Yeniden galibiyetle tanışmak, Avrupa’ya gidebilme adına morale olan ihtiyacımızı gidermek için Başakşehir maçı kazanmamız halinde beklentilerimize cevap verecek önemli bir maçtı. Ancak bütün iyi niyetli çabalara rağmen bu beklentimize bir türlü ulaşamadık. Futbol şansı ile birlikte Burak’a yapılan hareket değerlendirilmiş olsa maçın çehresi değişir mi idi? Bence bu tartışmaya açık bir soru. Zira rakip aynı hoca ile yıllarca üst üste koyarak takım olmasını becermiş bir takım. Her futbolcu ne yaptığını ya da ne yapması gerektiğini adeta ezberlediği için bizim savruk oyunumuz ile onların oyunlarını bozup kendi oyunumuzu onlara kabul ettirip neticeye gitmemiz hiç de kolay olmazdı, nitekim tüm gayretlerimize rağmen olmadı olamadı.
        
Sevgili okurlar yaşı müsait olanlar efsane kadroya dışardan yaptığımız transferleri hatırlar. Örneğin çaycı Ahmet, İskender, Necdet, Mehmet Ekşi, Hasan vs iskeleti sağlam kadroda hepsi hem kendilerini büyüttü hem de takımımıza bir hayli katkı vermişlerdi. Başakşehir tam efsane takıma örnek olmasa da onlar da bu konuda bir hayli yol aldığı yeni transferleri takıma monte ederken alternatif zenginliğini de oluşturma da bayağı başarılı işler yaptıkları ortada. Bence galip gelmelerinin altında yatan gerçek bu özelliklerinden dolaydır.
        
Konumuz Başakşehir olmadığı halde bu kadar neden bahsettiğimi açmaya çalışayım. Sevgili okurlar kendi takımımızın özellikle geri dörtlüsüne bakarak 1.Ligde bile bu denli sorunlu geri dörtlüsü olan bir takımın olduğunu bilen varsa lütfen meyil adresime bildirsin de ben de bileyim. Sormamız gereken soru onca para harcanırken bu takımın kurucu mühendisleri kim ya da kimlerdi? Yanlış hatırlamıyorsan son başkan ile dört transfer dönemi geçirdik müdafaamızı anca bu hale getirebildiğimize göre alt yapıda ki bizim çocukların ne günahı var diye peşinden ikinci soruyu sormamız gerekmez mi?
        
Sevgili okurlar geçen haftaki yazımda da yazdığım gibi golü bir kişiye bağlı takımımızla ellinci yılda kupa ile şampiyonluk gittiğine göre geri kalan süreyi takımın geleceğine yatırım yaparak geçirmek aklın yoludur. Bunun için hocaya tam destek vererek alt yapıdan yeni gençleri oynatmasını sağlamalıyız. Kümeye düşmeyeceğimize göre takıma bir ya da iki genç kazandırmanın yolunu açmalıyız. Otuz yılda yaptığımız yanlış transferler yüzünden çalınan şampiyonluğumuz dışında şampiyon olamadık. Elde milyarın üstünde bir borç kaldı. Tersini yanı alt yapıdan üreterek takım oluştursa idik belki yine şampiyon olmayacaktık ama büyük ihtimalle ligin en zengin takımı olacaktık. Şu anda Trabzonspor’u borçlanarak büyütme politikasını geliştirenler takımın ve de kulübün geldiği noktayı büyük bir keyifle izliyor olmalılar.

Sevgili okurlar Allah Kuranı Kerimin birçok yerinde aklını kullanmayanların başına pislik yağar demektedir. Otuz yılı aşkın bir süredir alt yapıyı terk edip transfer politikası izleyerek hep yanlış yapan bizlerin başına pislik yağmaya devam etmektedir. Çok geç kalmış olsak da gelinen bu çıkmaz noktadan ancak aklımızı kullanarak çıkabileceğimizi artık tüm camia olarak görmeli ve de bu düşünceye inananlar ile kulübün yönetilmesini mutlaka sağlamalıyız. Bence aklın yolu buradadır. İyi haftalar.