Turgut Özal’ın ANAP’ı iktidara geldiğinde Türkiye müthiş bir büyümenin içine girdi. Yatırımlar art arda geldi.
Sevgili Okurlar,
Ulaştırma Bakanlığı sürekli olarak temeller attı. Yomra ve Arsin postaneleri o dönemde yapıldı ve hizmete girdi.
Otoyolları ve duble yolları öğrendik.
1987 yılına kadar İnanılmaz işler gerçekleştirildi. Türkiye’nin adeta kaderi değişti.
1987 yılından sonra da işler değişti. ANAP’ın etrafında oluşan belli gruplar, Türkiye’nin ayağa kalmasını istemeyenler 1989 seçimlerine kadar Özal ve ANAP’ı öyle yordular ki, Trabzon dahil birçok Belediye’yi SHP kazandı ve yerelde iktidarı kaybetti.
Arkasından ise bu kez DYP, ANAP’a karşı kazandı.
DYP’de 28 Şubat sürecinin başlangıcına kadar büyük hizmetler yaptı.
Demirel’in liderlikten Cumhurbaşkanlığına çıkması, arkasından Çiller’in kurduğu iki hükümet de arka arkaya yıkıldı.
2002 yılında AK Parti iktidarının gelişini hatırlayın.
2005’ten Sonra Türkiye hem içerden özelleştirmeler hem de dışardan destekle birilkte müthiş bir büyüme gösterdi.
Hem büyüdük fakat büyürken tüketim toplumu olduk.
Bu süreçte yıllarca Türkiye’nin sırtına yük olan Kamu İktisadı Kuruluşları özelleştirilecek diye 2010 yılına kadar birçoğu satıldı.
Bugün yaşanan sıkıntıların sebebinden birisi de bu.
TEK’in özelleştirilmesi.
Yine şeker fabrikalarının satılması,
Tekel’in lağvedilmesi
Demirel döneminde başlayan çimento fabrikalarının özelleştirmesinin sürmesi.
Kuşkusuz 2011 yılından itibaren Türkiye’nin uğradığı akametler var.
17-25 Aralık var, 15 Temmuz var ki, Türkiye buralarda yüzde 5 yüzde, yüzde 5 olmak üzere ekonomik olarak yüzde 10 küçüldü.
2008’de kapatma davası var.
Buna rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibi iyi direndi.
Hem siyaset kurumu,
Hem bürokrasi,
Hem de yargı ve emniyette büyük değişimler oldu.
Pandemi ile birlikte de ülke yeni bir sınav verdi, ekonomik olarak sıkıştık.
Bu sıkışıklığı çözmek için çeşitli arayışlar var.
Tasarruf var,
İhracatı artırma var.
Turizme beklentisi var.
Fakat petrol fiyatlarının artışı hepsini engelliyor.
Türkiye ihracatta gaza basmış gidiyor ama enerji fiyatları sebebiyle bazı fabrikalar şarteri indirmeden söz etti.
Onun için öncelikle enerjide bağımsızlık.
Hem barajlar hem nükleer santraller hem de Zonguldak ve çevresindeki doğal gaz yatakları çok ama çok önemli.
Benim duyumuma göre 1 milyar metreküp daha bir rezerv tespit edilmiş.
O doğal gaz çıkarsa Türkiye işte o zaman tam bağımsız olabilecek.
Milletvekilleri sahada. muhalefet milletvekilleri sorunları seslendiriyor, iktidar milletvekilleri hemen harekete geçiyor.
Bu ne güzel demokrasi böyle. Dün iki haber düştü.
Birisi Bahar Ayvazoğlu’nun fırıncılara yönelik ucuz un talebi için TMO’dan çözüm bulması.
Diğesi ise AK partiyi sahada yoran elektrik fiyatları ve kesintilerle ilgili Trabzon milletvekili Salih Cora’nın Çoruh yetkilileri ile muhtarları buluşturması.
Eğer hep birlikte samimi bir mücadele verilirse ekonomik sıkıntı ve enerji sorunları az hazarla aşılır.