Devlet kiraladığı aracın bedelini, piyasa değeri üzerinden 3 yıl içinde firmaya ödüyor. Ve üç yıl sonra, parası ödenen araçlar sahiplerine teslim ediliyor. Bu mantığı anlamış değilim.

Devlet, 2019 yılında “Hizmet Alımı Yöntemi”  ile yaklaşık 14 bin araç kiralamış. Bu araçların yakıtı, şoförü, bakımı devletten. Ayrıca bu araçlar sivil plakalı olduğu içinde, kimlerin hizmetinde olduğu bilinmiyor. Türkiye’de 200 bin makam aracı bulunuyormuş...

Kendi binalarını terk eden devlet, lüks gökdelenlere kiraya çıkmış. Ödenen kiralarla bina satın alınır. Cumhurbaşkanlığı makamı hariç devletin 13 bin polisi, yakın korumada görev yapıyormuş. Bu kadar zengin miyiz?

                                                            *

Bilinçsiz harcamaya bir örnek daha. Sular altına gömülen Hasankeyf’e eski para ile 100 trilyon harcandığı söyleniyor, doğru mu? Kamu kurumlarına kiralanan binalar keza öyle. 5 yıllık kirası ile aynı bina satın alınabiliyor.

Gazi Üniversitesi Emek’teki binası(Diş Hekimliği Fakültesi’nin yanı) benim de bir dönem hocalık yaptığım Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi olarak kullanıldı. Dönemin Dekanı Prof. Dr. Zakir Avşar idi (Halen AHBV Üniversitesi İletişim Fakültesi dekanıdır).

Üniversitenin öz kaynakları ve çevre belediyelerin destekleri ile en gözde fakültelerden birini yaptı. Çevre düzenlemesinden, binanın iç onarımlarına, dahası akemisyenlere yakışır şekilde odaların teşrifatına kadar her şey yaptırmıştı…

Hoca İslamofobi ve Medya üzerine çalışma yapmak üzere ABD’ye gidince arkasında gelen iletişim tarihinin en beceriksiz dekanı yapılanları çöpe attı, ”ödenek vardır” diye yeniden eski para ile trilyonları harcadı.

Yetmedi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi kurulup İletişim Fakültesi ayrılınca bina Gazi Üniversitesi’ne kaldı ve bir kez daha yapılanlar döküldü, kırıldı, yeniden milyonlar harcandı.

Daha bitmedi. Bina sağlık Bilimleri Fakültesi’ne geçince,  yeniden dizayn edildi. Gazi’nin başarılı rektörü, benim de hemşerim Prof. Dr. Musa Yıldız hocamız, bu binanın tadilatı için son beş yılda ne kadar harcandığı hususunda bir hesap sorsun, liste istesin...

Anlayacağınız, Zakir Hoca’nın çevresini kullanarak, devlete yük olmadan yaptırdığı bina, üç kez el değiştirdi ve üç defa yeniden ödenek harcandı (Tarihten bir yaprak).

                                                    *

 Konumuza dönersek. Bakanlık kaynaklarına göre, sadece bir yıl içinde, kiralanan lojmanlar, hava ve deniz taşıtları, personel servisi için 5 milyar ücret ödenmiş. Kiralanan hizmet binaların yıllık bakım onarım gideri 2 milyarmış...  

Araç saltanatına son verilmeli. Lojmanların tümü satılmalı. Kamu kurumlardaki yemekleri, personel servislerini, makam araçlarını tarihe gömmeli. Genel müdür ve üst düzeydeki bütün bürokratlara verilen”Temsili giderleri” kaldırılmalı.

Avrupa’da başbakanlar ve bakanlar bisikletle işe gidip -geliyorlar. Odacı, çaycı en düşük memur kendi imkânları ile işe gidiyorsa, Genel müdür ve üst düzeydekiler de, garajlarındaki lüks araçlarını görücüye çıkarsınlar ve işe öyle gitsinler. Yatırımlar mutlaka denetlenmeli ve gerçek değer üzerinden yapılmalı

İçişleri, Dış işleri, Adalet gibi önemli bakanlıklarda bulunmuş, terör odaklarına hedef olmuş kişiler hariç , bütün eski  ve yeni siyasetçilerde bulunan araç ve korumalar geri çekilmeli..

Resmi olmasa da herkes biliyor ki, illerde vali hanımlarına bile makam aracı ve koruma tahsis ediliyor...

                                             *             

Cumhurbaşkanlığı makamını ayrı tutuyorum. Çünkü Devleti temsil ediyor. TBMM’deki saltanat, akıllara durgunluk veriyor.

 Grup Başkanvekilleri, TBMM Başkanvekilleri, İdare Amirleri, Kâtipler, Komisyon başkanlarında koruma ve araç saltanatı var. İktidar partisinin bir Grup başkanvekilinde üç yakın koruması var(miş). Kimden korunuyor?

Hâkimler Savcılar Kurul üyeleri… Emekli olduklarında bile devletin resmi araç, şoför, korumasını kullanıyor… Ölünceye dek. Allah aşkına,  böyle saltanat olur mu? Bu devlet bu kadar zengin mi?

Bir de  hassas noktada görev yapanlar var. Gerisini siz düşünün. Yazıktır, günahtır. Bu korunan insanları kim ne yapsın? Bürokratlar, siyasiler neden korunuyorlar ki? Emekli olmuş, köşesine, bahçesine çekilmişler neden koruma veriliyor ki?