Gaziantep’te yaşanan köpek saldırısı her kesim için ayrı dersler çıkarılabilecek bir olaydı bana kalırsa. Her kesim için, diyorum çünkü tek başına bir köpek saldırısı meselesi yok ortada. En azından, sonrasındaki tartışmalar, her hangi bir vakıa arından hemen kutuplaşmaya ve yargısız infaz yapmaya nasıl da hazır olunduğunu yeniden (evet, yeniden) gösterdi.

Sondan başlayalım!

“Beyaz Türkler” meselesi…Bu sınıfın, hayvan severliği -tıpkı feministler gibi- bir karşıt sınıf düşmanlığına dönüştürdüğü doğrudur. Ankara-Ayrancı Mahallesi’nde yıllarca yaşadım ve Cumhurbaşkanı’nın kast ettiği o hayvan sever kesimin sokakları ne hale getirdiğini bizzat gördüm. Adım başı kedi-köpek maması, mamayı geçtim, güya kedicikler yesin diye yerlere atılan dolma, makarna, kuru fasulye yüzünden adım atılamadığına; hayvanseverlik adı altında seçkincilik hislerinin tatmin edilmeye çalışıldığına şahit oldum. Hatta bazılarının, evlerine almaya iğrendiği kedileri komşusunun balkonuna yemek artıkları bırakma terbiyesizliği yaparak beslemekten çekinmediğine hayretle tanıklık ettim. Hasta bir hayvanı sahiplenip tedavisini cebimden karşılamış bir insan olarak, Cumhurbaşkanı’nın kast ettiği bu elit kesimin hayvanseverliğinden iğrendiğimi itiraf etmeliyim. Öte yandan, Sayın Cumhurbaşkanı önemli bir konuya yanlış örnek üzerinden değindi; Beyaz Türkler (kabaca; seçkinci laik sınıf diyelim), genelde pitbull beslemez çünkü. İyi bir gözlemci, bu köpeklere genelde varoş mahallelerdeki gençlerin düşkün olduğunu fark eder.

Pitbull meselesi…Pitbullgerçekten tehlikeli bir cinstir çünkü -eğer saldırı amaçlı eğitilmişse- ısırdıktan sonra komut almamak gibi korkunç bir özelliğe sahiptir. Doberman, Rottweiler ya da bir Alman çoban köpeğinin aksine korumaya değil saldırmaya heveslidir.Aradaki fark, koruma köpeklerinin (Rottweiler, Kangal, Dobermanvb) tehdit unsurunu caydırma / teslim alma amaçlı davranması ve bunu başarırsa sahibine ya da koruduğu alana geri dönerek komut beklemesidir. Pitbull ise (tekrar ediyorum; eğer yanlış eğitilirse) saldırıyı esas gaye olarak benimser ve daha kötüsü, Gaziantep’teki gibi, ısırdıktan sonra “bırak!” komutunu duymaz ya da bu komuta artık uymaz. Bu arada, hayat kurtarıcı bir bilgi de verelim; bu tip tehlikeli bir cinsin saldırısı onu tekmeleyerek savuşturulamaz. Hedef siz iseniz; kulaklarından sıkıca tutarak kafa hareketi önlenmelisiniz. Hedeftekini kurtarmaya çalışan kişi iseniz, köpeği arka ayaklarından tutup kaldırmanız daha çok işe yarar.

Yasal önlem meselesi…Her fırsatta ama her fırsatta devlet otoritesini sorgulamayı matah bir marifet kabul edenler için hatırlatalım;Pitbull cinsi köpekler (yukarıda belirttiğim özellikleri nedeniyle), Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kararıyla zaten ağızlık takılmadan gezdirilemez. Yani, yasal önlem yok değil; var. Hem de uzun süredir… Bu yüzden devleti suçlamak sizi sosyal medyada popüler yapabilir ama mantıksızdır. Devlet, yasaya uyması için insanları zorlayamaz ancak uymayanları cezalandırır. Gaziantep örneğinde de köpek sahibi kadınlar tutuklandı diye biliyorum.

Yargı dağıtma meselesi…Olayın daha vahim yanı, köpek nefretiyle zaten deliye dönmüş bir güruhun, Asiye’yi,içlerindeki hayvan nefretini toplumun geneline yayarak kurtarabileceğineinanması… Her zaman olduğu gibi sosyal medyayı, bir yargı dağıtma meydanına çevirerek Asiye’nin yaralarını iyileştirebileceklerini sanmaları ve bu sırada, masum bir sürü canlının toptan yok edilmesini talep edecek kadar azgınlaşmaları.Sadece 2020 yılında, 4 bin 866 kişi trafik kazası nedeniyle hayatını kaybetti ve 226 bin 266 kişi yine dört tekerlekli hurda yığınlarının insana kazandırdığı o saçma özgüven nedeniyle yaralandı veya sakat kaldı. Var mısınız, otomobil kullanımını da yasaklamaya? Yoksunuz çünkü otomobil havalı ama sokaktaki köpekler zavallı değil mi! Bu güruha aldırış edilecek olursa, ağaçtan düşüp kolumuzu kırdık diye ağaç dikmek de yasaklanmalı. Al işte, öğretmen kılıklı bir adam, çocuğu kum torbasına çevirdi; ne yapalım, öğretmenleri 657’den mi çıkaralım? Cerrahların attığı yanlış dikiş nedeniyle kaç kişinin hayatı karardı; ameliyathaneleri mi basalım?Saçmalamayın. “Gücümüz sokaktaki çaresiz hayvanlara yetiyor” deyin de en azından dürüst olun!

Dolayısıyla beni asıl üzen, kızımız Asiye’nin, köpek eğitmeyi bilmeyen iki şımarık kadın yüzünden ömrü boyunca köpeklerden korkacak belki de nefret edecek olmasıdır. Beni en çok üzen, çocuğunu internet bağımlılığından kendini de pembe dizi batağından kurtaramamış ebeveynlerin bu hayatın tek suçlusu sokaktaki köpeklermiş gibi davranmalarıdır. Kaldırımları, “kıroyum ama para bende” diyerek arabalarıyla işgal eden görgüsüzlerden değil bir kap su bekleyen zavallı köpeklerden temizlemek istemelerine en az Asiye’ye üzüldüğüm kadar üzülüyorum.