Geçen hafta sonu tatil için İzmir’i tercih eden kuzenime sordum…-Nasıldı İzmir? Beğendin mi? Zira ilk defa görüyordu şehri… Birazdan rahmetli Zeki Müren çıkıp gelecek diye sürekli bir bekleyiş içinde olmadım dersem yalan söylemiş olurum! Deyince, önce

Geçen hafta sonu tatil için İzmir’i tercih eden kuzenime sordum…-Nasıldı İzmir? Beğendin mi? Zira ilk defa görüyordu şehri… Birazdan rahmetli Zeki Müren çıkıp gelecek diye sürekli bir bekleyiş içinde olmadım dersem yalan söylemiş olurum! Deyince, önce bir anlam veremedim ne demek istediğine… Öyle bir şehir ki, sanki 50’li yıllardan kalmış gibi. Zeki Müren filmlerinin çekildiği sokaklarda dolaşıyormuşum gibi hissettim. Bir şehir hiç mi değişmez? Bu kadar mı ilkel kalabilir? Bunun adı medeniyetse, biz İstanbul’da uzay çağında yaşıyoruz demektir. 1980 yıllarından kalma otobüs bile vardı! Tarihte “ Güzel İzmir ” denilerek anılan geri kalmış bir şehri ziyaret eden, bir başka şehirde yaşayan yerli turistin bakış açısı… *** Almanya da yaşayan arkadaşıma düğün alış verişi yapması konusunda yardımcı olmak üzere alış-veriş’e çıkarıyorum. Arkadaşım sıkı bir Gezi Parkı olayı savunucusu… Almanya da yapılan bütün protestolara katılan biri. Taksim’e yapılması planlanan AVM ye şiddetle karşı çıkanlardan. Ses etmiyorum. İstiyorum ki gerçeği kendi gözleriyle görsün. Alışveriş yapmak üzere onu Bakırköy’de dolaştırıyorum. Ataköy’e gidiyoruz. Florya’ya geçiyoruz. Derken o AVM senin bu AVM benim tam 11 tane AVM’ye girip çıkıyoruz! Gözlerine inanamıyor! Nasıl olabilir böyle bir şey? Karşılıklı ya da aynı semt içini kaplamış alış veriş merkezlerinin bolluğunu görünce dayanamıyor…- Bizi bir AVM için sokaklara döken zihniyetler burada ki AVM tarlasını görmüyorlar mı? Diyerek söyleniyor… Bu da “ Yeşil Bakırköy “ denilerek yozlaştırılarak, gelişmişliği sadece alış-veriş merkezi yapmaktan ibaret sanarak AVM’ye boğulan ilçeye yabancı bir turist’in bakış açısı… 8’i şu anki CHP yerel yönetiminden sonra yapılan tam 11 AVM! Gezi olaylarında “ AVM yapılmasın!”( bence de yapılmamalı)  Diyerek ortalığı savaş alanına çeviren zihniyetlerle aynı kulvarda bir partinin yönetiminde olan ilçede ki AVM sayısı Slovenya, Hırvatistan, İzlanda, Lüksemburg, Estonya, Karadağ, Makedonya, Malta, Güney Kıbrıs, Arnavutluk ve Bosna Hersek olmak üzere tam 11 ülkeyi geride bırakmıştır. Çelişkinin boyutunu görebiliyor musunuz? Artık Bakırköy’ün sokaklarında değil, AVM’lerin içinde yürür olduk. Pek yakında yürümeye sokakta kalmayacak… Hoş kalan kargacık, burgacık köy sokaklarından beter yollarda da yürüyebilmek de imkânsız ya… Ama olsun bizim alış-veriş merkezlerimiz var… Sağlam girdiğimiz fakat binanın her yerini saran elektrik kablo ağlarından dolayı baş ağrısı tutulmasıyla dışarıya çıktığımız, enerjimizi çekip emen, bizi hastalıklı gibi yapan, rengi ruhsarımızı solduran tam 11 alış veriş merkezimiz var. Sırf bu alış-veriş merkezleri yüzünden siftah yapmadan dükkân kapatarak kan ağlayan yüzlerce esnaf var. Sanki çok ihtiyaç varmış gibi bu AVM’ler ve onlara yakın yerleşkeler yüzünden tek bir yeşil alanı kalmayan bir Bakırköy var. Bu merkezlere varabilmek için alt üst olan trafiğimiz var. Kabul edilmelidir ki yerel yönetim herkesin harcı değildir. Herkes her işi yapabilir diye bir kural da yoktur… Yöneteceğiniz ilçenin ihtiyaçları doğrultusunda hizmet veremeyecekseniz o yönetime talip olmayın. Ne doğallığını koruyacağım diyerek ilkel bırakmaya, ne de geliştireceğim diyerek beton yığınına döndürmeye hakkınız yok! Yurt dışına çıktığımda en çok hoşuma giden şey, o semtin meydanında oturarak insanları gözlemlemek olur. Binlerce insanın doluştuğu meydanlarda o insanların yüzlerine bakarak bir şehri, bir hayatı okurum çoğu zaman. Gençlerin enerjileriyle dirilir, çocukların cıvıltısıyla beslenirim. En büyük hayalimdir semtimde yaşayabileceğim bir meydan kültürü. Semtinizin insanlarıyla bir meydanda oturarak selamlaşmak, sohbet etmek, eğlenmek fena mı olurdu? Ama yaşadığım yerde 11 tane AVM varken, 1 tane doğru düzgün meydan yok! 1 tanecik bile! Bu meydanı halka sağlamak çok mu zordu? Sanmıyorum… Toplam alanı 32 km kare olan bir semtin içine tam 11 tane AVM’yi hınca hınc tıkıştırmaktan daha zor olacağını pek sanmıyorum… (İnci’den not: Bizim zamanımız da Üniversite sınavına girerken, yanınıza kitap, dergi gibi basılı matbu getirmeyin derlerdi. Oysa şimdi; çanta, telefon, laptop, tablet, kulaklık diye uzayıp gidiyor liste. Zaman işte… Bu gün YGS sınavına girecek başta benim evladım olmak üzere tüm yavrulara başarılar diliyorum. Umarım sorular hepinize çalıştığınız yerlerden gelir…)