ortaya çıkan fiyat dalgalanmaları sadece fındık üreticisinin zarar görmesine neden olmuyor, Türkiye’nin ihracat geliri de azalıyor.
 
Fındık fiyatının serbest piyasada oluşması normaldir.
 
Normal olmayan, fındıkta üretici sayısının çok ve üreticinin güçsüz olmasına karşılık, alıcı sayısının az ve alıcının güçlü olmasıdır.
 
Bunun sonucu olarak da alıcı istediği fiyatı dikte etme imkânını elinde tutmaktadır.
 
Sorun fındıkta üreticinin teşkilatlanamaması, üretici birliklerinin kurulamamasıdır.
 
Daha önce kurulan kooperatif sistemi yanlış işledi. Ama bu demek değil ki kooperatif sistemi kötüdür. Fındık üreticisinin geleceği doğru dürüst kooperatiflerin kurulmasına ve üreticinin kooperatif şemsiyesi altına girmesine bağlı.
 
Fındık için ekibini bahçeye indiren evin ihtiyarları.
 
Yeni nesil fiyatta bir şey bulamadı mı, zaten zahmetine değmiyor deyip yıllar içinde fındık bahçelerini büyük alıcılara teslim edebilirler.
 
Türkçe ve bizim dilde yazacam!
 
Uyanın bakalım millet.
 
Herkes arazisine sahip çıksın. Dikenini vursun, belletsin, gübreletsin, seyrekletsin, sonra da 52 randıman fındığı alıp beklesin.
 
Bakın fiyatlar nereye çıkıyor!